YAĞMURLARI DOĞAL AFET GİBİ DEĞERLENDİRMEK NE KADAR DOĞRU

Aylarca , ülkeye yağmur yağma umudu içinde olan halkımız. Yağışlardan sonra , bu umudu beslediklerine , her halde bin pişman oldular .

Aylarca , ülkeye yağmur yağma umudu içinde olan halkımız. Yağışlardan sonra , bu umudu beslediklerine , her halde bin pişman oldular .
Bu yağmurlar , 2025 yılında yağan , ilk yağmur vakası .
Bu da , senenin son ayına tekabül etti .
Meteroloji , 2026 için de , kuraklığın artarak devam edeceği tahminini yapmakta .
Uluslararası , kuruluşların raporları da , ayni mealde .
Ülke , öyle bir duruma geldi ki .
Bu durum devam ederse , çocuklarımız ve torunlarımız , yağmurları , TV’ lerden görecekler .
Bir damla yağmura , ülkemin her şeyi hasret .
Sel , baskınları , bizde , bir yaşam biçimi oldu .
Her sel baskınında , ayni görüntü ve manzara ile karşılaşırız.
Yetkili ve görevli kurumlar , sular çekilene kadar , yüzeysel bir şeyler yapmaya çalışırlar .
Sular , kaybolunca .
Her şey biter ve unutulur .
Sonraki sel baskını , hiçbir köklü önlem alınmadan , beklemeye konulur .
Her , sel baskınında .
Baskına uğrayan yöreler , hemen hemen , hep ayni .
Bu , araştırıldı mı ?
Sonra , dikkatimi çeken bir şey .
Eski yerleşim birimlerinde , sel baskınlarının olduğuna dair bir habere , rastlayamadım .
Genellikle , 76‘ dan sonra oluşan , yerleşim birimlerinde , sel bakınlarını görüyoruz .
Demek ki , yeni yerleşim birimlerinde , bu taşkınlara , davetiye çıkaran şeyler var .
Bunun üzerine gidilmeli ve kökten çözümler üretilmelidir .
Kaymakamlık yıllarımda , sel baskınları ile ilgili , diğer ilçe kaymakamları ile , koordinasyon toplantılarının birinde , konuyu gündeme getirdim ve tesbitlerimi açıkladım .
O yıllar .
Bu kadar , yerleşim birimi de yoktu .
O yıllarda da , yeni yerleşim birimlerinde , su taşkınları oluyordu .
Su taşkınlarının , olduğu yörelerdeki arazilerin , yer haritalarını temin edip , işe oradan yola koyuldum .
Gördüğüm manzara , sel sularının , akış yatakları .
Ya . Yok edildi .
Ya . Daraltıldı .
Ya da , plandaki şekli değiştirildi .
O zaman , KKTC , beş ilçe idi .
Lefke’nin ayrılması ile , ilçe sayısı 6 oldu .
Yerinde keşiflerle , arazilerdeki kamu dereleri ve kamu arklarının , yer haritalarını , ilgili görevlilerle araştırarak , sorunun kaynağına inmeye çalışmıştık .
Arazi ve plan arasında , büyük farklılıklar tesbit ettik .
Bu konuda , çalışma başlatmaya karar verdik .
Karar aşamasına , gelmeden .
Hükümet değişikliği ile , tüm Kaymakamlar görevlerinden alındı .
Bu girişim de , başlamadan sona erdi .
Günümüze değin de , bu soruna , bu yönlü , köklü bir çözüm girişiminde dahi bulunulmadı .
Tam aksi .
Kamu derelerinin ve su arklarının , yağması devam etti .
Yağmur sularının yatakları , okus , pokusla yok oldu .
Köklü , çözüm mü ?
Değiştirilen coğrafya , yer haritalarındaki gibi , eski haline getirilmekten geçer .
“ Bunun , başka izah tarzı olamaz .”
Bu ortamda yapılanlar , yüzeysel önlemlerdir .
Ve .
Bu işin , yukarıda belirttiğim gibi , köküne inilmezse , her yağmur yağdığında , bu sorunla karşı karşıya kalacağız .
Yapılanlar , da .
Hiç kimse , kusura bakmasın .
“ Fasa , fiso’dan “ öte bir getirisi olamaz .
Bu haber 25 defa okunmuştur

:

:

:

: