TMK Okul Orkestrası

TMK öğrencilerinin düzenlediği müsamerede, okulun pop grubunu şarkı söylerken yansıtan bu anı fotoğrafı, 1972–73 yılında çekildi.

TMK öğrencilerinin düzenlediği müsamerede, okulun pop grubunu şarkı söylerken yansıtan bu anı fotoğrafı, 1972–73 yılında çekildi. O dönemde TMK, şimdiki okul binasında değil de, Surlariçi’ndeki Eski Eserler Dairesi’ne ait binalarda eğitim faaliyetlerine devam ediyordu. Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu’nun salonunda gerçekleşen etkinlikte, grubun solisti Aysel Güven (Rahmioğlu) idi. Aysel Hanım, o gün ‘All Kinds of Everything ve Mother of Mine’ isimli şarkıları söylemişti. O günkü okul müsameresinde görev alan okul orkestrası, soldan sağa şu isimlerden oluşmaktaydı. Caner Ilgar (Müzik öğretmeni), Aysel Güven (Rahmioğlu), Bülent Kanol - İngiltere’de okudu, Yöneticilik Merkezi’nde ( Management Centre) çalışıyor, Tümer Mimi (Avustralya’da bilgisayarcı idi). Sağdan birinci sıradaki Fatma Nereli (İngiltere’de yaşıyor), üçüncü sıradaki ise Gülsün Remzi (Yücel) dir. Yücel Hanım, Lefkoşa’da avukatlık yapıyor.

 

 

 

 

 

 

 


(Fotoğraf TMK Müdürlüğü, bilgi Aysel Rahmioğlu )

İlk Şehit Milletvekili Cengiz Ratip konuşma yaparken
1962 yılında Kıbrıs Türk alayı, Poli’yi ziyaret ettiğinde, Poli Hürriyet Türk Ortaokulu’nun sahasında bir merasim gerçekleşmişti. Bu merasimde konuşma yapan kişi, Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Milletvekili ve ilk şehit Milletvekili, Cengiz Ratip’tir. Sandalyede oturan kişi ise, okulun Türkçe Öğretmeni Turgut Sıtkı’dır. Cengiz Ratip ve Turgut Sıtkı, 14 Şubat 1964’te, Poli Çarşısı’nda, gündüz saat 11’de Rumlar tarafından şehit edilmişlerdir. İki şehidimizin de, cesetlerinin nerede gömülü olduğu henüz tespit edilememiştir. Fotoğrafta soldan sağa yer alan diğer kişiler ise şunlardır: Fikri Karabulut (Poli’nin ileri gelenlerindendi, Mehmet Salih Sucuoğlu (Poli Hürriyet Türk Ortaokulu Müdürü), Nihat Ali Faik (İngilizce Öğretmeni), Turgut Sıtkı ve Erol Bakkaloğlu (Fen Öğretmeni)

 

 

 

 

 

 

 


(Fotoğraf ve bilgi Mehmet Salih Sucuoğlu)



Piskobulu Kardeşler
Üç kardeşin birbirlerine olan sevgisini, bağlılığını ve dayanışmasını yansıtan bu hatıra fotoğrafı, 1950’li yılların başında Piskobu’da (Yalova) çekildi. Piskobu, Limasol’a bağlı bir köydü. Piskobu’da Müezzinler olarak bilinen ailenin, çocukları olan fotoğraftaki kişiler; soldan sağa şu isimlerden oluşuyor: Mustafa Ahmet Tolgay, Emine Ahmet Tolgay ve Ali Ahmet Tolgay. Mustafa Ahmet Tolgay, köyün hem imamı, hem de müezzini idi. Ayrıca köyün tapu ve belediye işlerine de bakardı. Ortadaki Emine Hanım ise, ev hanımıydı. Ali Ahmet Tolgay ise, Piskobu’nun kooperatifini işletiyordu. Ali Bey, ayrıca berberlik de yapmaktaydı. Üç kardeş de, bugün maalesef hayatta değillerdir. Mustafa Bey, bu fotoğrafı bizimle paylaşan Sıdıka Hanım’ın amcasıdır. Emine Hanım, Sıdıka Hanım’ın halası, Ali Bey ise, Sıdıka Hanım’ın babası olmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
(Fotoğraf ve bilgi Sıdıka Bedel)

Dilekkaya’ dan bir anı fotoğrafı
Özcan Menteşoğlu’nun albümünden aldığımız bu anı fotoğrafı, 1976 yılında Dilekkaya’da çekildi. 1571 yılından beri Türk köyü olan Dilekkaya’da (Aya) hiçbir zaman Rumlar yaşamamıştır. Lefkoşa kazasına bağlı olan Dilekkaya’da, bugün yaklaşık 600 kişi yaşıyor. Yakın geçmişimizden izler taşıyan bu anı fotoğrafında şu kişiler yer alıyor. Soldaki çocuk, o zamanlar 12 yaşında, şimdi ise 46 yaşında olan Şefik Lordoğlu’dur. Dilekkaya’da yaşayan Şefik Bey, köyün kahvehanesini işletmekte ve ayrıca taksicilik de yapmaktadır. Ortadaki bey ise, bu fotoğrafı bizlerle paylaşan Özcan Hanım’ın, Londra’da yaşayan dayısı, Mustafa Kemal Sakallızade’nin oğlu Önder Sakallızade’dir. Şimdi Londra’da yaşayan Önder Bey, o dönemde Kıbrıs’a geldiğinde, sağdaki Nazım Lordoğlu’nun evinde 3 ay misafir kalmıştı. Nazım Lordoğlu, Önder’in Gülçin halasının eşidir, yani eniştesidir. Ayrıca, soldaki Şefik de; Nazım Bey’in oğludur. Nazım Bey, soyadı kanunu çıkıp Lordoğlu soyadını alıncaya kadar, Nazım Lord olarak bilinirdi. 1918 doğumlu olup, 1999’da rahmetli olan Nazım Bey’in babası da, aslen Dilekkayalı olan rahmetli Hüseyin Lord idi. Kendisine ait olan köy kahvehanesini işleten Nazım Bey, rençberlik ve kasapçılık da yapardı. Haftada iki üç kez, toprak fırında yaptığı fırın kebaplarını da köylüye satardı. Nazım Bey, o dönemin zor koşullarına rağmen, sekiz çocuğunu da baş göz etmeyi başarabilmiştir. Arkada ise, yeni neslin hiç kullanmadığı, belki de birçoğunun görmediği ve ancak eski evlerde bulunabilen, tahta minder ve demir karyola görülüyor.

 

 

 

 

 

 

 


(Fotoğraf ve bilgi Özcan Menteşoğlu)


Bu haber 427 defa okunmuştur

:

:

:

: