Sevgili Hasan Taçoy...
Bakan olduğun gün, “Bu KTHY’yi Hasan Taçoy da kurtaramazsa yandı gülüm keten helva” demiş ve çok umutlanmıştım. Gidişat da haklı olduğumu zaten ispatlamak üzere.
Çünkü bu işler bizim memlekette “Ben yaptım oldu” ile bu hale gelmiş ve düzelmesi için aynı yöntemden başka çare yoktur.
Geçmişte yine anlatmıştım ama hatırlatmaktan zarar gelmez, çünkü cuk oturuyor.
İhtiyar adamın bir gözü bir kör atı ve bir at arabası varmış. Onların sayesinde evini geçindirir, onların sayesinde çocuklarını büyütürmüş.
Gün gele, oğlanların büyüğü okumamış ve babasının yanında işe gidip gelir olmuş.
Zaman su gibi akıp gitmiş ve adam iyice ihtiyarlamış, hasta olup yatağa düşmüş. Atıyla arabasını oğluna teslim ederken; “Atımıza gözün gibi bak. Üzerimizde çok emeği olduğu gibi, evimizin geçimini de onun sayesinde artık sen sağlayacaksın” demiş.
İşe oğlu çıkmaya başlamış. Bir gün heyecanla babasına gelmiş; “Ben sana bu atı şımartıyorsun derdim de inanmazdın,” demiş. “Senin verdiğinin yarısı kadar yemi sağlam tarafından veriyor, kör tarafından alıyorum da ruhu bile duymuyor.”
İhtiyar adamın gözlerinde boncuk boncuk yaşlar belirmiş ve “Duyar oğlum, bir gün duyar” demekle yetinmiş.
Aradan birkaç gün daha geçtikten sonra oğlan yine gelmiş; “Baba at yere yığıldı. Bir de baktım ölmüş!”
İhtiyar sadece bağını sallayıp ağlayabilmiş o zaman ve “Sana bir gün duyar demiştim oğlum” diyebilmiş.
SON SÖZ: KTHY’ye de o hayta oğlanın ata yaptığını yaptı, sağlam tarafından verdiklerini kör tarafından geri aldılar ve gün bugündür.
Ya atına sahip çıkacak, ya da o zavallı ihtiyar gibi ağlayacaksın, bunun orta yolu yoktur!
Tercüme Köşesi
- ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray'da geçirdiği 11 aya B notu vermiş…
- Yok canım… Hüseyin Barack Obama geçmişini hatırlamış ve 'Nobel ödüllerini dağıtanlar şaklabanları oynuyor. Önce Orhan Pamuk'a Edebiyat, şimdi de bana Barış ödülü vermeler başka türlü izah edilemez. Kendimi bilmez miyim?' demiş!
TEKLİF KUTUSU
Girne Belediye Başkanı Sümer Aygın Lefkoşa - Girne Anayolunun Girne girişindeki Hirondel dönel kavşağına havuz yapılacağını açıklamış ve 'Ecevit Caddesi Hirondel Dönel Kavşağı Süs Havuzu Projesi' adı altında bir süre önce açtığı ihaleyi kazanan şirketle sözleşme imzalamış ya..
Biz de sevgili sapıklarımızın adına ve de cümbür-cemaat “Ya ya ya... şa şa şa... havuz havuz çok yaşa” diye çıppana çalalım.
Neçün da den...
Sapıcıklarımızın deterjan atacağı bir havuzları daha olacak!
Duyan be buba?
- Duyan be buba?
- Sen ağnat da duyarım guzum.
- Rahatsızlığı nedeniyle t Hastaneye kaldırılan Sencan Zort’un kolu kırılmış. Aile, hasta bakıcıları suçluyormuş. Hastane yetkilileri ise olayın hastanın sağlık durumundan kaynaklandığını belirtiyormuş. Bir gazete de “Hastabakıcılar hastanın kolunu kırdı” diye başlık atmış!
- Hasta veya hasta yakınlarından biri değil kolunu bacağını kırmak, bir sağlık görevlisine saygısız bir söz söylese sokaklara dökülen sendikalara şuradan telefon edip sor bakalım gündemde ‘grev mrev, eylem meylem’ var mı?
ACI TEBESSÜM
Kim bu adam?
Gazeteci Şinasi Nahit Berker (1920-1996), Rahmetli İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yıllarında, istediği zaman Köşke girip çıkma ayrıcalığına sahip sayılı insanlardan biriymiş. Gazeteci olarak Cumhurbaşkanı ile istediği zaman görüşebilirmiş. Şinasi Nahit her gün Çankaya yokuşu üzerindeki bir otobüs durağında, işinin bulunduğu Ulus tarafına gitmek için otobüs beklermiş. Bir gün böyle otobüs beklerken önlerinden Cumhurbaşkanının makam arabası geçmiş. Makam şoförü, Şinasi Nahifi görünce geri geri gelip:
- Şinasi Bey, buyurun ben sizi götüreyim, diye seslenmiş. Şinasi Nahit de hemen koşup binmiş. Makam şoförü:
- Arabayı bakıma götürüyorum, sizi de gideceğiniz yere bırakayım diye düşündüm, demiş.
Ertesi gün Şinasi Nahit, her zamanki gibi durağa geldiğinde, her gün kendisiyle beraber otobüs bekleyenlerin gözleri üzerinde odaklanmış. 'Cumhurbaşkanının makam arasına davet edilen bu adam acaba kim?' gibilerden. Bu meraklı ve araştırmacı bakışlar, Şinasi Nahifin bir başka kamu malı arabasına davet edilmesine kadar sürmüş. Şinasi Nahit, yine durakta beklediği bir gün, bir çöp kamyonu Şinasi Nahit'in önünde durmuş, şoför: 'Şinasi abi buyur, gideceğiniz yere sizi ben götüreyim,' demiş.
Şinasi Nahit de atlamış şoför mahalline gitmişler. Çöp kamyonunun şoförü de Şinasi Nahit'i çöpçülerin sorunlarıyla ilgili bir röportaj yapması dolayısıyla tanıyormuş.
Şinasi Nahit çöp kamyonuna bindiğinin ertesi günü durağa geldiğinde hiç kimse yüzüne bakmıyor, 'Bu adam kim?' diye bir merak eseri
göstermiyormuş.