Eğer sayıları değişmediyse bildiğim kadarıyla 5000 civarında İngiliz KKTC'de
yaşamaktalar.
Dün bayram ziyaretleri yaparken bir gerçeği fark ettim. Kıbrıslı Türkler ile
neredeyse iç içe yaşadıkları yerlerde bile adanın yerli ahalisine
'soğuklar'.
Kendi evlerinde sadece İngilizlerle sosyal ilişkiler içinde İngilizlere ait
marketlerden alış, veriş yaparak ve mümkün olduğunca İngilizlerin işlettiği
bar ve lokantalara takılarak adanın kuzeyinde bir getto yaşamı
sürdürmekteler.
Birbirlerinden ev satın alarak, birbirlerine ev kiralayarak, uçak
biletlerini yine kendi acentalarından tedarik ederek ve gerektiğinde
aralarında arabalarını alıp, satarak kendi yarattıkları KKTC içindeki
İngiltere'lerinde yaşamaktalar. Kendi paraları kendilerinde kalmakta ve çok
azı KKTC'ye yansımakta.
Dikkat ettiniz mi hiç. Sokaklarda gezen köpeklerin genelde hiç biri köken
olarak sokak köpeği değildir. Tam tersine 'asil' köpeklerdir. Bu köpeklerin
sanırım büyük bir çoğunluğu İngilizlerin adaya getirip sonra da AB yasaları
nedeniyle kendi adalarına geri götürme şansları olmadığından dönerlerken
sokağa saldıkları 'gariban' eski ev hayvanı konumundaki sokak köpekleri.
Aralarında hele bazen ufacık, şirin mi şirin ve hal ve davranışlarından
sokakta ne yapacağını hiç bilmeyenler var ki sanırım Bekir Çoşkun sadece bu
nedenle 'en büyük İngiliz düşmanı' olurdu.
İçinde yaşadıkları ülkenin ezici müslüman çoğunluğu Ramazan Bayramı
kutlamakta. Galiba bu İngilizleri hiç ilgilendirmemekte. Onlar noelde
pencerelerini, kapılarını ve bahçelerini süslemeye devam etmekteler.
Bilyor musunuz, AB ülkelerinde yaşamakta olan Türklere aynı KKTC'deki
İngilizler gibi yaşadıkları vakit 'uyumsuz' Türkler diye eleştiri
yapılmakta.
İçinde yaşadıkları toplumla hiç bir ilşki kurmadan, ülkenin yerlilerinin
dini ya da diğer bayramlarını umursamaksızın, çoğu kez komşularına bir
'merhaba' sözcüğünü bile söylemeden.
Elbette KKTC'de de onlarla ticari ilişkileri nedeniyle 'laf söyletmeyenler
de' var.
Hatta geçenlerde bir dostum anlattı. Girne'de ünlü bir markanın acentası
beyaz eşya mağazasından iki Kıbrıslı Türk (tanıdığım ve eşi) televizyon
almaya gitmişler. Televizyonu almak üzere konuşurken mağazaya bir İngiliz
girmiş ve tezgahtar Kıbrıslı Türk müşterileri öylesine bırakıp İngilize
yönelmiş. Bu tarz 'yalakalıklar' doğal olarak bu adayı eskiden sömüren
ülkenin vatandaşlarını yanlış bir tavır içine itmekte.
Artık bir İngiliz sömürgesi olmayan adada adanın yerlilerini hiç
umursamayarak kendi İngiltere'lerini yaratıp yaşayanlar benim gözümde
Anadolu'dan gelip ülkeye uyum sağlamakta zorluk çekenlerden farksız.
Toplumun tüm bireylerinin uyum içinde ve karşılıklı saygı ve de aynı göz
hizasında sosyal ilişkiler içinde yaşamasına toplumun tüm bireyleri özen
göstermek zorunda.
İngilizler, uyum konusunda İngiltere'de yaşamakta olan Türkler ya da
Kıbrıslı Türkler'den beklediklerini kendileri de sunma durumundalar.
Bu ilginç durumu izlemeye ve sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.