Bunların arasında; “DP’den ne istiyorsunuz? Serdar politikayı bırakıp Astro’nun başına geçecek” diyen de var, “İstifaları Genel Kurul’da onaylanmazsa CTP bunu izah edemez” diyen de.
Ancak; herkesin hem garipsediği, hem hak verdiği bir durum var ki, ben de onlara “Haklısınız” demekten başka bir şey yapamadım.
Garipseyenler haklı, samimi olarak istifa eden, maaşını almazdı.
Hak verenler de haklı; DP’liler hâlâ vekil, istifaları Genel Kurul’da onaylanmadı.
Üstelik sadece maaşlarını değil; partiye yapılan yardımı da almışlar.
Meclis ise, DP’yi hem konuşan, hem ağzına almak istemeyenlerin bulunduğu bir mekâna dönüşmüş.
İşte dün dinlediklerim:
CTP İZAH EDEMEZ
Eski kurt Derviş eroğlu, partisinin muhtemel tavrını anlatırken, CTP’nin köşeye sıkıştığını da zevkle dile getiriyor; “Konuyu Parti Meclisi’nde görüşmedik. Ancak; Genel Kurul’a gelirse, UBP olarak ya çekimser kalacağız, ya da salona (Oylamaya girmeyeceğiz. Yani her şey CTP’ye bağlı. Onaylayacak gibi görünmüyorlar ama bunu halka izah edemez, hesabını veremezler. Daha düne kadar ‘Ne istifa ediyor, ne meclis’e geliyorlar. Üstelik maaşları da alıyorlar’ diyen aynı CTP idi.”
HABER GÖNDERİYOR
İsmini yazmamı istemeyen üst düzey bir CTP yöneticisi ise; ortaya enteresan bir iddia attı. CTP’li yetkiliye göre; DP Genel Başkanı Serdar Denktaş kendilerine haber gönderip, telefon etmelerini istiyormuş.
İşte söyledikleri; “Kendisi aramıyor, başkalarını araya koyup, ‘telefon etsinler pazarlık edelim, diyaloga açığız’ diyor. Böyle istifa mı olur? Ya istifa ettin, ya diyaloga açıksın? Kesinlikle aramayacağız ama aslında ne diyeceğini biliyoruz. ‘Şubat 2009’da seçim yapılacağını açıklayın, istifalarımızı geri alalım’ diyecek. Seçim tarihi olarak açıkladığımız 28 Haziran 2009 tarihi de gündemden kalktığına göre ne konuşacağız?”
85. MADDEYE SIĞINDILAR
Aynı CTP yöneticisi; Serdar Denktaş’ın boynuna geçirdiği iple sandalyede beklediğini, ancak, o sandalyeye tekme vurmayacaklarını ifade ederken, “Şu an için” demeyi de ihmâl etmiyor.
DP’lilerin istifa ederken Anayasa’nın 85’inci maddesini ileri sürdüğünü hatırlatan CTP’li yetkili diyor ki; “Bu maddeye sığınarak, ‘oylayın da atın’ dediler. Ama şimdilik böyle bir niyetimiz yok. İstifaya gerçekten niyetli olan, bunu yapmazdı.”
HAKİMLER VE SAVCILAR
İkisini bir arada yakalamışken, “Ne olacak bu DP işi” diye soruyorum ama UBP’li Türkây Tokel ve CTP’li Nazım Beratlı topu birbirlerine atıyor.
İkisi de Güzelyurt milletvekili ve partilerindeki ağır toplardan.
Tokel; “Biz karışmayız. Karar hakimin, hakim de bunlar” derken; Beratlı da “Hakim biz isek savcı da sizsiniz. Kaçıp kurtulmak yok” cevabını veriyor.
SERDAR ASTRO’YA GİDECEK
İkisiyle konuşurken araya Çalışma Bakanı Sonay Adem girerek (her zamanki gibi) lâfı dolandırmadan “Ne istiyorsun DP’den” diyor.ve ekliyor: “O iş bitti. Serdar politikayı bırakıp Astro Süpermarketlerin başına geçmek istiyor.”
Bu defa lâfı ben dolandırmıyorum; “Bunları yazarım…”
Cevap daha keskin; “Yaz tabii…”
MAAŞLARI DA YARIMI DA ALDILAR
Peki DP’liler maaşlarını gerçekten almış mıydı? Rivayetler muhtelif ama öğrenmenin en kestirme yolu, ya Meclis Başkanı’na, ya da yardımcısına sormak. Hangisini önce görürsem…
Fatma Ekenoğlu Genel Kurul’a Başkanlık ediyor ama yardımcısı Dr. Gülboy Beydağlı bir ara kulis’e çıkınca soruyor ve cevabı alıyorum;
- İstifa eden DP’liler milletvekili maaşlarını aldı mı?
- Evet. Hem maaşlarını, hem de partilerine yapılan devlet yardımını aldılar. Ama haksız olduklarını söyleyemeyiz. Halen milletvekili pozisyonundalar. Ne yapılacaksa bir an önce yapılmalı, bunun için de önce Başkanlık Divanı oluşturulmalıdır. Benim çekilmem lâzım.”
SON SÖZ : Bir Meclis günü böyle geçti.
Oturum kısa sürmüştü ama bu DP işi çok uzun bir hikâye olacağa benziyor.
Tüm anlatılanların aksine, istifa eden DP’lilerin maaşlarını kabul etmeyeceklerine dair bir his vardı içimde ama çabuk sönmüştü.
Bir de, kürsüde konuşanı salonda dinleyen birkaç vekil bulunsa, Genel Kurul daha verimli olacak gibi geliyor bana.
KÜPE
Fazla tevazu sadece eşeklere yakışır. Uzun sürerse, gerçekten eşek olduğuna inanırlar!
(Türk atasözü)
TERCÜME
- Başbakan Ferdi Sabit Soyer; “Muhalefet, eskiden makinistlerin ellerindeki yağı çıkarmak için kullandığı karbolit sabuna benziyor” buyurmuş.
- Yok canım; Başbakan Ferdi Sabit Soyer; “Muhalefet karbolit sabunun ne menem bir şey olduğunu düşünedursun, tencere dibin kara, seninki benden kara” demiş!
TEBESSÜM
Ya 5 Deseydim?
Gençliğinde din bilgisi alamamış, cahil fakat iyi niyetli bir adam hayli yaşlandıktan sonra bir caminin imamından din dersi almaya başlamıştı.
2 gün sonra Ramazan başladı ama bizimki henüz oruç farzına gelmemişti. Zaptiyeler daha ilk günden, sigara içen birkaç gayrı müslimle Subaşı Davut Ağa'nın huzuruna çıkardılar.
Davut Ağa uzun uzadıya sorguyu sevmezdi;
- Müslüman mısın?
- Hristyanım.
- Vurun 10 değnek Müslümanlara saygıyı öğrensin.
- Müslüman mısın?
- Yahudiyim..
- Vurun 10 değnek Müslümanlara saygıyı öğrensin.
Sıra adamcağıza gelmişti;
- Müslüman mısın?
- Müslümanım.
- 'Müslümanım' olur mu nâbekâr, 'Müslümanım elhamdülillah,” diyeceksin Madem Müslümansın, söyle bakalım İslâm'ın şartı kaçtır?
- Kırktır ağam.
Davut Ağa gürledi;
- Bir de Müslümanım diyor, yatırın falakaya 50 değnek.
50 değnek yiyen adamcığın ayaklarının üzerine basacak hali kalmamıştı ama canını kurtardığına sevinerek ders aldığı camiye gitti. Hoca onu perişan vaziyette görünce şaşırmıştı;
- Bu ne hâl yahu?
- Sorma hocam, Subaşı'nın huzuruna çıkardılar, İslâm'ın şartını sordu...
- Beştir deseydin ya evladım...
- Aman hocam etme, 40 dediğim halde bir araba dayak yedim. 5 desem öldürürdü...
YEMEK
*Spagetti paketini açmak için paketi ortasından sıkıca kavrayın ve altını tüm gücünüzle tam ortasından fayansa vurun. Paketin üst tarafı yırtılacaktır. Belki bu işlem sırasında makarna biraz dağılır ama risk almaya değer. Özellikle misafirlerin yanında makarna yaparsanız bu yöntemi kesinlikle tavsiye ediyorum. Size maço bir hava verir.
*Mikrodalga fırın almayın, hiç bir işe yaramıyor. Geçenlerde bir tane almak gibi bir hata işledim de ondan biliyorum. Aldığım gün, akşamdan kalan pizzamı ısıtması için koyup kapağını kapattım. Marketten geldiğimde evde göz gözü görmüyordu. Isıtma süresini 25 dakikaya ayarladığım için sinirlenmiş olmalı. Sinirli alet de zaten işe yaramaz.
DUVAR
Bir sorunu ortadan kaldırmak için çözümün bir parçası olamayanların üzülmesine gerek yok. Sorunun parçası olabilirler!
KIBRIS TÜRK FOLKLORU
Kıbrıslı Türklerin yetiştirdiği değerlerden biri olan Oğuz M. Yorgancıoğlu, “Kıbrıs Türk Folkloru” isimli eserinde, hâtıralarda bugün çok azı kalmış olan eski kültürü 1980’de bastırdığı eseriyle ölümsüzleştirmiş.
Çorbada bir tutam tuzum olur umuduyla, Yorgancıoğlu’nun bu büyük hizmeti raflarda kalmasın, yeni nesillere de ulaşsın istedim.
Ellerine sağlık.
Kız isteme
Eskiden kız istemeye gidenler, doğrudan doğruya “Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile Ayşe’yi Mehmet’e isterik” derken, bazı yörelerde durum değişikmiş.
Meselâ Larnaka Kazası’nda dünürcülüğe gidenler, kahve ikram edildikten sonra niyetlerini şöyle ifade ederlermiş;
“Auzubillahi Mineşşaytan irracim
Bismillahirrahmanirrahim
Evinizde var bir padem
Gelişimiz hem uğurdur hem kadem
Sizden bir cevahir (Mücevher) isterik!
Ya evet deyin ya hayır. “Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile Ayşe’yi Mehmet’e isterik.” Düşünüp bir garara varmanız için birkaç gün sonra yine gelirik.”
Kız tarafının cevabı olumsuz ise şu cevabı verir;
Tencerede gaynayan otdur
Ben yemem garnım tokdur
Sizin söylediğiniz sözler
Benim fikrimde yokdur.
Cevap olumlu ise de tencerede ot kaynar ama daha lezzetlidir;
Tencerede gaynayan otdur
Ben yemem garnım yokdur
Sizin söylediğiniz sözlere
Hiçbir diyeceğim yokdur.
Mağusa’ya bağlı Melunda (Mallıdağ) köyünde ise olumsuz cevap daha kestirme;
Tavada bişen otdur.
Oğluna göre gızım yoktur.
(Kıbrıs Türk Folkloru, Oğuz M. Yorgancıoğlu, 1980)
(Devam edecek)