KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve eşi First Lady Meral Hanım, DİSİ (Demokratik Seferberlik Partisi) Lideri Nikos Anastasiades ve eşi ile birlikte, yarın Derviş beyin resmi ikametgahında, akşam yemeği alacaklarmış.
DİSİ, veteran politikacı Glafkos Klerides’in yıllarca başkanlığını yaptığı en güçlü Rum siyasi partilerindendir.
Ve Klerides, yakın dostu Rauf Denktaş ile çok kez birlikte yemekler yediler. Konuştular, pazarlıklar yaptılar, Kıbrıs sorununa çözüm aradılar. Yemekli müzakereler daha tatlı olur diye bol bol şakalar yaptıkları da söyleniyor.
Sonunda, her ikisi de, sorunu çözemeden, kendilerinden sonrakilere devrettiler.
Mehmet Ali Talat, Padopulos, Hristofyas...
Talat la Hristofiyas da çok kez yemekte buluştular.
Seneler geçti, yemeler içmeler kavgasız gürültüsüz sürdürüldü. Fakat ne yazık ki Kıbrıs meselesi ne çözüldü ne de çözüleceğe benziyor.
Eroğlu, KKTC Cumhurbaşkanı. Anastasiades Rum siyasi partilerinden birinin Başkanı.
İkisinin Kıbrıs sorununu yemekte görüşmesi ve sonuç almaları mümkün mü? Değil. O halde nedir olacak olan?
Bir yakınlaşma, bir dostluk, havayı yumuşatma jesti. Malum ya, Rum liderler, Sayın büyüğümüz Eroğlu’na hep kötü gözle bakmışlar, onu TAKSİMCİ ve uzlaşmak istemeyen, Kıbrıs müzakerelerini berhava etmeye mütemayil kişi olarak değerlendirmişlerdi.
Anastasiades, geçmişte, UBP Genel Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu ile de görüşmüştü. Güney Lefkoşa’daki DİSİ Merkezinde gerçekleşen toplantılarını izleyenlerdendim.
Anastasiades’in yardımcısı Neofitu’nun, çok kısa süre sonra toplantıdan çıkıp, ceketini alıp gitmesinden, bir tatsızlık yaşandığını hissetmiştim ve Anastaidese toplantıdan sonra yaklaşıp sormuştum.
Nasıl gitti, iyi oldu mu görüşmeniz?
Yanıtı hayli ilginçti, aynen , “Nothing out of nothing”. Yani hiçbir şeyden hiçbir şey çıkmamıştı demek istedi. Hemen, kendisine bunu yazacağım deyişim üzerine, “sakın ha, lütfen yazma” demişti. Yazmadım. Bir müddet sonra, bir yazımda açıkladım ve bu gün tekrarlamayı uygun gördüm. Demek istediğim odur ki, yarın akşamki Eroğlu-Anastasiades yemekli görüşmesinden sonra da ciddi bir gelişme yaşanmayacak. Sadece, bilinen klişeleşmiş demeçler verilerek yetinilecek.
Çok samimi ve yapıcı, dostça, güzel bir yemek yedik. Bundan sonra daha sık bu işi yapmayı düşünüyoruz, yakında Sayın Eroğlu bizim konuğumuz olmayı kabul etti. Tam böyle olmayabilir, ama netice itibarı ile bunların tekrarlanacağını tahmin ediyorum.
Yarın, Pazartesi, Kıbrıs’ın Türk kesiminde genel grev, protestolar, gösteriler yapılacağı açıklanmış bulunuyor. Böylesi bir günde bu yemekli randevuya da çok içerleyenler ve eleştirenler mutlaka çıkacaktır.
İnsanlarımız, geçim derdinde, liderlerimiz yeme içme alemlerinde, sorunlarımızla ilgilenen yok diyecekler.
Ne denirse densin.
Denktaş-Klerides Talat-Hristofyas müzakereleri, yemekleri, az mı eleştirildi? Ne oldu?
Varsınlar, yesinler içsinler.
Haa, son anda resmi ikametgah mı, saray mı, KKTC tanınır mı tanınmaz mı bu yemek sonunda diye Rum fanatiklerden de kesinlikle sesler yükselecek, Anastasiadese, “işgal altındaki topraklarda yemek yemek ihanettir” çığlıkları da yükselmeyecek değil.
Börekler, pirohular, şeftaliler, gleftikolar, kebaplar, katmerler, ekmek kadayıfları gelsin gitsin. Rakılar, şaraplar yudumlansın.
Afiyet bal şeker olsun, yarasın.
Hükümet, memurlarını ödeyecek para bulamazken, işlerini kaybedenler, kaybedecek olanlar protestolar, gösteriler düzenlerken, sendikalar genel grevler ilan ederken
Eroğlu bu yemeği, acaba, erteleyemez miydi eleştirileri de geleceğe benziyor. Bu yazı kaleme alındığında, henüz bir erteleme söz konu olmamıştı. Belki bu gün, yarın olabilir. Bence olmaması gerek.
İrsen Küçük hükümeti, DP desteğini de kaybetmiş, Eroğlu kızının seçim kaybetmesinden hüzünlü olabilir, KKTC de bunalımlı günler yaşanabilir. Ama konuklara karşı çok çekici, güzel tablolar hazırlanmalı, Türk misafirperverliğinde herhangi bir aksama yaşatılmamalı.
Öyle ki, Anastasidis güneye dönüşünde kendi halkına, “yanılmışız, Eroğlu çok nazik, anlayışlı, çözümden yana bir lider” diyebilsin.
Öyle ki gidip Hristofiyas’ı sıkıştırsın, “bak, Eroğlu ile birlikte önce siz yemek yediniz, tanıştınız, sakın onun kalbini kırma, onu öfkelendirme, olumlu havayı bozma, hem biz hem de siz yiyiniz, içiniz, barış arayışlarını sürdürünüz, halklarımıza umut verici açıklamalar yapınız, gerginliğe gerek yok. Yılsonuna kadar da çözüm yollarının açılabileceği müjdesini vermeyi unutma. Eroğlu olabilir diyor. Bir bildiği var, sen de herhalde onun bildiğini biliyorsun. Amerikan amca, Ban ki Moon, Tayip Erdoğan yakında, nasıl olsa, önemli açıklamalar yapacaklar ”
Bu da nerden çıktı şimdi demeyiniz. Hüsnü kuruntumdur, “wishful thinking”.