Dün demiştik ki; “Ortalık toz duman ve gidişata bakılırsa daha da toz duman olacağına, bu sayede taşların yerli yerine oturacağına şüphe yok. Ya imansız dünya imana gelecek ve hak yerini, yani, Kıbrıs Türkü hak ettiği yeri bulacak, ya da nerede inceyse orada kopacaktır. Ecdadımızın “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” dediği noktadayız. Anavatanımızın Başbakanı Erdoğan; şimdilerde UBP’nin sadece 26 milletvekilinden biri olan Tahsin Ertuğruloğlu’ndan rica etmiş, o da davete icabetle 45 dakika görüşmüşlerdir.
Peki ne konuştular? Tahmin ya da bildiklerini bana e-posta, telefon veya faksla anlatanların hem mesajlarını buradan yayımlayacak, hem de en yakın (Tahsin açıklamadan önce) tahminde bulunan bir kişiye ailece mükellef bir yemek ısmarlayacağım.”
***
Bu sayfa hazırlanıncaya kadar sadece 5 kişiden tahmin geldi. 3’ü Lefkoşa, 2’si de Gazimağusa’dan ve 4’ü e-posta, biri telefon. Hiç biri “Adımı yazabilirsin” demedi ve bendeniz şaşırmış durumdayım ama olsun... İsimler bende ve bu da bir tavırdır ve haksız da bulmuyorum. Çünkü 5’i de “Anlarsın ya...” ile bitiyor.
Anlamaz mıyım, aş ve iş meselesi...
İşte tahminler (Çok özet):
Lefkoşa:
1- Erdoğan Tahsin beye “Eroğlu yanlış yaptı. Dere geçerken at değiştirilmez. Lütfen partiyi toparla ve başına geç” dedi.
2- Erdoğan Tahsin beye; “İktidar partisi içinde çatlak olmamalı. Birlik olun” dedi.
3- Erdoğan Tahsin beye; “KKTC’de hükümet olarak seninle devam edeceğiz, partinin başına geç, Başbakanlığı üstlen ve Cumhurbaşkanlığı’na ilk adımı at.” dedi.
Gazimağusa:
1- Biri açıklamazsa ne söylesek eksik kalır. Bu tür anketlerin KKTC’ye faydası yoktur.
2- Derviş Eroğlu 2 defa denedi olmadı, yine olmayacak. Erdoğan Tahsin Ertuğruloğlu’na “Dere geçerken at değiştirilmez. Her konuda birlik zamanıdır. Eroğlu davaya bilmeden zarar veriyor” demiştir.
SON SÖZ: Sadece aracıyım.
Yemeğe Buyurmaz mısınız?
Duyan be buba?
- Duyan be buba?
- Sen ağnat da duyarum guzum...
- Cumhurbaşkanı seçimine sadece ve sadece 80 gün kalmış...
- Ne var bunda? Göz açıp kapayıncaya kadar bir de bakacağız, sandığa koşmaya sadece 8 saniye var. Ama sen bizim medya personeline telefon et ve de ki.... “Cumhurbaşkanlığı” değil, CUMHURBAŞKANI seçeceğiz….
“CUMHURBAŞKANLIĞI” değil, “Cumhurbaşkanı” seçimi yapacağız.... Gına geldi yahu!
O da bir insandı... Allah’ın büyük bir milleti ateşten çıkarmasına yardım ettiği!
Bugün ve yarın size Atatürkümüzün 30 önemli özelliğini anlatmaya çalışacağım.
Göreceksiniz ki; ne bir tabu haline getirmeye çalışanların, ne de ona körü körüne düşman olanların haklı tarafı yoktur.
O da etten ve kemikten! bir insandı...
Ama “İnsandı!”
1- 'ATA' Lâfını sevmezdi: 'Atatürk' hitabını ilk kez donemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine 'Ata' diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.
2- En sevdiği yemek: Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
3.En büyük hayâli: Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzeri-ndeki çalışmalarını geniş-letmek en bü-yük hayaliydi.
4- Başucu kitabı 'Çalıkuşu' idi: Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hattâ cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü Çalıkuşu romanını hep yanında taşır, her gün rastgele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.
5- Kabul salonundaki at yavrusu: Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. 'Fox' adını verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayakucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki, bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
6- Tam bır salon adamıydı: En sevdiği dans valstı. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klâsik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
7- Gömleklerinin tümü beyazdı: Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken, daha sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.
8- Dolabında laciverte yer yoktu: Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.
9- Ölçüleri: Boyu 1.74 idi.Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46?ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
10- Rumeli şivesi: Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.
11- Hazin bir hikâye: Hayatında bir donem çok önemli yer tutan, ancak; Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`ın mezarının nerede olduğu bilinmiyor.
12- Cumhurbaşkanlığından sıkılıyordu: Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.
13- Papa`nın temsilcisine elbise: Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyor Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.
14- Kendisi tıraş olmazdı: Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.
15- Düzen takıntısı vardı: Evinde, çevresinde, hattâ konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi. (Yarın diğer 15)