Artık doğal afet kelimesinin yeniden düzenlenip bu olaya yeni bir isim verilmesi gerekmektedir. Doğal kelimesinin sözlük anlamı “Doğa yasalarına, doğanın düzenine ve gereklerine uygun olarak” diye tanımlanmaktadır. Oysa bugün yaşadığımız afetlerin
büyüklüğünün en belirgin yol açanı insandır. İnsanı yöneten ve yönlendiren sistemdir.

Bu hafta bilindik bir konu üzerine yazıyorum. Bilinenlerin tekrarı gibi olacak ama insanoğlunun doyumsuzluğu, bilgisizliği, sisteminde buna olur vermesi nedeni ile bu “doğal dertler” bitmeyeceği için tekrar tekrar dile getirmek de zorunlu oluyor.

Bir süre önce yoğun yağışlardan dolayı ülkemizde bazı bölgelerde sel olayları gerçekleşti . Yazın Trodos eteklerinde, Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde yangın olayları meydana geldi. Birkaç yıl önce yine Türkiye’de yaşanan ve bizleri de tarifsiz acılarda soluksuz bırakan depremde, elli binin üzerinde insan hayatını kaybetti.

Bunları “doğal afet” olarak tanımlayıp tevekkül etmek bilime de saygısızlıktır. Çünkü birçok felakete “Doğal afet” demek insanların suçlarını hasır altı etmektir. Böylece hatalar, hırsızlıklar, yolsuzluklar, kusurlar toplumda görünmez kılınmaktadır. Gelecek yeni afetlerdeki kayıpları da katlamaktadır.

Sel: Sel de insan unsurunun ve insanın yarattığı sistemin olaya etkileri. Plansız, çarpık kentleşme. Artacak insan nüfusu hesaplanmadan, yeterli alt yapı yapılmadan aşırı betonlaşma nedeni ile suyu emecek toprakların kalmaması. Yetersiz olan su akış sistemine dere yataklarına inşaatlar yapılması, dere yataklarının zamanında ıslah edilmemesi de eklenince doğal olacak afet katlanıp katlanıp büyüme eğilimi gösterecektir. Ormanların yok edilmesi su akışını hızlandırmakta, erozyona neden olmaktadır. İklim değişikliği ve çevre kirliliği de sel şiddetinin artmasının nedenidir.

Yangın: Yangında insan faktörü payı çok daha yukarı çıkmaktadır. Bilinçsiz yakılan ateşler,
doğaya bırakılan çöpler, ikim değişiklikleri, yeni rant alanları açmak için kundaklama neticesinde çıkan yangınlar. Bunların tümü de insan kaynaklıdır.

Deprem: Depremde de yıkımın büyüklüğü nedeni ile insan ölümlerinin yüksek olmasının bir nedeni de insanların daha fazla kar etmek hırsı ile hareket etmeleridir. Bu nedenle eksik malzeme kullanılmakta, bilimsel inşaat kurallarına uyulmamakta, proje dışında yapılan yapılar yapılmaktadır. Devletinde denetleme mekanizmalarının olmaması yıkım ve kayıpları artırmaktadır.

İklim değişikliği: Her felaketin alt başlıklarında kendini gösteren iklim değişikliği de insanlar tarafından hızlandırılmaktadır. Fosil yakıt kullanımı, endüstriyel faaliyetler, çöp ve atıklar,
ormansızlaşma ve insana direk bağlı olmayan faktörler. İklim değişikliği neticesinde yağışlarda düzensizlik, tayfun, fırtına, sıcaklık artışı, kuraklık, buzullarda erime gibi doğa olayları oluşur.

İnsanların neden olabileceği veya çoğalmasına etken olabilecekleri felaketler ise nükleer kazalar veya bulaşıcı hastalıklardır.

“Suçlu ayağa kalk” diye yüksek sesle bir komut gelse, hemen hemen tüm insanlık ayağa kalkabilir. Az veya çok, bilerek veya bilmeyerek, bilinçli veya bilinçsiz, taammüden veya taksirle
bu felaketlerde katkımız olabilir. İnsanları ehlileştirebilmek, eğitebilmek, ihtiraslarını dizginlemek neticesinde doğaya verebilecekleri zararların boyutları bir miktar azaltılabilir. Erken zenginleşme hırsı ile her şeyi mübah sayan, üçüncü sınıf liberal anlayış ile çalışan kapitalist sistemler ise suçlu olarak hep ayakta durması gerekmektedir.

(...)Horoz kesilir
kanı akıtılır temelin betonuna
koç kesilir
kanı akıtılır temelin betonuna
nazar değmez inşallah
nazar değmez inşallah
inşallah.
Yükselir beton
daralır sokak
yükselir beton
daralır sokak
şehrin kabuk değiştirdiğini ise
fark etmez içinde yaşayanlar
çarpın, bölün, toplayın(...)