Düzey çok düşmüştür

Siyaseti ve siyaset konuşmayı seven bir toplumuz. Her ne kadar konuştuklarımızın ne kadarı 'gerçek siyaset' diye zaman zaman düşünsem de, insanların en azından konuşması dahi güzel.

Siyaseti ve siyaset konuşmayı seven bir toplumuz. Her ne kadar konuştuklarımızın ne kadarı 'gerçek siyaset' diye zaman zaman düşünsem de, insanların en azından konuşması dahi güzel.
Kıbrıslı Türkler gerçekten bazı yönlerden talihsiz insanlardır. Özellikle Kıbrıs meselesinin yansımaları neticesinde kaybettiklerimizin, ne geriye dönüşü ne de maddi telafisi söz konusu değildir. Bu bağlamda başta Kıbrıs meselesi olmak üzere üzerinde en çok konuşulan ve hatta
en çok kavga edilen konu olarak gündemimizde hep birinci sırada yer aldı. Ben 1963 yılından alacağım ve o günden bu güne üzerinden kırk sekiz yıl geçmiş, milyon söz söylenmiş ve beş BM Genel Sekreteri emekli etmiş mesele. ‘Ben oncuyum sen buncusun’ diye birbirimizi yedik durduk. Gerçek manada duruma katma değer katacak ne ürettik o da malum.

***

İçeride de bir şeyler oldu tabii. Hastaneler, okullar kuruldu, havayolu şirketimiz oldu. Buralarda insanımız çalıştı, kimileri emekli oldu. Başta ortaya koyduğum ve en önemli sorunumuz olan Kıbrıs meselesi sayesinde iç siyasette de yaşanan sıkıntılarımız oldu.
Bu sıkıntıların birçoğu şimdi de yaşanmaktadır. Ekonomik anlamda sıkıntılar yaşandı, demokrasi ve yönetim anlamında sıkıntılarımız oldu. Hedeflerimiz hep yerel ölçekte kaldı.
Bu da motivasyonumuzu önemli oranda etkiledi. Düşünün bir kere, dünyanın en iyisi olsa bile hiçbir uluslar arası müsabakada yer alamayacak bir atlet ya da müzisyen olduğunuzu.
Ve belki de pek çok yeteneğimizi bile keşfedemeden yaşlanan insanlarımızı. Hiç unutmam 1994 yılında East Bourne şehrinde gittiğim golf merkezinde arkadaşları seyrediyordum.
Derken hani en ince sopa ile topa usulca vurdukları noktada, topu deliğe atamayan
arkadaşlardan müsaade isteyerek yaptığım zor bir vuruşun başarılı olmasından bile
hissettiğim hüznü. Belki de dünya çapında bir Golf oyuncusu olabilecekken, ülkemizde olmadığı için yeteneğimizi bile bilmeden toprak olacağımızı söylemiştim.

***

Ülkemde halen daha elektriklerimiz kesiliyor. Sularımız bırakın kullanılan aletleri bizi bile paslatıyor neredeyse. İşsiz gençler, esnaf, iş adamımız, eğitim, sağlık, turizm zorda. Hepsinden öte bir türlü kapanmayan bütçe açığı ile yatırım isteyen sektörlerimize kaynak ayırıp hedef koyamıyor ve büyüme sağlayamıyoruz. Bütün bunlar ekonominin küçük kalmasına, istihdam olanaklarının yaratılamamasına, dolayısı ile göçe neden oluyor. Belisizlik ve gelecekten endişe mutsuzluk getiriyor. Bugün yaşadıklarımız, yaşananlar bizim eserimizdir. En sade vatandaştan en yüksek yetkiliğe kadar sonuçtan sorumluluklarımız vardır. Elbette özellikle geminin su almaya başladığı zamanlarda tartışmalar alevlenecektir.
Karşılıklı kesimler bir birini suçlayacak ve geçmişte yapılan hatalardan söz edecektir. Ama özellikle şimdiki gibi kriz ortamlarında dikkat edilmesi gereken diğer bir husus vardır. O da gerek entellektüel bazda gerekse siyaset ve sivil toplumda halka öncülük etme misyonu güden insanların sergilediği hareket biçimleridir. Basında yazılan televizyonda gösterilenleri hepimiz çocuğumuzla ailemizle izliyoruz. Zaten hali hazırda moral sıkıntısı çeken ve kırıntılarla mutlu olmaya çalışan bir topluma, aşırı marazi söylemlerle ve ağza alınmayacak tarzda üsluplarla hitap etmek, karşıt düşüncelilere saldırmak diğer bir yanlıştır. Neticede hepimiz aynı gemideyiz. Birlik beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulan zamandayız. İleri demokrasilerde bir tarafın karşıtları için sarf edeceği en şiddetli söz 'talihsiz' ve benzeri sözlerdir. Yapılan beyanat ve söylemlerde düzeyimiz gerçekten çok düşmüştür. Dolayısı ile birbirine daha saygılı, düzeyli yaklaşan, hitap eden, halkın moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemeyecek hususlara dikkat ederek bu topluma ne verebiliriz ona bakmamız gerekir! Gerisi bizi bir yere götürmez, aksine batırır!
Bu haber 330 defa okunmuştur

:

:

:

: