Son haftalarda 'rekor kırdık' denilerek ülkeye gelen yabancı turist sayısının artışı 'büyük bir başarı' olarak kutlanmakta. Elbette turist sıkıntısı çeken bir ülke olan KKTC'ye bu yıl gelen turist sayısının artması güzel bir gelişme. Bu konuda turist başına verilen teşvik sistemi oldukça işe yaradı. Turizm Bakanlığı bu açıdan kesinlikle başarılı. Ancak gelen turistler 'ucuz turistler'. Onları taşıyan havayolu şirketleri sadece sektörün bu alanına, yani 'ucuz turist' grubuna hizmet veren şirketler. Hollanda'da ve Almanya'da genelde gittiği ülkede 'beş kuruş harcamayan' turist gruplarına hitaben eden bir 'networkleri' var. 'Sudan ucuz' uçak bileti ve otel odası fiyatları ile KKTC'ye gelmeye motive edilen turistlere adada sunulan hizmetler de yine aynı şekilde 'nasıl olur da en az parayı harcayarak bu turistleri bir hafta ya da on gün meşgul ederim' şeklinde olduğundan gelen turistin memnun kalması da sınırlı derecede. Kaldı ki bu yıl adaya son derece 'ucuza gelen' turist gelecek yıl gene 'daha ucuz bir ülke ' arayacak. Haklı olarak esnaf turistlerden kazanamamaktan yakınmakta. Doğru 'ucuz turist' kendisini ülkeye getiren dışında kimseye para kazandırmaz.
Bir çok Akdeniz ülkesi ve Türkiye bu deneyimi yeterince yaptı.
Ucuz turist otel odalarını doldurur. Mümkün olduğunca 'para harcamadan' tatilini geçirmek üzere planlıdır ve buna özen gösterir. Kendisini getiren acentanın ona sunduğu rehber, tur otobüsü, tur teknesi ve programla yetinir. Güzel bir restaurant, iyi ama pahalı bir şarap ve taksiye binip ülkeyi tek başına ya da eşiyle birlikte tanıma gibi arayışlar içine girmez. KKTC için 'ucuz turist' ülkesi olarak damgalanmak hiç iyi olmaz. 'Kumarhaneler ve gece klüpleri ülkesi' olarak damgalanmanın zararını yeterince görmekte.
'Kumarhaneler Cenneti' olmak aslında bir ülke için en kötü imajlardan biri olsa gerek. TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan sanırım bu konuda bir şeyler planlamakta. 'İnşallah' diyelim. KKTC'yi kumar ve gece klübü konusunda rahatlatan her devlet adamı Kuzey Kıbrıs ve insanına büyük bir iyilik yapmış olacaktır. AK Parti bu konuda sabah, akşam 'laik' kelimesini ağızlarından düşürmeyenlere göre daha fazla ümit vermekte. KKTC'nin turizmden aynı Rum Kesimi gibi ciddi 'para kazanır' hale gelmesi için 'Turizm Politikası'nın' hedefinin 'kaliteli turist' olması şart. Tarifeli uçakla Ercan'a ya da gene aynı şekilde Larnaca'ya gelip gelmeden önce 'keyif kriteriyle ' seçtiği oteline yerleşen 'turist ve ailesinin' ilk önce sadece büyük otellere mahkum olmaması lazım. Ufak ve rahat butik oteller eşi ya da arkadaşı ile gelen turist için ideal olanlardır. Hele bu butik oteller özel programlar da sunuyorlarsa daha da cazip olurlar. Bisiklet ya da yürüyüş turları, resim ya da seramik kursları, yoga ve benzeri olanaklar hem tatil yapmak hem de kendini geliştirmek isteyen 'turist' için adanın cazibesini arttırır.
Hatta aynı Hollanda ya da Fransa'da olduğu gibi turistlere villa sunan acentalar adada bu konzept sayesinde zaten var olan yeterince boş büyük, yüzme havuzlu ve lüks villayı da değerlendirebilirler. Gelenlere tarihi yerleri ziyaret, güzel kumsallarda denizin tadını çıkarmak, güzel lokantalarda iyi yemek ve şarap ve çeşitli kültürel ya da sportif olanaklar sunulursa ve butik oteller ve de villa tatil olanakları Avrupa'da
bu işin ustası acenta networkleri aracılığıyla iyi tanıtılırsa işte o zaman KKTC ''bir Turizm Cenneti' olarak Rum Kesimi'ne gerçekten rakip olma şansına kavuşur. Bu nedenle mümkün olduğunca hızlı bir şekilde 'ucuz turist ülkesi' konumundan 'ağzının tadını ve ne istediğini iyi bile turistlerin cenneti' olma hedefine ulaşmak şart. Aksi takdirde bu yıl gelen 'ucuz turistler 'gelecek yıl daha 'ucuz olacak olan' Mısır ya da Tunus'u ve iki yıl sonra da 'daha da ucuz olacak olan' Libya'yı tercih ederler!