Gözüm kapalı... Gözkapaklarımın ardından yüzüme vuran ışığı hissedebiliyorum. Boynumun altındaki yastığın silikonu sert. Boynum için bu ideal. Bir de sarıldığım yastığım var. Kucağımda... Saten yüzeyinin yanağıma değen ipeksiliği beni gülümsetiyor. Selvilerde yuvalanan kuş cıvıltıları bana kadar ulaşıyor. Gözlerimi açmadan, açık pencereden esen rüzgar yüzümü okşuyor adeta; uçuşan perdelerin hışırtısını duyuyorum. İçim ferahlıyor... Dokunmak ve görmek benim duyularım içinde en gözdelerim. Bu nedenle olmalı çevremde güzelliklere, cıvıl cıvıl renklere bayılıyorum. Gözlerimi açınca ilk karşılaşacağım renk, morlu sarılı, pembeli eflatunlu güllerle bezeli yastığım olacak, biliyorum. Hafifçe gözlerimi aralayıp bakıyorum. Tekrar yastığıma sıkıca sarılıyorum hem de mutlulukla... Bugün günlerden pazar. Yatakta keyifle döne döne tekrar uyumak gibi bir lüksüm var. Bana sorarsanız, şu anda dünyanın en mutlu insanı benim... Böylesi duygularla yeni güne “merhaba” demek, elbette pek çok kişiye göre sizi öne geçiriyor. Bu arada, günün bana getireceği sürprizler neler olabilir diye de düşünüyorum. Hani derler ya mucizelere inananlar, mucizeleri yaşarlar diye... Buna o kadar inanıyorum ki, başka bir yazımda onları sizlerle paylaşmak isterim. Çevrenizi güzelliklerle sarar sarmalarsanız, mutlu olmanız kolaylaşır diye düşünenlerdenim ben de. Elbette güzellik kavramı, huzur ve farkındalığınızla ilgili bir şey sonuçta. Benim sahip olduklarımla yetinmeyi biliyor olmam, bu duygularımı da pekiştiriyor ister istemez. Sahip olunanların kesinlikle maddi ölçülerle ilgisi yok. Bardağın dolu tarafını görmek... Bir de bunu alışkanlık haline getirmek çok önemli... Mesela, evimin her yerine sevdiğim objeleri koyarım ve onlarla yakından ilgilenirim. Mor rengi ve gül motifi benim olmazsa olmazımdır. Evimin perdeleri açmış pembe güllerle bezelidir. Onları buluncaya kadar eski perdelerle idare ettim. Her önüme gelene hayalimdeki perdeyi anlattım. Keyifle uzandığım pek de yeni olmayan koltuklarım da mor kaplıdır... Onlarda yaşanmışlığımın izleri olduğu için bana daha sıcak geliyorlar. Hatta beni kucakladıklarını düşünüyorum. Ektiğim çiçeklerle, ağaçlarla konuşur, onları severim. Ne zaman çiçek açsalar, onlara teşekkür ederim. En önemlisi de beni böyle yarattığı için Yaratan’a teşekkür ederim. Evim için seçtiğim her neyse onun pahalı olması gerekmez, sadece ruhuma hitap etmesi yeterlidir. Küçük şeyler, küçük jestler, küçük hediyeler beni mutlu etmeye yeter de artar bile... Minik bir biblo, güllü bir vazo, gül kokulu bir mum... Ne bileyim mesela renkli bardaklar, küçük bir fener ya da keyifle oturduğum bir sandalye... Unutmayalım bir de çiçekli yastıklar... Ben onlara mutluluk reçetem diyorum. Sahi sizin yastığınız ne renk?