Kendi politikalarımızda cesur davranmazsak…

Son günlerde Güney Kıbrıs’taki tutuklamalar ve devam eden yargı süreçleri, adadaki siyasi dengeleri yeniden tartışmaya açtı.

Son günlerde Güney Kıbrıs’taki tutuklamalar ve devam eden yargı süreçleri, adadaki siyasi dengeleri yeniden tartışmaya açtı.
Ada TV’ye konuk olan Ulusal Birlik Partisi milletvekili Hasan Taçoy’un bu konuda yaptığı açıklamalar, aslında uzun süredir dile getirilen bir gerçeği yeniden gözler önüne seriyor: Güney Kıbrıs, hukukun arkasına gizlenmiş bir siyasi strateji yürütüyor…
Taçoy’un belirttiği gibi, yüksek mahkeme kararına rağmen Simon Aykut dahil beş Avrupa Birliği vatandaşının Rum cezaevinde tutulmaya devam edilmesi, sadece bir hukuki süreç değil; doğrudan siyasi bir mesajdır. Bu kişilerin bir yılı aşkın süredir “hükümsüz” yargılanıyor olması, Avrupa hukuk standartlarının dahi çiğnendiğini gösteriyor. Kısacası mesele hukuk değil, siyaset.
Taçoy’un altını çizdiği nokta çok net: Güney Kıbrıs’ın bu tutumunun tek hedefi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kaos yaratmak.
Simon Aykut’un KKTC’de yatırımcı kimliğiyle attığı adımlar, kuzeyin ekonomik potansiyelini gösteren örneklerdi. Ancak tam da bu nedenle Rum tarafı, bu tür girişimlerin önünü kesmek istiyor. Ekonomik olarak büyüyen, yatırım çeken, kendi ayakları üzerinde duran bir KKTC, onların en büyük korkusu. Çünkü güçlü bir kuzey, zayıf bir birleşme masası demek.
Rum yönetiminin bu politikası, sadece bireysel tutuklamalarla sınırlı değil; aslında ekonomik ambargolarla, uluslararası platformlarda yürütülen kampanyalarla ve yatırımcıları sindirme çabalarıyla destekleniyor. Amaç, Kuzey Kıbrıs’ta istikrarsızlık yaratmak, halkta devlete karşı bir güvensizlik oluşturmaktır.
Burada asıl sorgulanması gereken ise Taçoy’un da dikkat çektiği şu sorudur: “Biz ne yapıyoruz?”
Rum tarafı, ekonomik olarak bizi cezalandırma stratejisini adım adım uygularken, biz hâlâ federasyon hayaliyle oyalanıyoruz. Federasyon görüşmelerinin bugüne kadar somut bir sonuç vermediği artık herkesin malumu. Buna rağmen aynı döngü içinde kalmak, kendi elimizle elimizi bağlamaktır.
Belki de artık yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. Güney Kıbrıs’ın her adımında siyasi hesap olduğu açıkken, biz hâlâ iyi niyetle masa arıyoruz. Oysa sahadaki gerçek, masadakinden çok farklı. Ekonomik bağımsızlığını güçlendiren, yatırımcılarını koruyan ve uluslararası alanda kendi sesini duyurabilen bir KKTC, Rum tarafının en büyük korkusudur.
Hasan Taçoy’un sözleri, bir uyarı niteliğinde: Kendi politikalarımızda cesur davranmazsak, başkalarının stratejilerinde ezilmeye devam ederiz. Bizden söylemesi…
Bu haber 95 defa okunmuştur

:

:

:

: