Brüksel'e Türkiye İlk Defa Şikâyet Edilmiyor*

Brüksel'de vakti zamanında Asala isimli terör örgütünün sempazitanları sayısız eylem yapıp düşmanları Türkiye'yi şikayet ettiler.

Brüksel'de vakti zamanında Asala isimli terör örgütünün sempazitanları
sayısız eylem yapıp düşmanları Türkiye'yi şikayet ettiler. PKK bu işi günlük
bir uğraş olarak sürdürmekte. Türkiye'nin 'düşmanı' olduklarını belirten tüm
çevreler Brüksel'i yıllardır bir platform olarak kullanmaktalar.

'Türkiye'nin dostu' olarak eylem yapmak ve buna destek bulmak zordur
Brüksel'de.

'Türkiye'nin düşmanı' olarak her zaman 'eylem yapmanız' kolaydır.

Bu böyle. Avrupa'da yüz yıllar boyu bir ön yargı mevcuttur 'Türke karşı'.
Bugünden yarına bunu değiştirmek mümkün değildir. Bazı çıkarlar ve
ideolojiler Avrupalılar içinde belli kesimleri her zaman 'Türkiye'ye,
Türklere ve Müslümanlara karşı harekete geçirmek' için yeterlidir. Elbette
Türkiye'nin de onlarca yıl boyunca bu konuda çok hatası oldu. Bu nedenle
Türkiye'nin demokratikleşmesi çok önemliydi. Türkiye bu yönde çok büyük
adımlar attı.

Hemen belirtelim tabiki sadece 'Türkiye düşmanları' eylem yapmıyorlar
Brüksel'de. Haklı eylemler de oluyor. 'Atom Enerjisi', 'Kadınların maruz
kaldığı şiddet' ya da 'Kurban Bayramları esnasında hepimizi haklı olarak
ayaklandıran sahnelerin de neden olduğu hayvan hakları' gibi konular söz
konusu olduğunda Türkiye'nin düzeltmesi gereken 'özürlü yanları' var. Bu
sorunları dile getirmek için hem Türkiye'de hem de Brüksel'de eylem yapanlar
en doğal demokratik haklarını kullanmaktalar.

Kıbrıs söz konusu olduğunda da 'Türkiye'nin Eleştirilmesi' elbette doğal bir
olay.

Ancak dün Brüksel'de 'Türkiye'nin AB ülkeleri nezdinde şikayeti' ne derece
doğru bir yöntem sorgulanmalı.

Hele bu eylem sendikalar tarafından yapılıyorsa en başta sorulması gereken
soru: Tüm sendika üyelerinin görüşü mü bu Brüksel'de temsil edilen acaba?
Öyle olmadığını KKTC sokaklarında insanlarla sohbet ederken hemen tespit
etmek mümkün.

Üstelik Brüksel'e 'Türkiye'ye baskı yapın' şeklinde sunulan kataloğun
maddelerinin 'Brüksel aracılığıyla Ankara tarafından düzeltilmesini
gerçekten bekleyen var mı acaba?' çok merak ediyorum.

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ve de (tüm Türkler) ile sorunlu olan çevreler bu
katalog sayesinde epey uzun bir süre 'Türkiye'ye karşı kullanılacak hazır
yazılmış metinlere sahip oldukları için' çok seviniyor olmalılar. 'Hiç
değilse bundan sonra bakın bunları Türkler kendileri yazdı diye kullanırız'
diyorlardır.

Brüksel'de bu eylemi yapanlar dün akşam eminim 'zafer kazanmış komutan'
hisleriyle uyumuşlardır. Allah rahatlık versin!

Ancak sormak lazım 'şimdi elinize ne geçti?' diye.

Sadece safları sertleştirici bir eylem oldu. Eğer amaç bu ise diyecek bir
lafım yok. KKTC'de belli bir kesim 'daha fazla Türkiye'ye karşı' ve
'Türkiye'de de henüz konuya tarafsız kalmış son vatandaşlar da kendilerini
AB'ye düşman olarak lanse eden bir grup KKTC vatandaşına karşı' daha fazla
ön yargıya sahip.

Eğer sorunlar bu şekilde çözülüyorsa mesele yok. Ancak korkarım tam tersi
etki yapıyor son gelişmeler.

Türkiye'yi AB nezdinde şikayet eden malüm çevrelere bir grup daha katıldı.
Bakalım şimdi günler neler getirecek.

Sahi bu arada 'şikayet kataloğunda' gözlerim boşuna Kıbrıs Cumhuriyeti
ismini kullanan Rum Kesimi'nin Kıbrıslı Türklere çektirdikleri hakkında bir
kelimecik olsun bıraktım şikayeti ödlek bir eleştiri aradı. Nafile!

'Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'ı asimile etmesinden' yakınanlar Güney Kıbrıslı
Rumların Kuzey Kıbrıslı Türklere yönelik olarak 'müthiş demokratik bir
kucaklaşmayı' gerçekleştireceğinden emin olsalar gerek.


*Ayşemden Akın Konusunda Özel*

Bu gazetede ilk yazdığım yazıya beni teşvik eden ve şimdi de tekrardan
yazmaya başladığımda 'aynı görüşte olmamamıza' rağmen detayları anlaştığım
benim için çok değerli bir insan Ayşemden Akın. Onun, karanlık geçmişi ile
hesaplaşan ve bence haklı nedenlerle 'işkencecileri, yargısız infazcıları
kısacası geçmişin statükocu ve cuntacılarını' savcı ve hakim önüne çıkaran
ve de hesap soran 'yeni Türkiye' hala KKTC'ye varamadı anlaşılan. Ayşemden
Akın'ı içerik olarak tamamen katılmadığım ve karşı yazılar kaleme aldığım
bir konuyu bahane ederek 'çirkin, ahlak dışı ve yalan' masallarla süsleyerek
hedef alan yayın organının benzerleri bugün hesap vermekteler Türkiye'de.
'Milliyetçiliğin kafatasçılık olmadığını' Türkiye'nin güvenliğinden
Kıbrıs'ta görevli bazı personelin de çok iyi bildiğinden eminim.
Anlayamadığım 'niçin hala bu yayın organını çıkaranlarla aynı masalarda
oturup onlara yüz verdikleri'. Bu konu Ankara'da ele alındığında eminim
yorumlar benzeri şekilde olacaktır.

Ayşemden Akın konusuna gelince: gönlüm o yazmış olduğu metni basılmadan
engelleyebilmeyi çok isterdi. KKTC gibi hala Ergenekon kafa yapısındakilerin
diledikleri gibi 'at koşturabildiklerine inandıkları' bir ülkede kendisinin
tamamen karşısında olduğum siyasi görüşüyle bu görüşe zıt bir günlük gazete
sorun yaşaması doğal. Gelinen noktaya varmadan tüm taraflar olarak
engelleyemediğimiz için üzgünüm. Ben de bu konuda kendimi sorumlu
hissediyorum. Söz konusu yayın organı 'hak etmedi' olanları!
Bu haber 823 defa okunmuştur

:

:

:

: