*UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Dr. Faiz Sucuoğlu* kendisini bu göreve getirenleri
haklı çıkardı. Cuma Akşamı Lefkoşa Bölgesi'nden *1156 kişiye* üyelik rozeti
takıldı. Derin bir iç kriz nedeniyle sorunlar yaşamakta olan iktidar
partisinin 'en ölü haliyle' bile seçmen için cazip olmasınde elbette Dr.
Faiz Sucuoğlu önemli bir rol oynadı.
Ancak doğru bir gözlem yapacak olursak asıl nedenin UBP'nin '*muhalefet
korkusu*' olmaksızın varoluşu olduğunu da görebiliriz. Evet UBP hata üstüne
hata yapsa da muhalefetten korkması için bir nedeni yok. *CTP ve
TDP*tarafından ortaklaşa organize edilen
*25 Mart Şöleni*'ne katılım oldukça disiplinli bir parti olan CTP'nin bile
üye ve sempazitanlarını harekete geçirmekte oldukça zorlandığını belgeledi.
Ana muhalefet partisi CTP'nin iktidar partisi UBP karşısında halk
desteğinden yoksun olması tamamen olmasa da *Türkiye'de CHP'nin
haline*benzemekte.
Aynı CHP gibi CTP'nin de UBP'yi eleştirmek dışında sunabileceği bir
sorunları çözmeye aday *alternatif programı ve söylevleri yok*.
Sokaktaki insanın '*laflara karnı tok*'. Ayrıca CTP-ÖRP Hükümeti döneminden
kalma '*yüksek memnuniyetsizliği de*' hala geçerli.
Türkiye'de seçmenler AK Parti'nin yerine bir CHP-MHP Koalisyon Hükümeti
kurulmasından '*Türkiye Ekonomisi için bir tehlike*' olmasından dolayı
korkmaktaysalar, UBP yerine kurulacak bir CTP'li hükümetin de zaten var olan
sorunların '*daha da fazlalaşması*' endişesi taşımaktalar.
CHP'nin '*olmayan kadroları*' nasıl güven vermiyorsa, CTP'nin de sorunu
aynı. Sokaktaki insanlar özellikle CTP Hükümeti döneminde bir bakan hakkında
anlatılanları unutmamış durumdalar. Kiminle sohbet etseniz *söz konusu
bakanın kısa adını* hemen duyuveriyorsunuz.
CTP Başkanı *Ferdi Sabit Soyer'*in seçim yenilgisi sonrası başkanlığı terk
etmiş olmaması ve başkanlık konusunda hala herkesi arkasında toplayabilecek
isim olarak Cumhurbaşkanlığı Seçimi'ni kaybetmiş eski Cumhurbaşkanı *Mehmet
Ali Talat *dışında başka bir isme şans verilmemesi CTP'nin kadro sorununu da
gözler önüne seriyor.
UBP İktidarı'nı devirmeye ve iktidarı ele geçirmeye talip olan partinin hem
kendi tabanını arkasında toplayabilecek hem de geniş seçmen yığınlarının
umudu olacak bir başkan adayı yok. Başkan adaylarının hepsi '*yenilgilerin
kurmayları' *olarak başkana en yakın olmuş olanlar. Halkın gözünde '*yenilginin
yöneticileri*'.
Adaylara tek, tek bakacak olursak hepsinin ana sorunu '*eksik karizma*'.
*Nazım Beratlı* takdir ettiğim bir dostum. Övebileceğim çok yanı var ama
CTP'nin ihtiyaç duyduğu başkan adayı değil. *Tüm seçim yenilgilerinden
sorumlu* ekibin üyesi. Kendi bölgesi Lefke'yi parti içi kavgada kaybetmiş,
seçim kazansın diye görevlendirildiği İskele'de yine kaybeden tarafın en üst
kurmayı olmuş ben de yaşlı olduğum için söyleyebilirim CTP'nin geleceği
açısından da yaşlı bir başkan adayı. Parti içinde tabanın tamamını arkasına
alma şansı kesinlikle yok. KKTC seçmeni için de UBP alternatifi ve umut bir
isim olma şansı yok.
*Kutlay Erk* yine bir çok yanıyla övebileceğim bir şahsiyet. Ancak o da
başkan adayı olarak yarının umudu olmaktan uzak. Belediye Başkanı olduğu
Lefkoşa'yı kaybetmiş. Önemli sorumluluk alarak danışmanlığını yaptığı
Cumhurbaşkanı'nın icraatinden dolayı seçim kaybetmesinde sorumluluk taşıyan
kurmaylardan biri. *Son seçim yenilgilerinin en üst düzeyde sorumluluk
taşıyan isimlerinden biri*. CTP'liler ile kendisi üzerine sohbet ederseniz
onun da sadece politik nedenlerden dolayı değil farklı nedenlerden taban
tarafından arkasından gidilecek lider olarak çoğunluğa sahip olmadığını
görebilirsiniz. Bir kez Lefkoşa seçmeni nezdinde kaybetmiş olması ülke
seçmenini kazanmakta en önemli dezavantajlarından biri.
*Ömer Kalyoncu* birlikte Almanya'da resmi gezilerde dostluğunun tadına
vardığım bir insan. Ancak meclisteki *aşırı sinirli ve kavgacı
halleriyle*anılan ve halkın içinde bu nedenle
*sempatik bulunmayan* bir politikacı konumunda. Sadece Girne'de bile
adaylığı CTP içinde çok tartışılmakta olan Ömer Kalyoncu delegeler konusunda
en güçlü konumda olan olmasına rağmen parti tabanında eleştirilen isimlerin
başında geliyor. Sadece Ferdi Sabit Soyer ile değil daha bir çok başka önde
gelen CTP'li ile de *oldukça kavgalı konumda* olan bir ismin CTP Başkanı
olması CHP'de *Önder Sav*'ın başkan olması gibi bir durum olurdu.
*Mehmet Çağlar *örneğin Strasburg'ta KKTC'yi temsil eden başarılı bir
milletvekili ve ilginç yazılarıyla dikkati çeken bir akademisyen. Ancak CTP
Başkanı olarak tabana hitap eden bir isim olmaktan çok uzak. Bir yandan
avantaj olarak görülebilecek olan *CTP Tarihi'ne yabancılığı* aynı zamanda
bu partinin başkanı olacak isim için *büyük bir eksiklik* olabilir. Hem
parti gazetesi hem de partisiyle ters görüşleri savunan bir gazetede yazılar
yazıyor olması şahıs olarak övüleceği ancak katı CTP disiplini açısından da
parti içi tacvip edilmesi zor tavrına bir örnek. Parti tabanını arkasına
alması çok güç olan Çağlar CTP Başkanı olduğu takdirde hizipleşmelerle başa
çıkamayacak kadar *partiye yabancı*. Bu konumuyla da genel seçmen gözünde *gücü
sınırlı* bir parti lideri olarak pek şanslı bir konumda değil.
*Özkan Yorgancıoğlu* aslında tüm adaylar içinde parti içinde koşturan
bir *parti
askeri* olarak belki de başkanlığı *en fazla hak edeni*. Onun ana sorunu ise
KKTC Seçmeni nezdinde had safhada göze batan '*karizmasızlığı*'. 'İktidarda
olan bir CTP'de' hem başkanlığı hem de başbakanlığı seçime kadar olan
zamanda liderlik ve karizma sorununu çözebileceğine inandığım Yorgancıoğlu
için 'sıfırdan kötü durumda olan bir partinin başına geçip' onu iktidara
taşıması çok zor.
Adaylara baktığımızda durum bu.
Keşke CTP'nin KKTC'e bir ilk olacak ve de sempatisiyle partiyi iktidara
taşıyacak *bir kadın başkanı* olabilseydi. Bu KKTC Politikası için de *bir
ilk* olurdu. Maalesef şu anda bu şansta yok gibi.
CTP'nin tüm aleyhine yazabileceğimiz nedenlere rağmen artıları ile öne
çıkacak ve parti tabanı olmasa da seçmeni her geçen gün daha da
arttırabileceği karizması ve geleceğe umut olacak yaşı ile iktidar
alternatifi yapabilecek bir başkan adayı olabilirdi: *Özdil Nami*!
Sahi o niye aday değil?