Şehit Hüseyin Ruso dün anıt mezarı başında düzenlenen törenle anıldı.
Şunu hiç unutmayalım. Kıbrıs Türk halkının hafızası, yalnızca büyük siyasi dönemeçlerle değil, o dönemeçlerin bedelini canıyla ödeyen insanların hikâyeleriyle şekillenmiştir.
Hüseyin Ruso’nun hayatını kaybetmesi de bu kolektif hafızanın en sarsıcı sayfalarından biridir.
Ruso’nun şahsında yitirilen, yalnızca bir insan değil; adada eşitlik, güvenlik ve var olma mücadelesinin sembollerinden biridir. Onun şehadeti, Kıbrıs sorununun neden yalnızca bir diplomasi başlığı değil, aynı zamanda derin bir insanlık meselesi olduğunu hatırlatır.
Kıbrıs sorunu yıllar boyunca masalarda, raporlarda ve uluslararası toplantı salonlarında tartışıldı. Haritalar çizildi, planlar yapıldı, garantiler konuşuldu. Ancak bu sorunun özünde, Hüseyin Ruso gibi şehitlerimizin yaşadıkları, korkuları, umutları ve sonunda ödedikleri bedel vardır.
Kıbrıs Türkleri için güvenlik kaygısı soyut bir kavram olmadı hiçbir zaman; evlerin kuşatıldığı, mahallelerin hedef alındığı, komşuluğun bir gecede düşmanlığa dönüştüğü dönemlerde, güvenlik hayatla ölüm arasındaki çizgiydi.
Hüseyin Ruso’nun şehit oluşu, bu kırılganlığın en acı örneklerinden biridir.
O, gündelik hayatın içinden koparılıp alınan, ailesiyle, mahallesiyle, geleceğe dair hayalleriyle birlikte toprağa verilen bir Kıbrıs Türküydü.
Bu yönüyle Ruso, Kıbrıs sorununun istatistiklere sığmayan yüzünü temsil eder. Her “kayıp”, her “şehit” ifadesinin ardında, yarım kalan bir hayat ve geride kalan bir toplumun derin yarası vardır.
Bu bağlamda Küçük Kaymaklı şehitlerini anmadan Kıbrıs Türk mücadelesini anlatmak mümkün değildir. Küçük Kaymaklı, yalnızca bir semt değil; Kıbrıs Türk direnişinin, dayanışmasının ve bedelinin adıdır.
Orada hayatını kaybedenler, tıpkı Hüseyin Ruso gibi, büyük jeopolitik hesapların ortasında kendi varlıklarını savunmak zorunda kalan sıradan insanlardı. Küçük Kaymaklı şehitleri, Kıbrıs Türklerinin neden güvenlikten, eşit egemenlikten ve siyasi eşitlikten vazgeçemeyeceğinin canlı tanıklarıdır.
Bugün Kıbrıs sorunu konuşulurken, “çözüm” kelimesi sıkça dile getiriliyor. Ancak gerçek bir çözüm, Hüseyin Ruso’nun ve Küçük Kaymaklı şehitlerinin hatırasını dikkate almadan kurulamaz.
Çünkü çözüm, sadece sınırların ya da yönetim modellerinin uzlaşması değil; geçmişte yaşananların inkâr edilmediği, acıların tanındığı ve bir daha yaşanmaması için somut güvencelerin sağlandığı bir gelecek demektir.
Hüseyin Ruso’nun şehadeti bize şunu hatırlatıyor: Kıbrıs sorunu, unutulursa çözülecek bir dosya değil; hatırlanırsa adil bir zemine oturabilecek bir mücadeledir.
O ve Küçük Kaymaklı şehitleri, Kıbrıs Türk halkının hafızasında yalnızca birer anı değil, geleceğe tutulmuş vicdan aynaları olarak yaşamaya devam edecektir. Bizden söylemesi…