Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2026 yılı için ilk toplantısını yaptı. Ancak tecrübe ile sabit ki yine asgari ücretteki artışın ardından iğneden ipliğe müthiş bir zam yağmuru altında kalacağız.
Aklın yolu bir. Gerekli tedbirleri almadan, sadece asgari ücretin artırılması “yanan enflasyon ateşine körük sallamak” olarak niteleniyor, esas konsantre olunması gerekenin pahalılığın önlenmesi. Bunu hepimiz biliyoruz.
Star Kıbrıs bundan tam 4 yıl önce bu köşede Başyazı’da kelimesi kelimesine şu uyarıyı yapmıştı:
“Ekonomin en temel kanununu bilmemiz gerekiyor.
Bir ülkeyi saran, toplumsal yaşamı alt üst eden en büyük kanser enflasyondur.
Enflasyon neden olur?
Bunun çeşitli sebepleri vardır.
En önemlilerinden biri “wage inflation” yani maaş enflasyonudur. Buna domino etkisi de diyebiliriz. Maaşların artmasıyla birlikte enflasyon da artıyor. Enflasyon arttıkça maaşlar da artıyor. Kısaca tam bir kısır döngü yaşanıyor.
Oysa halkın sorunu nedir? En büyük şikayet hayat pahalılığıdır.
Ancak şu an izlenen politika bu hayat pahalılığını engelleyemez.
En iyi tedavi tedbirdir. Şu an ne yazık ki o tedavi uygulanmıyor.
Yaşanan onca krize rağmen ders alınmıyor.
Wage inflation ile ekonomi domino etkisine esir ediliyor. Bu iş böyle devam edemez…”
Bu satırlar 4 yıl önce bu köşede yazıldı…
Şu an geldiğimiz nokta, bize ne yazık ki hiçbir ders almadığımızı gösteriyor.
Sözün özü şudur. Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok . Dünyada pahalılıkla nasıl mücadele ediliyor? Buna bakmak lazım.
Ekonomi bir bilimdir. Bu bilimin ışığında yaşanan ekonomik sıkıntılara çare aramak gerekir.
Biz bunları yapmayıp, “Dünyanın merkezi Sarayönü’dür” kafasıyla devam edersek daha çok böyle büyük sıkıntılarla karşılaşacağız.
Hükümet hayat pahalılığıyla mücadelenin sadece kamuda maaşları artırmak ya da asgari ücreti artırmakla olmayacağını anlamalı.
Yoksa bizi çok daha zor günler bekliyor. Bizden söylemesi…