'Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gidiyor .......' derler halk dilinde Rum
Kesimi'nin hal ve gidişine kısaca.
Elektriği yok! Tekrardan üretmek için milyonlarca Avro harcayacak.
Enerji ihtiyacını geçici olarak karşılamak adına ara çözümler için yine
milyonlarca Avro harcamakta ve harcayacak.
Yunanistan iflas ettiğinden beri ekonomisi 'anavatanı besleyen yavruvatan'
olarak perişan olmuş ve daha da olmakta.
Ancak yetmemiş olmalı ki şimdi de Akdeniz'de boyundan büyük dev projeler
peşinde.
Rum Kesimi'nin aklı başına gelmiyor! İçinde bulunduğu durum yetmiyormuş gibi
konumunu daha da zorlaştırma inatçılığı ileride ona çok daha pahalıya
patlayacak.
Yaşanılmakta olan hükümet krizi nedeniyle görüşmelere iki hafta ara vermek
zorunda kalan sanki Rum Kesimi değil!
1 Ekim 2011 tarihine Akdeniz'de doğal gaz sondajına başlayacak. Türkiye ve
KKTC'de seyredecek sanıyorsa çok büyük bir yanılgı içinde!
Hali hazırda Akdeniz'de Türk Deniz Kuvvetleri Kıbrıs Adası çevresini bir tür
'Hassas Bölge' ilan etmiş durumda. Bu sulardaki Rum, İsrail ve Yunan
gemileri özel olarak izlenmekte. Hatta Deniz Kuvvetleri gemi sayısında
arttırmaya bile gitmiş önlem olarak.
Tüm bu uyarılar yetmiyor anlaşılan Rum Kesimi'ne!
Bu kafayla AB'nin de başını ağrıtacağa benziyorlar.
Kıbrıs Adası'nda sadece Rumlar yok! Türkler de yaşıyor. Adanın çevresindeki
sularda sadece Rumların çıkarına yönelik sondaj çalışmaları sonuç olarak
Ege Denizi'nde denizde ve havada yaşanmakta olanların Akdeniz'e sıçraması
anlamına gelecektir.
Türkiye KKTC ile birlikte en doğal hakkı olan Akdeniz'in Doğusu'ndaki ortak
çıkarlarını korumak zorunda kaldığında bundan pişman olacak olan Rum
Kesimi'dir.
Bu kışkırtıcı sondaj faaliyetleri Kıbrıs'ta Çözüm Çabalarını da sabote
edecektir.
AB'nin gerçekten bu durumu iyi analiz etmesi şart. AB üyesi olan Rum Kesimi
nedeniyle AB ve NATO üyesi ülkeler Türkiye'ye karşı zor durumda
kalabilirler.
Hatta AB üyesi bir ülke ile NATO üyesi bir ülkenin denizde 'it dalaşı' tarzı
bir durumda olmaları ne AB ne de NATO için istenilen bir gelişme olacaktır.
Kıbrıs Adası karasularında gaz kaynakları var ise bunlar Rumlar ve Türkler
tarafından ortak değerlendirilmek zorundadır. Aksine yönelik emellere sahip
olanlar sebebiyet verecekleri vahim sonuçların da sorumluluğunu yüklenmek
zorunda kalırlar.
Dileyelim 1 Ekim'e kadar Rum Kesimi'nin aklı başına gelsin!