Kıbrıslı Türkler din konusunda *çok saygı duyduğum* bir özelliğe sahipler.
Herkesin inancı sadece kendi yaşamının bir parçasıdır. Din ne bir '*dostlar
alış verişte görsün' aracı* ne de toplum içinde '*anlamsız bir yarışın*'
parçasıdır.
'*Kim camiye gider?*', '*Kim namaz kılar?*', '*Kim oruç tutar?*' tarzı
sorular kimseyi ilgilendirmez.
Ramazan'da orucunu tutan tutar. Cuma Günü camiye giden gider. Tüm bu
saydıklarım gönüllü yapılır. Bayramlar aynı Türkiye'deki gibi çoskuyla
kutlanır ve yaşanır. Ramazan akşamları bir çok aile için *farklı ve güzel ve
de özel* bir akşamdır.
Kısacası tüm saydıklarım ne bir '*mahalle baskısı*' sonucu ne de başka bir
nedenle gündeme gelmeyen sadece ve sadece insanların inançlarıyla ilgili
yaşamın özeline aittir.
Peki öyleyse son zamanlarda özellikle bazı medya organlarının sürekli olarak
ele aldıkları '*eyvah cami yapılıyor*' tarzı yayınlar nereden çıktı?
Birileri *KKTC Din İşleri Başkanı Doç. Dr. Talip Atalay'*ı sürekli
yayınlarının hedefi haline getirirken aslında '*inanç özgürlüğü*' konusunda
da 'ne kadar özürlü' olduklarını belgelemekteler.
*Türkiyeliler ile sorunlu *bir kesim yayın organlarını da seferber
ettikleri bir kampanya yürütmekteler. Bugüne kadar bir kez olsun ziyaret
edip konuşmadıkları *Din İşleri Başkanı*'nı 'karşıt' olarak ilan edip 'onun
*TC Büyükelçisi* ile birlikte '*KKTC'nin dört bir yanına yeni camiler ve
külliyeler yaptırmaya'* çalıştığını iddia ederek konudan habersiz insanları
da 'yanlış bilgi ile camilere karşı' mobilize etmeye çalışmaktalar.
Şu bir gerçek: KKTC'de yaşamakta olan Türkiyeliler için dini konular önemli
bir rol oynamakta. Bu konuda bir gazetenin yapmış olduğu kamuoyu yoklaması
da sonuçlarıyla bu gerçeği gözler önüne sermekte. KKTC'nin bu konuda titiz
vatandaşları cami ya da külliyeye ihtiyaç duyuyorsa bunu kamuoyu yoklaması
ile 'kaç kişi istiyor ya da kaç kişi karşı?' sorularıyla belirleyemezsiniz.
Örneğin Almanya'da Köln'de Türklerin sayısı Almanlardan az. Aşırı sağcılar
imza toplasa Türklerden fazla topladılar diye *müslümanları camisiz bırakmak
* düşünülemeyecek bir durumdur. Onun için de Köln'de bir cami inşa edilecek.
İnsanların inançları için ihtiyaç duydukları ibadethaneler konusunda '*halk
oylaması*' olmaz. Üstelik yanlış tartışmalara da gerek yok. 'Vay efendim
hastane yapılsa daha iyi olurmuş' derken *konuya yabancı olduğunuz
da*ortaya çıkar. Çünkü camiler halkın kendi parasıyla yapılır.
Devletin işi
değildir. Hastane ise devletin yapmakla yükümlü olduğu bir binadır.
Elbette bir caminin inşa edilmesi için seçilen alanların titiz bir şekilde
belirlenmesinde yarar var. Ne bir kilisenin bahçesi ne de bir hristiyan
mezarlığı bu amaca uygun yerler. Böyle durumlarda camiye ihtiyaç duyanlarla
*medeni bir şekilde konuşmak* ve gerekirse onlara alternatif yerler önermek
en doğrusu.
Ancak bir yandan '*inanç özgürlüğünü*' savunup öte yandan '*Sarkozy'nin
müslüman düşmanlığından kaynaklanan uygulamaları tarzı önlemleri*' talep
etmek birbiriyle çelişen eylemler.
KKTC'de yaşamakta olan müslümanlar '*var olan camileri yetersiz bulup başka
camiler inşa etmek*' istiyorlarsa bu konuda farklı görüşlere sahip olanların
*malüm bir gazetede insanları rencide eden fotoğraflar basarak* ve *hakaret
içerikli makaleler kaleme alarak* 'inanç özgürlüğü' alanındaki sorunlarını
sergilemeleri yerine muhatabları ile medeni bir şekilde tartışmaları daha
yararlı olacaktır.
*KKTC Din İşleri Başkanı ile bir kelime etmemiş*. Lütfedip onunla bu konu
üzerine konuşmamış malum bir gazetenin bazı köşe yazarları 'İslam Dini'ne'
karşı bir '*Haçlı Seferi Şövalyesi*' mantığı ile kaleme aldıkları
yazılarıyla KKTC'ye zarar vermekteler. Bu şekilde bir '*mahalle baskısı*'
ile cami yapımını engelleyeceklerine inananlar yüzünden her zaman '*dini
politikaya alet eden radikal kesimler*' kazandı tarih boyunca.
Din İşleri Başkanı tarafından organize edilen *cami yapım çalışmaları ve
kuran kursları *aslında modern laik KKTC için bir şanstır. Bu sayede 'd*ini
başka amaçlara alet edenlerin*' kontrol dışı faaliyetlerinin de önü kapanmış
olur.
Şu güzelim KKTC'de bir cami ya da kuran kursu kavgasına soyunmadan *ilk
önce Din İşleri Başkanı ile konuşmayı* ve onun aracılığı ile yeni bir camiye
ihtiyaç duydukları inancında olan insanlarla sohbet etmeyi denemek hem '*inanç
özgürlüğüne*' bir saygı olarak hem de varsa eğer sorunun çözümünü sağlamak
açısından çok daha yararlı olacaktır.