Bazı kitaplarda iyi ve sevap yüklü olduğu, diğer bazı kitaplarda ise bid'at olduğu yazılı. Şu andaki uygulanış şekli ile mevlidin durumu nedir? Nasıl uygulanırsa Islâma göre daha güzel ve faydalı olur?
Mevlid, genellikle Resûlullah'ın doğum günü yıldönümlerinde belli makam ve tegannilerle okunan övgü, gazel ve kasîdelerdir. Övgüde haddi aşan sözler ihtiva etmedikten sonra, aslı itibari ile, Allah'ın (c.c.) övdügü bir zatı övme demek olacağında, güzeldir. Ka'b b. Züheyr meşhur 'Bânet su'âd'm Resûlullah zamanında yazmış ve onu övmüştür, kendilerinden de iltifat görmüştür. Yine Bûsirî'nin meşhur 'Bürde'si bu kabildendir. Nihayet bizde okunan ve en meşhur mevlid kasîdesi haline gelen Süleyman Çelebi'nin 'Vesîletü'n-Necât'i da bunlardan biridir. Rasûlullah'i çok gerçekçi, içten ve güzel övmüştür. Birçok faydalı bilgiler, sufiyane nükteler ve öğütler içermektedir.
Ancak mevlid, sonraları resmî bir merasim halini almış ve Mısır'daki Şiî Fâtimiler devrinde, ilk defa bu özellikte uygulanmaya başlanmıştır. Hattâ onlar Hz. Ali, Fatıma ve devrin halifesi adına da mevlid okutur olmuşlardır. Mevlit, Osmanlılar'da da 4. Murad devrinden itibaren, teşrifatlarda resmen yer aldı. Buna göre mevlid, sorunuzda da değinildiği gibi güzel ve sevap bir uygulama da olabilir, bir bid'at olarak da icra edilebilir.
Güzel bir davranış olabilmesi için;
1. Dînî bir emir ve merasim görülmezse, yani dinimizde böyle bir ibadet şekli vardır gibi sakat bir kanaat beslenmezse.
2. Mahremliğe dikkat edilirse .
3. İsraf ve benzeri haramlardan kaçınılırsa,
4. Sırf Rasûlullah'i övme, tanıtma, mevlidin içerdiği öğütleri başkalarına duyurma, güzel tegannilerle gönülleri yumuşatma, onlara Rasûlüllah sevgisini aşılama, İslâm’a ısındırma maksadıyla yapılırsa,
5. Bu vesile ile bir araya toplanıp gelenlere Kur'an , hâdîs ve ilmihal bilgileri aktarılırsa,
Bu özellikleri içinde barındırmayan ,dini emirmiş gibi telakki edilen,icrasıyla yaşayanlardan daha ziyade ölenlere fayda sağlayacakmış bir ibadet şeklini çağrıştırmasının maksadını aşan bir durum söylenebilir.
UYARAN RÜYA
Garibanın biri, çevresinde cimriliği, eli sıkılığı ile tanınan birinden kalabalık bir yerde bir kase yoğurt parası istedi “Çok canım istiyor” dedi Bu garibana yarı ermiş biri diye bakılıyordu Cimri adam garibanı tersledi Yine istedi Cimri yine yanından uzaklaştırdı Orada bulunanlardan birkaç kişi bu yoksula para vermeye, yardım etmeye kalkıştı Hiç birinden kabul etmedi Eli sıkı adama gidip bir defa daha sırnaştı Adam da “Al şunu da defol!” der gibi, önüne birkaç lira atıverdi
Bu olaydan kısa bir zaman sonra cimri adam, bir gece rüyasında kendisini cennette gördü Her yanda, dünyada görmediği güzelliklerden oluşan bir manzara gözlerini kamaştırıyordu Bu arada acıktığını hissetti Kendisine hemen bir tabak yoğurt ikram edildi Adam bir tabak yoğurtla doymadı “Burada yoğurttan başka bir şey yok mu, bari bir-iki dilim de ekmek verseydiniz” dedi Kendisi ne şöyle söylendi: “Sen birkaç gün önce buraya yalnızca yoğurt göndermiştin O önüne çıktı Eğer başka şeyler de gönderseydin onlar da seni karşılar, sana ikram edilirdi”
Bu rüyadan sonra adam cimrilikten, pintilikten tümüyle sıyrıldı Eli açık, yediren, içiren, gerektiği zaman kesenin ağzını kolayca açan biri oldu
Haftanın ayeti
Ey iman edenler sabrederek ve namaz kılarak Allahtan yardım dileyin.Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.
Bakara2/15
Haftanın hadisi
'İslâm beş temel üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Beyt'i hac¬cetmek ve Ramazan ayı orucunu tutmak.
Haftanın duası
Allahım kederden ve üzüntüden,acizlikten ,tembellikten,cimrilikten,korkaklıktan,borç yükünden,ve insanların kahrından sana sığınırım..
Kabir ziyareti nasıl yapılmalıdır? Ölülerden yardım istenebilir mi?
Kabir ziyareti; erkek ve kadın Müslümanlar için menduptur. Nitekim Hz. Peygamber, ölüm ve ahiretin hatırlanması için kabir ziyaretlerini tavsiye etmiş, 'Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır' buyurmuştur.(İbn Mâce, Cenâiz, 47) Kabirlerin haftada bir gün, özellikle Cuma veya Cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi iyidir. Zira Hz. Peygamber'in genellikle bu günlerde kabir ziyaretinde bulunduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. Kabirleri ziyaret eden kimse, kıbleye veya ölülerin yüzüne karşı dönerek, 'es-Selâmualeyküm yâ ehle’l kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm lâhikûn.' (Ey kabir halkı! Allâh’ın selâmı üzerinize olsun. İnşaallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) diyerek selâmlar. Kabir ziyaretinde bulunan, sevabını ölülere bağışlamak üzere Kur’an-ı kerim okur, onlar ve kendisi için duada bulunur. Kabir ziyaretinde, mezar taşlarına el yüz sürülmez, kabirler çiğnenmez, üzerine oturulmaz ve yatılmaz. Ayrıca kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz. Ziyaret esnasında ölülerden medet beklemek, kabirlerin etrafında dolaşmak, mum yakmak gibi bidat ve hurafelerden uzak durulmalıdır.
Hoparlörle veya merkezî sistemle okunan ezan geçerli midir?
Ezan, İslâm dininde önemli bir yere sahip olan namaza çağrıyı sembolize etmektedir. “Duyurmak, bildirmek” anlamlarına gelen ezan” kelimesi, terim olarak; farz namazlar için belli vakitlerde okunan “bilinen özel” sözlerdir. Ezan aracılığıyla, halka, hem namaz vaktinin geldiği ve cemaatle namaz kılınacağı duyurulmuş olmakta, hem de Allah’ın büyüklüğü, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ’onun elçisi ve namazın kurtuluş yolu olduğu ilân edilmektedir. Ezan namaz vakitlerini ilân olduğuna göre, ezanın muayyen kalıplarını muhafaza ve ifade etmek suretiyle bu ilânın, hoparlörle veya hoparlörsüz yapılması arasında dinî açıdan bir fark yoktur. Gaye,ezan ile amaçlanan duyuru ya da ilânın kapsam alanını genişletmektir. Bu itibarla, merkezî sistem-de okunan ezan, bütün camilerde ve minarelerde okunduğundan, her bir cami için geçerli olup, ayrıca ezan okunması gerekmez
Cemaatle namazdan sonra topluca tespih çekmek bid’at midir?
Namazlardan sonra bilinen şekliyle tesbihat ve zikirleri çekmek, sahih hadislerle tavsiye edilmiştir.Bu tesbihat topluca çekilebileceği gibi, münferit olarak camide veya cami dışında da çekilebilir. Bu nedenle, cemaatle namazdan sonra topluca tespih çekilmesi bid’at sayılmaz
Cuma namazını terk etmenin hükmü nedir?
Özürsüz olarak cuma namazını terk eden bir Müslüman büyük günah işlemiş olur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in bir hadis-i şeriflerinde, özürsüz olarak üç cumayı terk eden kimsenin kalbinin mühürleneceği ifade edilmektedir (Tirmizî, “Tetimetü Ebvâ-bi’l-Cumu’a”, 54; İbn Mâce, “İkâmetü’s-Salât”, 93). Bu itibarla geçerli bir mazeret olmadıkça cuma namazının terk edilmemesi gerekir