Kıbrıs Türk halkının bu adadaki egemenlik haklarına sahip çıkmanın, hem bu halkın bu adadaki statüsünün gereği, hem de varoluş mücadelesini veren büyüklere ve bu ülkenin devredileceği çocuklara karşı bir yükümlülük olduğunun altını çizen Erhürman, “Bu adadaki bir Kıbrıslı Rum çocuk hangi haklara sahipse, bir Kıbrıslı Türk çocuk da aynı haklara sahiptir. Kıbrıs Rum halkı bu adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir” dedi.
Ada üzerinde ve etrafında ne varsa Kıbrıs Türk halkının bunların bir ortağı olduğunu ifade eden Erhürman, “Bu bölgede çözüm, kalıcı barış ve istikrar, bu adada Kıbrıslı Türkler ve bölgede garantör ülke Türkiye görmezden gelinerek, hak ve yetkileri ihlal edilerek sağlanamaz.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri “iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak derecede özel” olarak nitelendiren Erhürman, görevinin ilişkileri çok daha iyi bir seviyeye taşımak olacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı'nda düzenlenen devir-teslim töreninde yaptığı konuşmaya 'Cumhurbaşkanlığı Kıbrıs Türk halkının evidir demiştik. Öncelikle hepinize evinize hoş geldiniz diyorum” diyerek başladı ve yanında olanlara teşekkür etti.
Kıbrıs Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve eşlerini anan; önceki Cumhurbaşkanları Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu, Mustafa Akıncı, Ersin Tatar ve eşlerine hizmetlerinden dolayı teşekkür eden Erhürman, sarsılmaz kardeşlik ilişkilerinin nişanesi olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti adına törene katılım gösteren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a da “hoş geldiniz.” dedi.
“CUMHURBAŞKANI OLARAK BENİM BİRİNCİ GÖREVİM ÇOCUKLARIMIZIN EŞİT, ÖZGÜR, SAĞLIKLI VE MUTLU YAŞAMALARI İÇİN ÇALIŞMAKTIR”
“Siyasi hayatım boyunca da, seçim sürecinde de sürekli halkımızı, yurttaşlarımızı dinledim. Bundan sonra da kulağım hep sizlerde olacak” diyen Erhürman, şöyle devam etti:
“Bu güzel ülkede, insanlarımızın daha mutlu, daha umutlu, daha müreffeh bir yaşam sürmeyi hak ettiklerini düşündüm hep. Annelerimizin, babalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin verdikleri varoluş mücadelesinin sonrasında, çocuklarımıza ve torunlarımıza çok daha güzel, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi muasır medeniyet seviyesinde, insan onuruna yaraşır bir hayat sürecekleri bir ülkeyi bırakmanın borcumuz, yükümlülüğümüz olduğunu yüreğimin en derinlerinde hissettim.”
Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkını siyasi görüş ve parti gibi ayrımlar gözetmeksizin birleştiren en önemli unsurun “çocukları” olduğunu kaydederek, annesi, babası, kendisi nerede doğmuş olursa olsun onun gözünde bu topraklarda yaşayan her çocuğun kendi çocuğu olduğunu belirtti. Erhürman, “Cumhurbaşkanı olarak benim birinci görevim çocuklarımızın eşit, özgür, sağlıklı, mutlu büyümeleri ve yaşamaları için gece gündüz demeden çalışmaktır” dedi.
“GÜVENLİK, ENERJİ, HİDROKARBON, DENİZ YETKİ ALANLARI, TİCARET, AB YURTTAŞLIĞI GİBİ ALANLARDA KIBRIS TÜRK HALKININ İRADESİ OLMAKSIZIN KARAR ALINMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Şampiyon Melekleri ve bu ülkede kaybedilen tüm çocukların yüreklerde yara olduğunu ve bu yaranın hayat boyunca kapanmayacağının bilinciyle yaşadığını söyleyen Erhürman, Gazze’de öldürülen binlerce çocuğu da hatırlatarak, bu çocukların da Kıbrıs Türk halkının yürek yarası olduğunu dile getirdi. Erhürman, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu ülkede varoluş mücadelesini çok ağır şartlarda, ağır bedeller ödeyerek veren büyüklerimize ve üzerlerine titrediğimiz çocuklarımıza karşı en önemli borcumuz, bu ülkeyi, bu halkı dünyada hak ettiği yere taşımak, dünyayla buluşturmak, çocuklarımıza müreffeh ve gelişmiş ülkelerin çocuklarına sağladığı olanakları sağlamaktır. Bunun için Kıbrıs Türk halkının bu ülkedeki hak ve çıkarlarını korumak ve gelecek nesillere aktarmak birinci vazifedir.”
Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs Türk halkının bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biri olduğunun ve bu adanın üzerinde, etrafında her ne varsa ortak olduğunun tüm dünya tarafından bilinmesi gerektiğini vurguladı. Erhürman, adada güvenlik, enerji, hidrokarbonlar, deniz yetki alanları, ticaret yolları, AB yurttaşlığı gibi alanlarda Kıbrıs Türk halkının iradesi olmaksızın karar alınmasının mümkün olmadığını kaydetti.
“KIBRIS RUM HALKI BU ADADA NE KADAR EGEMENSE, KIBRIS TÜRK HALKI DA O KADAR EGEMENDİR”
Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs Türk halkının bu adadaki egemenlik haklarına sahip çıkmanın, hem bu halkın bu adadaki statüsünün gereği, hem de varoluş mücadelesini veren büyüklere ve bu ülkenin devredileceği çocuklara karşı bir yükümlülük olduğunun altını çizdi. Erhürman, bu konuda “federasyon” diyenlerin de, “iki devlet” diyenlerin de hemfikir olduğuna dikkati çekti.
Ortak alanlarda yalnız Kıbrıs Rum halkının egemenliğinin sayılmasının mümkün olmadığını belirten Erhürman, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Rum halkı bu adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir. Bu adadaki bir Kıbrıslı Rum çocuk hangi haklara sahipse, bir Kıbrıslı Türk çocuk da aynı haklara sahiptir. Hidrokarbonlar üzerinde Kıbrıslı Rumların ne kadar hakkı varsa, Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı vardır. Hiç kimsenin bu adada Kıbrıs Türk halkı yokmuş gibi davranmasını asla kabul etmeyiz. Herkes bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu adada hep vardı, bugün vardır ve hep var olacaktır.”
“KIBRIS TÜRK HALKI ÇÖZÜMDEN, MÜZAKEREDEN, MASADAN HİÇBİR ZAMAN KAÇMAMIŞTIR.”
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini, bu adanın tamamının garantörü olan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte defalarca bütün dünyanın gözü önünde ortaya koyduğunu hatırlatarak, “Kıbrıs Türk halkı çözümden, müzakereden, masadan hiçbir zaman kaçmamıştır.” vurgusu yaptı. Bunca yaşanmışlıktan sonra, dostlar alışverişte görsün diye müzakere etmenin kabul edilebilecek bir şey olmadığını söyleyen Erhürman, halkın çözüm odaklı müzakere talep ettiğini kaydetti.
Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin pazarlık konusu haline getirildiği, zaman sınırlaması içermeyen, sonuç odaklı olmayan müzakerelerin bir kez daha Kıbrıslı Rum liderliğinin masayı terk etmesi sonucu sona ermesi durumunda bugünkü statükoya dönülmeyeceğinin baştan güvence altına alınmadığı bir metodolojinin çözümü getirmeyeceğinin öngörülebilir olduğunu söyleyen Erhürman, bunun müzakere masasına oturmaya engel olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erhürman, “Bu bölgede çözüm, kalıcı barış ve istikrar, bu adada Kıbrıslı Türkler ve bölgede garantör ülke Türkiye görmezden gelinerek, hak ve yetkileri ihlal edilerek sağlanamaz.” dedi.
“ÇAĞRIM: HERKESİN KAZANACAĞI ÇÖZÜME, KALICI BARIŞA VE İSTİKRARA ODAKLANILMASI”
Diğer garantör ülkelere, Kıbrıs Rum halkına, Kıbrıs Rum liderliğine ve bütün dünyaya çağrısının, herkesin kazanacağı çözüme, kalıcı barışa ve istikrara odaklanılması olduğunu söyleyen Erhürman, şunları kaydetti:
“Ancak bilinmelidir ki, bizi çözüme ulaştıracak müzakere masasının kurulmasını sağlayacak koşullar oluşmadığı takdirde, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi bu kez de görüşme masasında olacaktır. Yeni geçiş noktalarından var olan geçiş noktalarının rahatlatılmasına, Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde ihracatta karşımıza çıkan sorunlardan mülkiyet konusunda gündeme getirilen davalara, hala yürürlüğe girmemiş olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nden turizm konusunda karşımıza çıkarılan engellere, karma evliliklerden doğan çocuklarımızın AB vatandaşlığı hakkından, adadaki dolaşım özgürlüğüne kadar pek çok konunun ele alınması, yeni ve yaratıcı güven artırıcı önlemlerin gündeme getirilmesi ve yurttaşlarımızın ihlal edilen haklarının korunması bizim için son derece önemlidir.”
Erhürman, bu konuların yalnızca Kıbrıs Rum Liderliği ile değil, AB, BM, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İş birliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlarla da ele alınacağını kaydetti, bu amaçla Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişte olduğu gibi açılmasına yardımcı olacağı tüm diplomatik kanallardan yararlanılacağını belirtti.
TÜRKİYE – KKTC İLİŞKİLERİ
Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilere değinen Erhürman, bu ilişkilerin başka herhangi iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak derecede özel olduğunu vurguladı.
Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı’nın, müzakere süreçlerini ve Kıbrıs sorunu ve dış politikayla ilgili diğer süreçleri Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden yürütmediğini kaydeden Erhürman, bunun kendi döneminde de değişmeyeceğini kaydetti, “Benim görevim, Türkiye Cumhuriyeti-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini çok daha iyi bir seviyeye taşımak olacaktır.” dedi.
“ÖNEMLİ OLAN HALKIN YAŞADIĞI SORUNLARIN GAİLESİNİ ÇEKMEK”
Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamının yalnızca dışarıda değil, Anayasa ve mevzuat çerçevesinde içeride de görevleri olduğunu hatırlatarak, şunları ifade etti:
“Bir nüfus politikasının geliştirilmesi, kamu yönetimiyle ve başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetleri ile ilgili şikayetlerin ve güvenlikle ilgili endişelerin azaltılması, kamu görevlerinde liyakatin esas alınması, beyin göçünün engellenmesi, göç eden gençlerimizin ülkemize dönüşünün teşvik edilmesi, hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi, nicelik değil nitelik odaklı yükseköğretim, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sürdürülebilir, mülkiyet düzeninin öngörülebilir kılınması, Cumhurbaşkanı olarak benim üzerlerinde hassasiyetle çalışacağım konuların bir kısmıdır. Cumhurbaşkanı’nın bu konuların bazılarında Anayasa ve mevzuatın diğer kısımlarından kaynaklanan doğrudan yetkileri varken, diğerlerinde dolaylı ya da ‘sorunların çözümüne ön ayak olmak’ şeklinde ifade edilebilecek yetkileri vardır. Benim açımdan önemli olan, halkımızın yaşadığı sorunların gailesini çekmek, halkın derdiyle dertlenmek ve çözüm için çaba sarf etmektir.”
Erhürman, Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na yüklenen tarafsız olma, Kıbrıs Tük halkının bütününü temsil etme ve halkın tamamını kucaklama görevinin kendisi için en önemli görev olduğunu kaydederek, kendisini tanıyan herkesin asla ayrımcılık yapmayacağını ve tüm insanların hak ve özgürlüklerine sahip çıkacağı konusunda kuşku duymayacağını belirtti.
“BU SEÇİMİN KAYBEDENİ YOKTUR. KAZANAN KIBRIS TÜRK HALKIDIR, ÇOCUKLARIMIZDIR”
Seçim sürecine de değinen Erhürman, Kıbrıs Türk halkının demokrasiyi içselleştirmiş bir halk olduğunu, farklı siyasi görüşlerdeki yurttaşların en yoğun siyasi tartışmaları yaptıktan sonra oturup birbirileriyle sohbet edip gülebilecek demokratik olgunluğa sahip olduğunu ifade etti, bu özelliklerin asla kaybedilmemesi gerektiğini söyledi.
“Bu seçimin kaybedeni yoktur. Kazanan Kıbrıs Türk halkıdır, çocuklarımızdır ve kardeşliğimizdir.” diyen Erhürman, bundan sonra herhangi bir bölünmeye, parçalanmaya, kardeşliğin zedelenmesine izin vermeyeceğini dile getirdi.
Erhürman, Kıbrıs Türk halkının en büyük zenginliğinin, nüfusla kıyaslanamayacak yetişmiş insan kapasitesi ve beşeri sermaye olduğuna işaret ederek, herkesin Cumhurbaşkanlığında evinde hissedeceğini, birlikte çalışacağını, üreteceğini, yurt dışında temsil edeceğini ve ülkeyi güzel günlere taşıyacağını kaydetti.
“Sizlere yol arkadaşlığı yapmak benim içim bir onurdur.” vurgusunda bulunan Erhürman, halkın kendisiyle, ülkesiyle ve kurumlarıyla gurur duymasını sağlamak için gece gündüz demeden çalışma sözü verdi.