Devlet Planlama Örgütü dün her ay yayınladığı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nin Ağustos ayı ile ilgili olan çalışmasını açıkladı. Bu çalışmaya göre Ağustos ayının hayat pahalılığı oranı yüzde 1.7 oldu. Ağustos yılın 8. ayıdır. Bu yılın ilk 8 aylık devresinde meydana gelen hayat pahalılığı oranı ise yüzde 2.6 oldu. DPÖ verilerine göre, geçen yılın Ağustos ayından bu yılın Ağustos ayına kadar olan bir yıllık devrede hayat pahalılığı oranı yüzde 5.6 oldu.
İşte hepsi bu kadar! “Eti da budu da o kadar” denir ya işte hepsi yıllığı bile yüzde 5.6 çıktı.
Peki, hükümetle sendikalar arasında haftalardan beridir süregelen kavganın sebebi neydi? Hayat pahalılığı yüzünden maaş ve ücretlerde meydana gelen satın alma gücü gerilemesinin önlenmesi amacıyla uygulanan eşel mobil sistemi bu kavganın odak noktasındaki esas neden değil miydi?
Hükümet kamu maliyesinde açık olduğu gerekçesiyle bir takım önlemler alacağını açıkladı. Arkasından da eşel mobil sisteminin içini boşaltan yasa gücündeki kararnamesiyle, iki ayda bir verdiği hayat pahalılığı ödeneğini artık altı ayda bir vereceği bir düzene geçti. Bun u yaparken sendikalarla tek kelime bile konuşmadı.
Buradan bu yazıyı okuyan insanlara soruyorum, ortada kayda değer bir hayat pahalılığı yokken hükümetin bu yaptığı yasal düzenlemenin kamu maliyesine kaç kuruşluk faydası olması bekleniyordu?
Yılın ilk 8 ayında meydana gelen hayat pahalılığı ortada. İşte hepsi 2.6! Bu orandaki hayat pahalılığını iki ayda bir ödesen ne yazar 6 ayda bir ödesen ne yazar. Kamu maliyesi bu uygulamadan kaç kuruş tasarruf etmiş olur. Ben söyleyeyim elde edilecek tasarrufla ne ip alınır ne de sabun! Eğer kafaların gerisinde bir niyet yoksa yapılan bu işin sadece zararı oldu faydası olmadı. Onca grev ve eyleme neden olduğu için bu halk elde edilmesi düşünülen 3-5 kuruşluk tasarruftan yüz katı fazla zarar ziyana uğradı.
Geriye ne kaldı? Kafaların gerisinde bir şeylerin planları var mı yok mu? Akla ilk gelen olabilecek şey, önümüzdeki dönemde devlet eliyle yüksek enflasyon yaratma ihtimalidir. Eğer hükümet önümüzdeki dönemde bizzat kendi kararlarıyla hayat pahalılığı yaratıp kamu maliyesindeki açığı kapatma gibi bir hedef koymuşsa kendine eşel mobil sisteminin içini boşaltmasının bir mantığı vardır demektir. Bundan önceki hükümetin denediği yol neydi? Hatırlayalım lütfen, devlet eliyle verilen tün hizmetler olağan dışı oranlarda zamlanmıştı. Bunun amacı çok açıktı ve zaten o dönemin yetkilileri bunu açık seçik beyan ediyorlardı. “Kamu maliyesindeki açığı kapatmak için bu zamları yapıyorlardı.
Bugünkü hükümet de önümüzdeki bir tarihten itibaren hükümet eliyle enflasyon yaratmaya niyetliyse eşel mobil sisteminin içini boşaltmış olduğu için kamu çalışanlarının maaşlarını adamakıllı tırpanlayıp aşağıya çekebilecektir.
Örneğin önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimler vardır. Hiçbir siyasi iktidar seçimlere giderken hükümet eliyle hayat pahalılığı yaratmak istemez. Bu hükümet de istemeyecektir. Ya seçimlerden sonra ne olacak? İşte orası karanlık… Sendikalar da bunu üzerine, “Hayat pahalılığı yok denecek kadar az iken eşel mobilin içinin boşaltılmasının nedeni önümüzdeki yılın ilk yarısında yapılacak seçimlerden sonra devlet eliyle yaratılacak hayat pahalılığının çalışanlara geç verilerek alıp güçlerini geriletme niyetindedirler” diyor.
İşte çalışan kesimler bu yüzden endişelidirler ve rahatsızlıkları da bundandır.