Üç haftadır Kuzey Kıbrıs gündemini meşgul eden KTHY vakası, yeni bir döneme giriyor. Akıllara gelmeyen, belki gelip de dillendirilmeyen konu Londra’da bu ay sonunda nihai kararla belli olacak “KTHY’nin direkt uçuş davası.”
KTHY’nin Ercan’a “direkt” uçmak için açtığı, kaybettiği ve sonunda İngiliz İstinaf Mahkemesine götürdüğü davayla ilgili kararın sonucunu öğrenmeye az kaldı.
Bu duruşmadan ne kararı çıkabilir.
Davayı kazanırsak ne olacak?
Olur ya, hukukçular da çok kuvvetli olasılık diyorlar, KTHY İstinaf Mahkemesini kazanırsa, ortada davalı kalmadığından dava düşecek. Yani, davayı açan, direkt uçuş hakkını kazanan hava şirketi “mevcut” bulunmadığından dava kendiliğinden düşecek. Kazanılması çok istenen bu davada, ister misiniz böyle bir sonuç çıksın. Ve bunca yılın gayreti, lobiciliği, yasalar, insan hakları v.s boşa gitsin.
İkinci şık ise davanın kaybedilmesi.
Ortada KTHY kalmadığına göre, kaybedilmesinin mahsuru yok diye düşünenler yanılıyor. Bir kere bu dava oldukça önemli bir dava. Hem lobicilik, hem siyasi, hem insan hakları açısından.
Bir yılı aşkın zamandır süren davada, hem karşı tarafın, hem de kendi mahkeme masraflarını ödemek KTHY tarafına düşecek… Bu işin faturası nereden baksanız 2 ile
3 milyon sterline yakın.
Ortada yüklü bir fatura. Benim merakım, bu faturayı kimin ödeyeceği. KTHY, Atlas Jet ile ortaklığa girerken imzaladığı kontrata acaba bu konuda bir paragraf açtı mı?
Sadece ödeme konusu değil. Dava kazanılırsa, Kuzey Kıbrıs’a direkt uçma hakkı sadece KTHY’ye verileceğinden, bundan başka bir hava şirketi kazanılan bu haktan yararlanamayacak. Yani ne Atlas Jet, ne de başka bir havayolu. Tabi yine Atlas Jet ile yapılan anlaşmaya dönüyoruz. Kontratta KTHY direkt uçuş hakkını Atlas Jet’e devrettiyse, herhalde bir sorun olmaz. Ancak bu kontratta yoksa, Atlas Jet de dahil kimse Kuzey’e direkt uçamaz.
KTHY – Atlas Jet kontratını gören, okuyan, bilen varsa cevabını onlara sorabiliriz.
Bu soruların yanıtının bir kısmını temmuz sonunda öğrenebiliriz umarım. İngiliz İstinaf Mahkemesinin kararı ardından.
Evet, KTHY’de gelinen bu evrede, “win win” durumu değil, tam tersi “ne yapsan kaybetme” durumu var.
Kazansan, ortada bir hava yolu olmadığından otomatikman dava düşecek… Düşünebiliyor musunuz, aylardır devam eden, mücadele edilen, sonucu siyasi, insan hakları her konuda Kıbrıs davasında yeni bir cephe oluşturacak duruşma bambaşka bir yöne çevrilecek. KTHY kalmadığından, büyük bir turizm potansiyeli heba olup gidecek. Kaybetsen, ortada olmayan bir hava yolunun davası için yüksek bir fatura devletin omuzlarına binecek. Hem de ne fatura. Her durumda kayıp üstüne kayıp.
Londra’daki Temyiz Mahkemesinin davaya bakan 3 yargıcı, farz edelim davayı KTHY lehine karara bağladı... KTHY’nin Kuzey Kıbrıs’a İngiltere’den direkt uçuşuna izin çıktı.. Yasal olarak, KTHY ile Atlas Jet’in kontratında bu yönden madde olsa bile bu İngiliz kanunlarına göre işletilebilir mi? Yoksa ortada halen işlevi devam eden bir hava yolu şirketi olmadığından dava düşer mi?
Bir söz vardır. Tam bu iş için söylenmiş gibi.
“Mağluptur bu yolda galip…”
KTHY macerası daha bitmedi…
Bakalım önümüzdeki günlerde daha neler duyup, öğreneceğiz.