Kıbrıs’ta siyaseti karıştıran sözler

Türkiye’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “82. ilimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olsun, bu bir hayat memat meselesidir” sözleri, sadece Ankara siyasetinde değil, Lefkoşa’da da büyük yankı uyandırdı.

Türkiye’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “82. ilimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olsun, bu bir hayat memat meselesidir” sözleri, sadece Ankara siyasetinde değil, Lefkoşa’da da büyük yankı uyandırdı.
Özellikle bu açıklamanın, Tufan Erhürman’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından gelmesi dikkat çekici. Zira Kıbrıs Türk siyasetinde taşların zaten yerinden oynadığı, koalisyon ortakları arasında görüş ayrılıklarının derinleştiği bir dönemde yapılan bu çıkış, adadaki siyasi dengeleri daha da hassas bir hale getirdi.
Hükümetin büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi, içeride parti içi çekişmeler ve liderlik tartışmalarıyla meşgulken, küçük ortaklar Yeniden Doğuş Partisi ve Demokrat Parti’nin dillendirdiği erken seçim çağrıları, hükümetin manevra alanını zaten daraltmış durumda.
Şimdi buna bir de Türkiye’den gelen bu tür açıklamaların eklenmesi, özellikle milliyetçi tabanın duygularını okşamak yerine, ters etki yaratma potansiyeli taşıyor.
Çünkü KKTC kamuoyu, kendi varlığının ve devletinin tanınmasının ne kadar kırılgan bir zeminde olduğunu çok iyi biliyor.
Bahçeli’nin sözleri, içerideki milliyetçi seçmeni konsolide etmeye dönük bir söylem olabilir; ancak Kıbrıs’ta bu tür ifadelerin hiçbir siyasal karşılığı yok.
Aksine, uluslararası hukuk açısından son derece problemli bir tablo doğuruyor.
Türkiye bugüne kadar hep “garantör ülke” kimliğiyle, Kıbrıs’taki varlığını uluslararası antlaşmalarla meşrulaştırmış bir devlettir.
Şimdi “82. il” gibi bir söylem, tam da bu meşruiyeti tartışmaya açar. Uluslararası kamuoyu önünde “ilhak” tartışmalarını körükler, Türkiye’nin adadaki haklı pozisyonunu zedeler.
Kıbrıs Türk siyasetinde hiçbir parti –ister UBP, ister YDP, ister DP olsun– bu açıklamayı sahiplenemez. Çünkü bu söylem, Kıbrıs Türk halkının kendi kimliğine, kendi iradesine, kendi devletine gölge düşürür.
Bahçeli’nin parlamentoya yaptığı çağrı, Kıbrıs’ta ne karşılık bulur ne de bir siyasi zemine oturur. Kıbrıs Türk halkı, Türkiye ile olan kardeşlik bağını güçlü biçimde savunur; ancak bu bağın “idari bir bütünleşme” anlamına gelmesini de asla istemez.
Sonuçta bu açıklamalar, milliyetçi söylemin sınırlarını zorlamanın ötesinde, diplomatik ve siyasi olarak Türkiye’yi zor durumda bırakabilecek niteliktedir.
Kıbrıs Türk halkının beklentisi, Ankara’dan gelen açıklamaların duygusal değil, stratejik bir akılla yapılmasıdır. Çünkü bugün Doğu Akdeniz’deki mesele gerçekten de bir “hayat memat” meselesidir. Bizden söylemesi…
Bu haber 86 defa okunmuştur

:

:

:

: