Başbakan ve hükümet ortakları, ülkenin köklü parti CTP’nin 55. yıldönümü resepsiyonuna katılıyor. Girişte davetlileri karşılayan ve selamlaşan Genel Başkan Sıla Usar İncirli, “Vay efendim sen nasıl Başbakan ve ortaklarının elini sıkarsın” diye hedefe koyuluyor.
Başbakan ve hükümet ortakları, ülkenin köklü parti CTP’nin 55. yıldönümü resepsiyonuna katılıyor. Girişte davetlileri karşılayan ve selamlaşan Genel Başkan Sıla Usar İncirli, “Vay efendim sen nasıl Başbakan ve ortaklarının elini sıkarsın” diye hedefe koyuluyor.
Oysa ortada ne gizli bir pazarlık var, ne de ilkesel bir geri adım… Sadece siyasetin asgari nezaketi var…
CTP Genel Başkanı, Başbakan ve hükümet ortaklarını elini sıktı da ne oldu?
Kürsüye çıktığında en sert eleştirilerini yine yapmadı mı?
Bugüne kadar söylediği sert sözlerden geri adım mı attı?
Diğer taraftan Başbakan ve hükümet ortakları da CTP’nin kuruluş resepsiyonuna giderek önemli bir siyasi jest yapmıştır.
Bu katılım, farklı görüşlere rağmen aynı toplumun, aynı ülkenin ortak geleceğine saygı göstermenin bir ifadesidir. Demokrasiler tam da böyle anlarda güçlenir.
Siyaset elbette çatışma alanıdır. Kıyasıya eleştiri, sert tartışma, hatta zaman zaman yüksek tansiyon kaçınılmazdır.
Özellikle erken seçim rüzgârlarının estiği bir dönemde eleştirilerin dozajının artması da son derece doğaldır.
Ancak siyaset bağırmak, dışlamak ve düşmanlaştırmak değildir. Siyaset konuşabilme, bir araya gelebilme ve gerektiğinde ortak akıl üretebilme sanatıdır.
Bugün bir resepsiyonda liderlerin tokalaşmasına tepki gösterenlere soruyoruz…
Olası bir seçimin ardından tek başına iktidara kimse gelemezse ne olacak?
Bugün alkışlanan ve istenen “sertlik”, yarın ülkeyi kilitleyen bir körlüğe dönüşebilir.
Kimsenin tek başına iktidara gelemediği bir tabloda bu liderler yine bir masa etrafında toplanmayacak mı?
Yine koalisyon görüşmeleri yapılmayacak mı?
Dün el sıkışmayı eleştirenler, yarın aynı karelere mecbur kalındığında ne diyecek?
Bir fotoğraf karesi üzerinden koparılan bu fırtına, aslında bu ülkenin siyasi kültürüne yapılmış ciddi bir haksızlıktır. Bizim geleneğimizde hem sert eleştiri vardır hem de gerektiğinde el sıkışabilme erdemi. Birbirimizi yerden yere vururken bile, bu ülkenin ortak menfaatleri söz konusu olduğunda yan yana durabilmeyi bilmiş bir toplumuz.
Unutmayalım: El sıkışmak teslim olmak değildir. Konuşmak, uzlaşmak ya da aynı salonda bulunmak ilkesizlik değil, demokrasi göstergesidir. Bu ülkenin bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey de tam olarak budur. Bizden söylemesi…