Kelimelerin gücü

Temel ve Dursun trenle yolculuk yaparken, yemyeşil ovanın ortasındaki şirin bir köye gelmişlerdi.

Kolay hesap
Temel ve Dursun trenle yolculuk yaparken, yemyeşil ovanın ortasındaki şirin bir köye gelmişlerdi.
Bir ara bir sığır çiftliğinin önünden hızla geçerken Temel Dursun’a tepeden bakarak konuştu;
- Amcaoğlu yanundan geçtuğumuz bu sürüde tamı tamına 397 sığır var idi.
- Ula Temel yine attun kafadan. Vızz diye geçtuk yanlarundan nasıl saydın?
- Ondan kolay ne var uşağum, Önce ayaklarını sayıp şıkanı dörde pöldüm!



Kaza 'geliyorum' demez!

 

 

 

 

 

 

 





Bir duvarcı ustasının şantiyede yazdığı mektup:
Sayın şantiye şefim;
İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur:
Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu.
Aşağıya indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım ve ardından altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogram varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti.
Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Ben yukarı çıkarken yolun yarısında, aşağı inmekte olan tuğla dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın bu sırada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı; Parmaklarım da bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı.
Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil ise yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık! Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Yere inince can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Bu sefer de başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm!
Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Gözümü hastanede açtım...



Kelimelerin gücü


Genç avukat, hırsızlıkla suçlanan müvekkilini hapis cezasından ancak, yaratıcı bir savunma yaparak kurtarabileceğini biliyordu. Bu nedenle savunmasını, sözcüklere 'dans ettirerek' yapmaya başladı.
- Müvekkilim, arabanın camından içeri yalnızca kolunu sokup çantayı almıştır. Siz de takdir edersiniz ki, müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir. Yalnızca bir kol tarafından işlenen bir suç için, kişinin suçsuz öteki kolunu, bacaklarını ve bedeninin suçsuz tüm organlarını da cezalandırmış oluyorsunuz. Bu kararınızla, suçsuz organları da hiç de hak etmedikleri bir cezaya çarptırıyorsunuz.
Genç avukat bu görüşünü açıkladıktan sonra yargıca sordu;
- Bu davranışınızı, kişi hukukuna olan saygınızla nasıl bağdaştırabileceğinizi açıklayabilir misiniz?
Yargıç, genç avukatın bu sözleri üzerine gülümsedi. “Peki, o zaman ben de kararımı aynı mantık doğrultusunda veriyorum ve müvekkilinizin, suçlu kolunu bir yıl hapse mahkum ediyorum' dedi. Sonra da kararını, gülümseyerek tamamladı : 'Müvekkiliniz istemezse, hapsedilen koluna eşlik etmeyebilir.'
Yargıcın bu kararından sonra gülme sırası, yargılanmakta olan hırsıza gelmişti. Genç avukatının yardımıyla takma kolunu çıkarttı, yargıca teslim etti ve öteki kolunu avukatının koluna sokarak mahkeme salonundan ayrıldı.




 

 

 

 

 

 

 

 


YORUMSUZ!

Adam iş gezisinden evine bir gün erken dönüyordu. Alandan taksiye bindi ve şoföre 'Bana bir iyilik yapar mısın? Ben iş gezisindeydim ve adım gibi eminim karım eve sevgilisini almıştır. Eve gidelim de şahitlik et...” dedi.
Taksi şoförü teklifi kabul etti, eve geldiler, yatak odasına çıktılar, ışıkları yakıp battaniyeyi yataktan bir çektiler ki, kadın başka bir adamla. Adam hemen silahına davrandı ama karısı bağırmıştı; “YAPMAAAA. Bu adam bizim için neler yaptı bir bilsen... Sana doğum gününde aldığım Corvette'nin parasını kim ödedi sanıyorsun? Ya yeni teknemizin parasını? Sağa sola borçlarını nasıl kapattık sanıyorsun? Hep onun sayesinde.”
Adam taksi şoförüne sordu;
- Sen olsan şimdi ne yaparsın?
- Adamın üstünü bir an önce ört abi...Havalar soğudu hasta masta olur Allah korusun!
İYİ TATİLLER!



Temel’e mektup
'Sevgili oğlum Temel...
Senin hızlı okuyamadığını bildiğim için mektubu yavaş yavaş yazıyorum...
Artık senin büyük şehre gittiğin sırada yaşadığımız evde yaşamıyoruz. Baban bir gazetede, 'İnsanların başına genellikle evlerinin iki kilometre civarındaki bölgelerde kaza geldiğini' okumuş; o yüzden taşındık...
Sana yeni adresi veremiyorum, çünkü yeni evimizde bizden önce oturan hemşehrilerimiz, taşınınca adresleri değişmesin diye kapı numarasını söküp götürmüşler...
Bu evde garip bir çamaşır makinesi var. Geçen gün içine dört gömlek koydum, çalıştırmak için duvardaki zinciri çektiğimden beri bir daha gömlekleri göremedim.
Geçen hafta sadece iki kez yağmur yağdı.
İlki üç gün, ikincisi ise dört gün sürdü...
Benden istediğin yeleği postaya verdim. Ancak, halan 'o koca düğmelerle paket çok ağır olur' deyince düğmeleri kopartıp yeleğin cebine koyduk. Orada bulabilirsin...
Not: Sana biraz da para gönderecektim, ama zarfı bir kere yapıştırmış bulundum... Sevgiler...
Annen.



Fadime’nin kulağı

- Doktor bey, Bizum Fadime sağır herhalde, sorularma cevap vermeyi...
- Karınızın sağırlık derecesini ölçelim. Siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim.
Temel, deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuştu:
- Karıcuğum bugün yemekte ne var?
Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sordu, çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp sordu ama çıt yoktu...
- Kiz Fadime saa diyrum, yemekte ne var?
- Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, bi daha sorarsan tavayi kafana yersun... Yemekte hamsili pilav var...


Falı-malı burcu murcu boş verin de ağacınıza sahip çıkın,
İşte ağacınız ve huyunuz-suyunuz!


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Ihlamur ağacı (Şüphe)
11 Mart - 20 Mart tarihleri arasında doğanların ağacı IHLAMUR’ dur.
Zeki ve çalışkandır. Hayattaki kötü durumları iyiye döndürme konusunda çok başarılıdır. Kavgadan ve stresten nefret eder. Uzak tatillere bayılır. Özveride bulunmayı sever. Ailesi ve arkadaşları için bir şeyler yapmayı sever. Çok yetenekleri vardır fakat hepsini kullanmak için zaman bulamaz. Liderlik vasıflarına sahiptir.
Zaman zaman da kıskanç olabilir.

Bu haber 122 defa okunmuştur

:

:

:

: