Berlin Uluslararası Turizm Fuarı'nda Kuzey Kıbrıslı turizmci bir arkadaşımla birlikte Almanya'da sektörün önde gelenleri ile buluştuk. Onların önerilerini dinlediğimde KKTC Turizmi'nin çok daha iyi koşullarda olmasının önündeki tek engelin 'direk uçuş yok' ya da 'Rumlar bizi engelliyor' *bahanelerinin arkasına saklanmak* olduğunu gördüm.
Almanya'da geçen hafta ayın 24'ünde 60 yaşını çok seçkin ve elit misafirleriyle kutlayan dostum Dr. Kandemir Özdemir'in haklı bir serzenişi var. 'Bu işi bana versinler KKTC'nin Turizm Tanıtımı'nı Almanya'da ben yapayım' der. Haklı. Dr. Kandemir Özdemir bu konuda yararlanılması gerekenlerin başında olup bugüne kadar değerlendirilmeyenlerden. Bir kaç ay önce bulunduğu eyaletin doktorlarının çatı örgütünün tüm üyelerine binlerce KKTC Tanıtımı içerikli bir mektup yolladı. Ardından KKTC Werl Fahri Temsilciliği'nin telefonları hiç susmadı. Bu mektuplar sayesinde '*Akdeniz'in en güzel sahillerinin Kuzey Kıbrıs'ta olduğunu*' öğrenen doktorlar Dr. Kandemir Özdemir'den daha çok bilgi istediler. Kendi pilot olan, golfu sadece bir spor olarak değil aynı zamanda bir komünikasyon aracı olarak ustaca kullanan ve sadece yaşadığı eyalette değil Almanya genelinde tanınmış bir şahsiyet olan dostum Kandemir tam bir turizm elçisi. Ancak maalesef KKTC'de pek fazla kişinin umurunda değil!
KKTC Berlin'de Uluslararası Turizm Fuarı'na katılıyor. Bu sevindirici. Ancak
*yeterli değil*.
Berlin'de Fuar süresince kentin içinde de *aktif olmak gerekiyor.* Onlarca yıl kapalı kutu gibi kalmış güzelim Kuzey Kıbrıs'ı tanıtmak için tüm olanakları seferber etmek demek Berlin'de *farkına varılmak* demektir. Berlin'de farkına varılırsanız Almanya'da sizi fark eder. Turizm Fuarı kapsamında edebiyatçılar, ressamlar ve filmciler ile turizmin *en güçlü silahı kültürü* sunmak aslında zor değil. Yeter ki istensin. Ama KKTC geçtiğimiz yıl olduğu gibi parasını ödediği Frankfurt Kitap Fuarı'na bile katılmaz ise kültürü kullanarak turizmi nasıl teşvik edeceksiniz.
Almanya'da Frankfurt Kitap Fuarı aslında en değerli turizm fuarıdır. Almanya'nın entekllektüelleri, 'iyi kazananları' ve 'iyi harcamaktan kaçınmayanları' genelde kitap fuarlarının müdavimidirler. Güzel bir KKTC Edebiyatı Standı'nı çok ustaca turizm için de değerlendirebilirsiniz.
Bazı otel sahipleri arada bir beni arayıp soruyorlar 'yok mu otelimi satın
alacak Alman yatırımcı?' diye. *Yok*!
Bir kere KKTC o şansı yakalamıştı. Almanya'dan bir grup Girne'de Dome Otel’e talip oldu. Öyküsü malum. KKTC'ye özgü bir sendika 'ufak olsun ama benim olsun' mantığı ile 'bir orayı yamayarak bir burayı boyayarak' durumu idare ediyor. Kendi bilecekleri iş.
Almanlar KKTC'de gerçek anlamda *yabancı yatırımcı düşmanlığı* olduğu sürece
otel motel almazlar. Ancak bu örneğin Alman turistlerin gelmesine engel değil. Bunun için de profesyonel tanıtım şart. Örneğin Frankfurt'taki Turizm Bürosu'nu '*upgraid*' edip Berlin'de bir *Kuzey Kıbrıs Turizm ve Kültür Merkezi* niye açılamasın? Emin olun Frankfurt'taki Turizm *Bürocuğu* için harcanan paraya az bir şey daha eklense ve bir kişilik kadro Almanca bilen genç elemanlarla takviye edilse KKTC'nin tanıtımına büyük katkı olur.
Almanya'nın kalbi başkenti Berlin'den tüm Almanya'ya yönelik turistik danışmanlık hizmeti verilebilinir. Ayrıca her ay KKTC'li bir ressamın ya da heykeltraşın sergisi açılabilinir. KKTC'li turizmcilerin de aktif katılımı ile Berlin'de Kuzey Kıbrıs Turizm ve Kültür Merkezi'nde kokteyller verilir. Toplantılar yapılır.
Şimdi Kıbrıs'ta bazılarının alıştığım sorusuna sıra gelebilir 'Yapacağız da ne olacak?'
Biliyor musunuz, yapmayınca *hiç bir şey olmuyor.*
Bir şeyler yapıldığı takdirde ise 'damlaya damlaya göl oluyor'. Bir turizm
sezonu daha başlarken hatırlatayım dedim. Bu sezon gene kaçtı ama olur ya
belki gelecek sezonu kurtarırız.