Gözde AKBEN
Liderlerin müzakere masasında görüştükleri konular içerisinde ekonomi başlığında hem fikir oldukları ve bu sorunu çözümledikleri şeklindeki açıklamaları değerlendiren Ekonomist Mehmet Saydam; “Kağıt üzerine her şey güzel, kulağa hoş gelen bir anlaşma var. Ama içeriğine bakacak olursak o altında yatanlarla Rumlar, beş sene sonra bizi satın alacak duruma gelirler” dedi. Öğlen Ajansı programında Cem Kar’ın konuğu olan Saydam, Orams Davası’nın karara bağlanmasından sonra emlak sektöründe mevcut bir pazar arayışına girilmesi konusundaki görüşlerini de belirtti. Saydam, Avrupa’ya yönelmek yerine Türkiye’ye yönelmek gerektiğini ve bunun içinde diğer ülke vatandaşlarının mülk alması için gereken yasal düzenlemelerin yapılarak sürecin hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti.
“BÜROKRATLARIN YETERSİZLİĞİ BİZİ ZOR DURUMDA BIRAKIR”
Ülkeye gelen yardımların nereye dağıtıldığının sorgulandığına inanmadığını ifade eden Saydam;” Bu paraları harcadığımız yerin de sorgulandığına ben inanmıyorum. Gelen yardımlardan kendi iç dinamiğimizi çalıştırmaksızın ki bu tembelliktir, hiçbir denetim yapmadan yani tam anlamıyla yaralanılamadığından bahsediyorum. Bu ülkedeki yatırımcının da işadamının da en büyük sıkıntısı bürokrasidir. Aşırı bir bürokrasi ve bir o kadar da aşırı farklı uygulamalar vardır. Örnek verecek olursak; serbest iktidarın en büyük sloganı “Serbest Bölge yaratacağız” demekti. Biz ekonomistler belirli şartlar altında buna karşıydık. Hükümete geldiklerinden sonra tüm vermiş oldukları sözleri tutmak adına Ekonomi Bakanlığı tarafından bir serbest bölge yasası çıkarıldı. 34. maddesine bir bakarsınız aynen şu ifadeyi içerir;’ Devlet çıkarları gerektirdiği an serbest bölgeleri kapar’. Bu bölgeye kimse gelmez. Bunun orjinali;’Devlet, çıkarları gerektiği an limanları kapar” şeklindeydi. Çünkü biz bu yasaları Türkiye’den aldık ve Kıbrıs’a kopyaladık. Kopyala, yapıştır yaptık. Bunu yaparken de limanların yerine serbest bölgeyi koyduk. İşte biz kendi işlerimizde bu kadar ilgiliyiz. Öte yandan teknoloji ihracatını teşvik için bir yasa yaparlar ve tarihte dünyada bir benzeri daha olmayan ihracata kdv uygulaması getirirler. Bunlar hep mevcut sistemde çalışan bürokrasimizin ve bürokratlarımızın mesleki yetersizliklerinden dolayıdır ” dedi.
“TÜRKİYE’YE YÖNELECEĞİMİZE TÜRKİYE’Yİ KÜSTÜRÜYORUZ”
Bürokratların ve bürokrasilerin yeterli olmamaları sebebiyle ekonominin mikro ve makro alanlarda verimli bir şekilde kullanılamadığını ifade eden Saydam,” Ekonomiyi kayıt altına alamıyorsunuz, kayıt altına almanın gereklerini yerine getiremiyorsunuz, geçmişte yaşanılan kaynak kayıplarını engelleyemiyorsunuz. Geçen seneyi çok büyük zararlarla kapatmamıza rağmen bu sene hiçbir hareket yok. Biz Türkiye’ye ürettiğimizi satsak ya da onunla bir iş birliği içerisine girsek ekonomimiz gerçekten çağ atlayacak duruma gelecektir. Biz sadece bütçe zamanı, bütçe açık verdiği zaman Türkiye’nin kapısını çalarız. Ama belirli konularda işbirliği konusunda başka taraflara olan tutkumuz ve isteğimiz onlar bizi meclislerinden rencide edecek olan her türlü kararı çıkarmış olmalarına rağmen biz bunu Türkiye’ye karşı istemeyiz” dedi. Orams Davası’ndan çıkan karar nedeniyle emlak satışlarındaki yelpazenin daraldığına dikkat çeken Saydam;”Umudun söndüğü yerlerde ekonomi umudun sönmesine bağlı olarak küçülmeye başlar. Bunun için şu anda Türkiye ile oturup yani hep duyarsınız 10,000 adet satılmamış konutumuz var diye bunun için Avrupa’ya yöneleceğine Türkiye’ye yönelmek ve 70 milyon içerisinde bunu pazarlamak çok daha mantıklı olacaktır” dedi. Bunun için bazı düzeltilmelerin yapılması gerektiğine dikkat çeken Saydam;” Ben KKTC vatandaşıyım. Eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye’de bir ev satın almak istedim. Kararı pazartesi sabahı verdim, evi pazartesi günü öğlen buldum, tapuyu salı günü öğleden sonra aldım. Bugün KKTC vatandaşı olup da Türkiye’ye hiç gitmemiş insanlar bile 1 gün içerisinde evi beğenip tapusunu alabilirler. Oysa bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bahsedilen bu 10,00 evi satın alması için ve tapunun çıkması için 2 ile 2,5 sene arasında bir zaman geçiyor. Bu bizim yasal düzenlememizden dolayı olan bir prosedürlerdir. Bu nedenle insanlar ev almayı tercih etmemektedirler bu da sektöre darbe vurmaktadır” dedi.
“TÜRKİYE VAR DİYE HİÇBİR ŞEY UMRUMUZDA DEĞİL”
Kıbrıs sorununun var olması nedeniyle pek çok girişimin yapılamadığını ya da engellemelere maruz kaldığına dikkat çeken Sağlam;” Ben size çok açık söyleyeyim bu ülkenin kaynağı var. Ekonomiye direkt yansıyacak olan kaynağı da var. Bunu yaratacak beyinleri de var, düzenleyecek planları da var. Ama yeter ki siyasi düzenlemeler yapacak iktidarı olsun. Siyasiler bunu istesinler. Artık bunların oy için yapılmaması gerektiğini de halkımızın anlaması gerekir. Biz takım tutarmış gibi siyasi parti destekleriz. Hiç birinin ekonomik planlarına, vizyonlarına bakmayız. Bizde holiganizm var. Acı olan da bu holiganizmin bizi nereye götürdüğünün ve bize nasıl bir zarar verdiğinin hala farkında olmamamızdır. Umrumuzda değil. Bunun nedeni de Türkiye’nin olmasıdır” dedi.
“SORUN KAYNAĞI YERİNE DİĞER KESİMİN PEŞİNDEN KOŞUYORUZ”
Toplumun bazı şeylere olan inancının azalması nedeniyle umursamaz bir hale büründüğüne dikkat çeken Saydam;”Bugün sorunların kaynağının peşinde koşmaktansa sınırdan geçip alışveriş yapmayı tercih eder duruma geldik. Mağusa’da, Lefkoşa’da, Girne’de indirim günleri yapıldığını izledik. Esnaf da bu durumdan çok memnundur. Bu indirim günlerinde yolları kapatıyorlar ve insanlar özgürce yürüyüp alışveriş yapabiliyor, mağazalardaki fiyatların %5 veya %6 oranında indirimli hallerini satıyorlar ve buna indirim günleri diyorlar. Bunun anlamı, siz halka gerçekten alışveriş yapabileceği bir ambians sağlıyorsunuz. Güney kesiminde bu var. Büyük alışveriş merkezleri var, caddeler var. Bizim kuzey kesimimizde bunlar yok. Belediyecilik yok, kaldırım yok, bu şekilde bir konsept oluşturulmamış. Biz bunları yapmadık ve yapamıyoruz. Bunu yapamadığımız halde de mızmızlanıyoruz. Eğer ben daha ucuzum diyorsan ucuz olduğunu ispatlayacaksın ve gerekli olan her şeyi konseptse konsepti yaratacaksın” dedi.
“ANLAŞTIK = BUGÜN BARIŞIRSANIZ 5 YIL SONRA SİZİ SATIN ALIRLAR”
Liderlerin müzakere masasında “ekonomi başlığında anlaştık” demeleri ve koruyucu kalkanların olacağı şeklindeki yorumlarını değerlendiren Saydam,”Ben o kalkanlara inanmıyorum. Çünkü zaten bizim görüştüğümüz hukuk birincil hukuk değildir. Ben cumhurbaşkanlığının ekonomi kurmayları ile de daha önce görüştüm. Ancak o gördüğüm anlaşmalar bugünkü şartlarda tam olarak; “Bugün barışırsınız 5 yıl sonra da sizi satın alırlar” anlamına gelmektedir. Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki uzman arkadaşlarımızın daha etkin ve daha farklı düşünebilecekleri kanısındayım. Çünkü o anlaşma metninde yer alan bazı uzlaşılmış maddeleri kesinlikle reddeden bir tavır içerisindeyim. O kağıtta yazılı olan şeylerin hiçbir şekilde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Bu açıdan çekindiğim noktaları yazılı olarak ilettim ve umarım gerekli olanlar yapılır. Çünkü şu andaki metnin işlevselliği yoktur ve tek taraflıdır” dedi.