Gürson: 'Üçlü ittifak Türkiye'yi çevreleme stratejisinin parçasıdır'

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Poyraz Gürson, Yunanistan’ın GKRY ve İsrail ile imzaladığı “Ortak Eylem Planı” ile İsrail’le 2026’yı kapsayan Savunma İşbirliği Programı’nı Ada TV’de Aslıhan Ünver’e değerlendirdi.

Gürson, söz konusu adımların Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı yeni bir güvenlik mimarisi oluşturma amacı taşıdığını söyledi. Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Rektör Yardımcısı ve jeopolitik uzmanı Prof. Dr. Poyraz Gürson, Yunanistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve İsrail ile imzaladığı “Ortak Eylem Planı” ile İsrail’le 2026’yı kapsayan Savunma İşbirliği Programı’nı Ada TV’de Aslıhan Ünver’in sorularını yanıtlayarak değerlendirdi. Söz konusu anlaşmaların yalnızca ikili ya da teknik iş birlikleri olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Gürson, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dengelemeye ve çevrelemeye yönelik stratejik bir hattın güçlendirilmeye çalışıldığını ifade etti.

“DOĞU AKDENİZ’DE YENİ BİR GÜVENLİK EKSENİ KURULUYOR”
Prof. Dr. Gürson, Yunanistan–GKRY–İsrail hattında geliştirilen bu iş birliklerinin askeri, siyasi ve stratejik boyutları olduğuna dikkat çekerek, “Bu ortak eylem planları ve savunma programları, Doğu Akdeniz’de yeni bir güvenlik ekseni oluşturma çabasının parçasıdır. Bu eksenin merkezinde ise Türkiye’nin bölgesel etkisini sınırlama hedefi bulunmaktadır” dedi. Anlaşmaların zamanlamasına da dikkat çeken Gürson, Türkiye’nin son dönemde artan diplomatik ve askeri etkinliğinin bu tür hamleleri tetiklediğini belirtti.

“SADECE İSRAİL YA DA YUNANİSTAN MESELESİ DEĞİL”
İsrail ile imzalanan Savunma İşbirliği Programı’nın 2026’ya kadar uzanmasının önemine işaret eden Gürson, bu sürecin yalnızca İsrail–Yunanistan ilişkileri bağlamında ele alınamayacağını söyledi. Gürson, “Bu tabloyu ABD’nin bölgesel jeopolitiğinden ve Doğu Akdeniz’de şekillenen yeni güç mücadelesinden bağımsız okumak mümkün değil” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE BU DENKLEMİN DIŞINDA DEĞİL, MERKEZİNDE”
Türkiye’nin son yıllarda hem diplomatik hem de askeri kapasitesini birlikte güçlendirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Gürson, savunma sanayiindeki ilerleme ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcılığının Ankara’yı bölgesel denklemin vazgeçilmez aktörlerinden biri haline getirdiğini söyledi. “Türkiye bu süreçte edilgen bir pozisyonda değil; aksine sahada ve masada ağırlığı olan bir ülkedir” diyen Gürson, Doğu Akdeniz’de atılan her adımın Ankara tarafından dikkatle takip edildiğini ve karşılıksız kalmayacağını ifade etti.
Bu haber 66 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER