Soyer, önlemlerin ekonominin canlandırmayacağı gibi, insanların alım gücünü düşüreceğini, başta üniversiteler ve turizm olmak üzere KKTC’nin daha da pahalanmasına yol açacağını ve cazibe merkezi olma özelliğimizi yitirmesi sonucunu yaratacağını kaydetti.
Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, hükümetin açıkladığı ekonomik önlemleri eleştirerek, “Ekonomik çıkmaz daha da derinleşecek” dedi. Soyer, CTP Genel Merkezi’nde dün basın toplantısı düzenleyerek hükümetin açıkladığı ekonomik önlemleri eleştirdi. MYK üyesi Eşref Vaiz’in eşlik ettiği Ferdi Sabit Soyer, hükümete destek verenlerin de bu desteği çektiğine dikkat çekerek “İstifa da bir erdemdir” ifadesini kullandı. Alınan ekonomik kararların uygulamaya konulmasının ardından kısa süre içerisinde kamu gelirlerinin azalacağını savunan Soyer, hükümeti maaş ödeyebilmek için KKTC yurttaşlarının geleceğini ve Kıbrıs Türk halkının varlığını ipotek altına almakla suçladı. CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, önlemlerin ekonominin canlandırmayacağı gibi, insanların alım gücünü düşüreceğini, başta üniversiteler ve turizm olmak üzere KKTC’nin daha da pahalanmasına yol açacağını ve cazibe merkezi olma özelliğimizi yitirmesi sonucunu yaratacağını kaydetti.
HALKIN ONURU VE GELECEĞİNDE KIRILMA
Soyer, toplantıda yazılı metin okuyarak, ülkede bugün halkın onuru ve geleceğiyle ilgili önemli bir kırılma yaşandığını ifade etti.
“Bu kırılma bir yanıyla doğduğu yer neresi olursa olsun bu ülkede geleceğe demokratik ve barışçı bir ortamda ulaşmak isteyen tüm Kıbrıslı Türklerin kendine dair güvenini sarsmıştır” diyen Soyer, bu durumun belli bir tarihsel dönemden sonra Türkiye ile KKTC yurttaşları ve Kıbrıs Türk halkı arasında gelişen olumlu ilişkilere de darbe indirdiğini ifade etti.
Tedbir adıyla yapılan düzenlemelerin mantığının kamu harcamalarını kısıtlayarak özel sektöre destek olmaya dayandığını söyleyen Soyer, bu yaklaşımın Kıbrıs Türk halkının düze çıkamayacağını, özel sektöre de katkı sağlamayacağını kaydetti. Ferdi Sabit Soyer, “Nirengi noktasını böyle koymak gerçekte çok yanlıştır” diyerek, bunun temel nedeninin UBP mantığının yeniden gündeme gelmesi olduğunu söyledi. Soyer, alınan tedbirlerin kısa süre içinde ters ekonomik ve sosyal psikolojik etkiler üreterek ekonomik çıkmazı daha da derinleştireceğini, bunun da kısa bir süre içende görüleceğinin iddia ederek, sürecin doğal sonucunun kamu gelirlerinin azalması olacağını kaydetti.
“SEÇİMDEN SONRA ADIM ATILMADI”
Ferdi Sabit Soyer, UBP iktidarının 19 Nisan seçimlerinden sonra tam bir buçuk yıl ekonominin önünü açmak, sıkıntıları azaltmak adına hiçbir adım atmadığını belirterek, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve arkasından yerel seçimleri düşünmüş ve popülist boş vaatler verme yolunu tutmuştur” dedi. Soyer şöyle konuştu:
“Yalan ve iftira ‘becerikliliği’, iş vaadi ‘becerikliliği’ ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de izlediği sözde dar milliyetçi söylem ‘becerikliliği’ onlara, Cumhurbaşkanlığı seçimini de kazandırsa sonuç itibarı ile ülkeyi çıkmaza sokmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma aşkına Türkiye’nin verdiği ekonomik desteğin 2010’un ilk üç ayında 193 milyon TL’sini yalnız kamu maliyesinin desteklenmesi yolunda tüketmesi nedeni ile tamamen artık yerel inisiyatifi yitirmiştir.”
VARLIĞIMIZA İPOTEK KOYDULAR
Maaş ödeyebilmek için Türkiye’den daha fazla katkı istemek zorunda kalan UBP iktidarının şimdi KKTC yurttaşlarının geleceğini ve Kıbrıs Türk halkının varlığını ipoteğe koyarak kaynak almaya karar verdiğini savunan Soyer, UBP’nin Kıbrıs Türk halkının ve KKTC yurttaşlarının varlığını ‘rehine’ koyduğunun KTHY ve DAÜ olgusundan belli olduğunu iddia etti. UBP’nin bu nedenle daha sonra kendine sırf para almak için dayatılan formülü tartışamadığını ve bile bile teslim olduğunu savunan Soyer, UBP’nin KTHY’nin sorunlarından kurtulmak yerine KTHY’den kurtulmayı tercih ettiğini, bunun doğal sonucu olarak havayolunun tasfiyeye sürüklediğini kaydetti.
HUKUK DEVLETİ
“İnsan onurunu her şeyin üstünde tutan devlet, hukuk devletidir. Yasa devleti ile hukuk devleti arasındaki fark budur” diyen Soyer, “Bugün KKTC’ de UBP azınlık hükümeti resmen ve alenen anayasa ve yasaların da ötesinde insanımızın onurunu ayaklar altına alan uygulamalara gitmiştir. Kıbrıs Türk Hava Yollarının tasfiyesi resmen ve alenen ‘lokavt’ uygulaması demektir” şeklinde konuştu.
Soyer, UBP’nin KKTC anayasası ve çalışma yasalarında var olmayan lokavt uygulamasıyla insan haklarına aykırı bir durum yarattığını, bunun doğal sonucunun insanların işsiz ve geleceksiz bırakmak olduğunu söyledi. Soyer, “Bu açıkça lokavttır” ifadesini kullandı.
“Ne kamulaştırma, ne de özeleştirme olabilecek bu adımla ülkemize hava ulaşımı alanında ek kapasite artışı getirilememiştir. Aksine KTHY’nın devreden çıkışı ile kapasite düşüşü gündeme gelmiş, ayrıca bilet fiyatlarının tekelcilikle yükselmesine yol açmıştır” diyen Soyer, tüm bunların halkın varlığını ipoteğe koyarak kaynak alma anlayışının yarattığı olumsuzluk olduğunu savundu.
SÖZDE TEDBİR
UBP’nin aldığı ekonomik önlemleri halkla tartışmak yerine önlemlerle ilgili anlaşmaları gizli gizli Ekim 2009 da imzaladığını, anlaşmada imzası bulunan dönemin Başbakanının bugün Cumhurbaşkanlığı sarayında oturduğunu söyleyen Soyer, “Halktan gizlediği bu tedbirleri, şimdi yerel seçimler de geçtikten sonra taşeronluğu UBP azınlık hükümetine bırakmıştır” ifadesini kullandı.
MEVDUATLARA STOPAJ VERGİSİ
Önlemler arasından bankalarda bulunan vatandaşa ait mevduatların üzerinde var olan yüzde 8 faiz stopaj vergisinin yüzde 10’a çıkarılma kararı bulunduğunu belirten Soyer, bunun çalışanlara lokavt uygulayan despotik devlet anlayışının, mevduat sahibine de aynen uygulanması olduğunu iddia etti. Tasarrufunu yerel bankalarda bilinen vergi düzeni kapsamında değerlendiren yurttaşa bir gecede ansızın vergi yükü getirmeye kimsenin hakkı olmadığını belirten Soyer, bunun yanlış bir önlem olduğunu savundu. Soyer, mevduatlara uygulanacak vergi artışı nedeniyle pek çok tasarrufun yerel bankacılık sisteminden çıkışının gündeme geleceğini söyledi. Soyer, bu karanın 2003’te bir buçuk milyar dolar dolayında olan ülkedeki mevduatın 5 yılda 6 milyar doları aşmasıyla oluşan gücü geriletecek bir uygulama olduğunu, uygulamanın mevduatın yurtdışına çıkışını teşvik edeceğini söyledi.
VERGİ MUAFİYETİNİN GERİLEMESİ
Çalışanların vergi muafiyetinin yüzde 17’den yüzde 10’a çekileceğini, bunun yalnız kamuda çalışan insanların maaşlarını gerilemesi değil ayni zamanda özel sektörde çalışan insanların maaşlarının da geriye çekilmesi anlamına geldiğini kaydeden Soyer, CTP ağırlıklı hükümetlerin kamu çalışanlarına doğrudan artış yerine vergi muafiyetlerini gündeme alarak bu şekliyle de özel sektör çalışanlarının da maaşlarının net olarak artmasına yol açtığını ifade etti. Soyer, bunun alım gücünün gerilemesi anlamına geldiğini, alım gücünün gerilemesinin ise piyasadan para çekilmesi, esnaf ve iş dünyasının darbelenmesi anlamına geldiğini vurguladı.
EMEKLİ MAAŞLARINDAN VERGİ
Ferdi Sabit Soyer, alınacak önlemler içinde emeklilerden vergi alınmasının da bulunduğunu hatırlatarak, kademeli olarak yapılacak bu uygulamanın kendi içinde büyük bir ayrımcılığı da taşıdığını iddia etti.
Devlete 10 yıl çalışıp erken emekliliğe çıkan ve 2 bin TL emekli maaşı alan birinden vergi kesilmezken, 30 veya 25 yıl çalışıp fiilen emekli olmuş ve 3-4 bin TL emekli maaşı alan birinden vergi kesileceğini anlatan Soyer, bunun eşitsizlik anlamına geldiğini söyledi.
AKARYAKIT ZAMMI
Soyer, akaryakıta yapılan yüzde 10 civarındaki zammı da eleştirerek, zam kararının özünde çalışanların gelirlerinden yapılacak vergi kesintileri, mevduatlara uygulanacak vergi artışlarıyla aynı mantığa dayandığını ve tüm bunların KKTC’yi pahalı yapacağını söyledi.
Yakıt zammının, tarım ve hayvancılık üreticisine dönük uygulamalarla birleşince bu sektörün darbe almasının kaçınılmaz olduğunu belirten Soyer, tarım ve havancılık sektöründeki uygulamaların aynı alanda çalışan insanlar arasında ayrım yapacağını belirtti. Soyer, ithal edilen alkollü içeceklere uygulanan fiyat istikrar vergisinin 0.75 dolardan litre başına 1.5 dolara yükseltilmekte olduğuna da dikkat çekerek, “Duty Free’ lerde uygulanacak olan vergi ile artık açık olan bir şey vardır ki devlet politikası kaçakçılığı teşvik edilecektir” dedi.
ARABALARA FON ARTIŞI
Binek arabalara getirilen fon artışlarının da ekonomiye darbe indireceğini belirten Soyer, Casino işletmecileri ile müşterek bahisçilere getirilen yeni vergi uygulamalarını da eleştirdi.
EK MESAİLER
Soyer, ek mesailere getirilen yeni düzenlemenin hükümetin neden ek mesai çalışmasını gündeme getirdiğinin merak edilmesi sonucunu yarattığını anlatarak, “Geçtiğimiz günlerde sağlık çalışanları ile törenle bu konuda antlaşma imzalayan bu hükümet, şimdi bu alanı daha da daraltarak artık hiçbir antlaşmanın kıymetinin olmayacağını yeniden kanıtlamıştır” dedi.
Soyer, Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye arasındaki ilişkilerde durumun “alan–veren veya buyuran–uygulayan görünümünde olmasında fayda olmadığına” işaret ederek, “Bu anlayışı ve görünümü yaratan UBP mantığıdır” dedi.
İSTİFA DA ERDEM
DP’nin hükümete desteğini çektiğine dikkat çeken Soyer, bu durumda UBP hükümetinin bu önlemleri içeren yasaları Meclis’ten geçirecek çoğunluğu olmadığını söyledi. Soyer, Meclis çoğunluğu olmayan UBP azınlık hükümetinin ne KTHY, ne DAÜ, ne de açıklanan diğer ekonomik tedbirlerle Kıbrıs Türk halkını bağlamaya hakkı olmadığını savundu.“Mecliste çoğunluğu olmayan bu hükümetin hem varlığı hem de aldığı tüm kararları meşru değildir” diyen Soyer, hükümetin istifa erdemini göstermesi gerektiğini söyledi.