Her zamanki Ercan-İstanbul-Frankfurt güzergahımdayım ve elbette THY ile. Bu
bir reklam değil. Memnun tüketici övgüsü. THY gerçekten alanında önder. Hele İstanbul Atatürk Havaalanı'ndaki Dış Hatlar CİP'sinin gerçekten 'upgrade'i' mümkün değil. Bir 'Lounge' ancak bu derece mükemmel bir şekilde sunulabilinir.
Sürekli uçan bizler için her şey düşünülmüş. Kilo almak istemeyenler buraya uğramasın diyeceğim ama isterlerse diyet bile uygulayabilirler CİP'de. Servis harika. Yanımdaki masada oturan genç iskemleye takılıp gömleğini hafif yırttığında hemen yanı başında bitiveren çok kibar bir görevli bayan 'müşteri her zaman haklıdır, sandalyemiz suçludur' felesefesi ile hemen yardımcı oldu. Bu ilgiyi hayranlıkla izlerken 'acaba ben şu tişörtümü nereye taksam da aynı ilgiyi görsem diye' düşünmedim dersem yalan olur. Şaka bir yana THY'nın 'elitplus', 'elit' kartları ve aynı grupta uçan havayollarının eş düzeyde kartları ve de business müşterileri için sunduğu bu 'Lounge' lüksünü Lufthansa Senator Lounge'larında bulamazsınız. Lufthansa ancak eş düzeyde 'Lounge' olanağını 'First Class' müşterileri ve 'HON' kartı sahibi yolcularına sunuyor. Oranın da lüksü THY ile yarışamasa da tek farkı her yolcu ile özel olarak kapıdan girişten uçağa binişe kadar ilgilenen bir hostes sunması olsa gerek. THY ile ne kadar gururlansak azdır. İster LH isterse başka bir havayolu ile uçayım bu nedenle millerimi sadece ve sadece THY Kartı'ma yazdırıyorum. Çünkü değiyor! Ercan'da aralarında Ağustos ayında Mersin Yenice Havaalanı yatırımlarına yönelik incelemelerde bulunacak bir Alman Havayolu'nun lobicisin de olduğu Alman Firması beceriksizlik nedeniyle batan KTHY'nın malüm yöneticileri ile tam bir yıl görüşmelerde bulunmuşlardı 'vale sistemli' modern bir 'Lounge Hizmeti' sunmak için. Onların başarılı olamaması için her şeyi yaptı kendi beceriksizliklerini 'Türkiye batırdı' diye açıklamaya bayılanlar. Oysa Kıbrıs Türkü Ercan'da 'süper bir Lounge'ı' çoktan hak etmişti. Keşke THY Ercan' a da bir dokunsa!
Ercan'dan İstanbul'a uçarken güzel bir tesadüf oldu. Erdem Erginel ve eşi
Senel Hanım ve de oğulları da Brüksel'e uçuyorlardı. Avrupa Parlamentosu'nda
olduğum yıllarda stajyer olarak tanımıştım Erdem Beyi. Ortak bir arkadaşımız
vardı. Erdem Bey ve eşi bugün AB Komisyonu'nun tek Kuzey Kıbrıslı memurları. Önemli görevlerde sorumluluk taşımaktalar. Kuzey Kıbrıs'ta kaç kişi
farkındadır bilmem ama onlar Kıbrıslı Türkleri AB Komisyonu'nda harika bir
şekilde temsil etmekteler. Eylül ayında Brüksel Ziyareti'mde Kuzey Kıbrıslı
dostlarımı da ziyaret etmek istiyorum. Sayıları artıyor yavaş, yavaş.
Erdem Bey ve ailesi ile aynı uçakta uçarken okudum vefat haberini Harry
Blackley'in. Avustralya'da toprağa verilmiş Cuma Günü. 'Allah rahmet
eylesin!'.
Kıbrıslı Türklerden kaç kişi okumuştur 'Kıbrıs'ta Aşk ve Ölüm' adlı romanını
bilmiyorum. Kıbrıs'ın kuzeyine gelmeye başladığımda Kıbrıslı Türk dostlarımı tanıdıkça zaten 'kitap kurdu' olan biri olarak habire Kıbrıs ile ilgili kitapları
okumaktaydım harıl, harıl. Makarios Druşotis'in kaleme aldığı 'Kıbrıs'ta 1974 yılının Rumlar tarafında nasıl yaşandığına' dair kitaplar olsun ya da 'Mehmet Ali Tremeşeli'nin Aniları' tarzı kitapları ilgiyle okuyup yaşananları anlamaya çalıştım. Bu uğraşım hala sürmekte. İşte o sırada elime geçti 'Kıbrıs'ta Aşk ve Ölüm'. Edebi değerinin yüksek olduğunu söyleyemem. Ancak yaşanmışa dayandığı için ilginçti benim için. 1957 ve 1959 yılları arasında bir İngiliz Askeri'nin yaşadıkları ve aktardıkları edebi değeri ne olursa olsun önemli bir gözlem. Üstelik onun Türk Dostu olması da ayrı bir güzel yanı olayın.
Kıbrıs Türkü'nün 'Çektiği Çileyi' anlatmak ve anlaşılmasını sağlamak için
gerçekten sanata, edebiyata, filme ve hatta kaliteli dizilere ihtiyacımız
var hala.
Harry Blackley'de bir ropörtajında bunu 'Eğer Türkler Batı Dünyası'nda
kendilerinin dinlenmesini ve anlaşılmasını istiyorsa, kitap ve filmleri
desteklemeleri gerekir' diyerek dile getirmiş.
Almanya'nın ünlü bir radyosunun sahibi ve film dünyası patronu kendisiyle
Frankfurt'ta görüşmemizin ardından KKTC'ye geldi. Resmiye Canaltay onu ve
ekibini gerçekten çok güzel ağarladı. KKTC Dış İşleri Bakanı Hüseyin
Özgürgün'ün de konuğu olan ve ziyaretinden çok memnun kalan bu Alman
dostumuz şimdi Ekim ayında Berlin'de gerçekleşecek bir etkinlik planlamakta.
Ardından bir de bir tanıtım filmi projesini gerçekleştirecek. Almanya'da ses
getireceğinden eminim.
Ekim ayındaki Frankfurt Kitap Fuarı'na Kültür Bakanlığı'nın katılacağını
duydum çok sevindim. Biz gelecek ekibe Mustafa Yüce'nin yılların deneyimi
yönetiminde iyi destek olacağız. Tek dileğim KKTC Standı'nın 'al benisinin'
güzel olması. Bir de Sayın Bakan Frankfurt'a gelirse Hessen'deki Türk
Gücümüzle iyi destek vereceğimizden hiç şüphesi olmasın. Kıbrıslı Türk
yazarları ve şairleri eyaletimizde görmek ve onların eserlerinin Almanlar
tarafından tanınması bizleri çok sevindirecek.
Sadece Alman turistlere değil dostlara da ihtiyacımız olduğundan yola
çıkarsak Frankfurt Kitap Fuarı ve Edebiyat bu açıdan iyi bir platform!