Brüksel'de gerçek bir dostumuz var. Kıbrıslı Türkler ve Kuzey Kıbrıs söz
konusu olduğunda kamuoyunu doğru bilgilendirme görevini gerçekten dört
dörtlük yerine getirmekte. Haber sitesi www.abhaber.com aracılığıyla çok
güzel bir konuya el attı ve Rum Politikacıların ve de onların parmakla
sayılacak kadar az sayıdaki Türk Yalakalarının Hala Sultan Tekkesi'nde dua
etmekten başka bir amacı olmayan Kıbrıslı Müslümanları 'ırkçı 'bir şekilde
iki gruba ayırmalarının aslında ne kadar 'haksız' bir uygulama olduğunu
gözler önüne serdi.
KKTC Din İşleri Başkanı Doç. Dr. Talip Atalay hakkında 'atıp, tutanlar'
aslında büyük bir haksızlığı bilerek ya da bilmeyerek savunmaktalar.
Sayın Atalay görevini yapmakta. Adanın kuzeyinde yaşamakta olan tüm
müslümanlara eşit davranmak onun görevi!
Hala Sultan Sultan Tekkesini Ramazan Bayramı vesilesiyle ziyaret etmek
isteyen müslümanları otobüse binerken bir 'gestapo' uşağı gibi 'sen doğru
müslümansın bin' ve 'sen yanlış müslümansın binemezsin' diye Sayın Atalay'ın
ayırmasını bekleyenlere inat onurlu davrandı ve 'inan onurunu ayaklar altına
alacak uygulamalara' şans vermedi.
İşte size Vakur Kaya'nın abhaber sitesinden aktarıyorum: 'İnsanların din ve
ibadetlerini yerine getirmeleri için hangi köken veya uyruktan olduklarını
kanıtlamaları mı gerekiyor. Skandala bakarmısınız? Peki şimdi KKTC makamları
Kuzey Kıbrıs'a gelen Rumlara orjinlerine bakarak giriş izni verirlerse ne
olacak. Çünkü 300.000'den fazla Yunanlı,Pontus,ve üçüncü ülke insanlarına
dağıtılan Kıbrıs Rum vatandaşlığı bulunuyor. Şimdi ne olacak KKTC makamları
da insanların orjinine göre mi Rum vatandaşlarının din ve ibadetlerini
yerine getirmesine izin verecek. Rumların bu son yaptığı olay nereden
bakarsanız bakın tam bir skandaldır. Rumların hele dine siyaset
karıştırılıyor veya organize bir hareketti diyecek yüzleri de yoktur. Çünkü
Rumlar bunu yıllardır yapıyorlar.Kutsal mekan Kilisenin temsilcileri
Kıbrıs'ta ve Yunanistan'da insanları Türklere karşı kışkırtıp din üzerinden
siyaset yapıyor.'
Helal olsun Vakur Kaya'ya! Dobra dobra yazmış.
Oysa burada KKTC'de 'Rumların her yaptığını profesyonel ya da amatör olarak
savunma refleksi gösterenler' ne yazılar yazdılar. 'Neymiş efendim. Talip
Atalay Rum Kesimi'ne girmesi yasak olanları niçin otobüse almış' diye.
İnanın bana eğer KKTC aynı 'abhaber'de' dile getirildiği gibi 'Rum
tarafından otobüslere binip, KKTC'ye geçen ve kiliseleri ziyaret edenlerin
arasındaki Yunan, Pontus ya da üçüncü ülke vatandaşlarına geçişi yasaklarsa'
en başta bizim yalaka takımı hemen 'bu bir kışkırtma' diye kıyameti koparır.
Bu ekibe göre 'her kışkırtma made in turkey', Rumların 'her tür haltı' ise
'masum barış çabası'.
Ama gerçek ortada!
Sadece ve sadece ve otobüslerde -yani kontrollü bir şekilde- Hala Sultan'a
gidip, dua edip KKTC'ye dönecek müslümanlara dini ibadet yasağı 'inanç
özgülüğünü ayaklar altına almaktan' başka bir şey değildir.
İnşallah Halkın Adalet Konyesi (HAK) temsilcileri bu Ekim ve Kasım aylarında
gerçekleştirecekleri Ankara, Almanya ve Brüksel ziyaretlerinde bu konuyu da
muhataplarına aktarırlar. Emin olun hiç bir 'gerçekten samimi ve inançlı'
hristiyan-demokrat politikacı 'dua etmeye giden insanların polis zoruyla
engellenmesini' kabul etmez. Gerekçesi ne olursa olsun. Hele Rum Kesimi'nde
1974 sonrası vatandaş olanların 'KKTC'ye diledikleri gibi girip kiliselerini
de ziyaret ettiklerini' anlattığınızda müslümanlara çektirilen zulum
kesinlikle kabul edilemez.
'1974 öncesi ve sonrası Müslümanlar' ve 'yanlış ülkede doğan Müslümanlar'
olarak insanları cezalandırmak tüm AB Standartlarına aykırı bir uygulama. Bu
açıdan bakıldığında Rum Kesimi AB'ye yakışmıyor ve bu uygulamaları
değiştirmedikçe AB için tam bir yüz karası!
*Rum Meclisi Başkanı Omirou'nun Haklı Korkusu*
Rum Meclisi'nin Yunanistan'da, merkez sağdaki Yeni Demokrasi Partisi'nden
kopanların kurduğu ve ülkede yüzde 6 civarında oya sahip aşırı sağcı LAOS
partisinin başkanı Yorgos Karacaferis, 'Yannakis Omirou'nun Rum Meclisi
Başkanlığına seçilmesi, ezelden beridir Elenizmde var olan endişeler
açısından bir güvence teşkil ediyor' diyerek referans sunduğu yeni Başkanı
Yannakis Omirou'nun geçen gün dile getirdiği korku yanlış değil. Kendi
bakışı açısından çok haklı.
Omirou Salı günü yaptığı açıklamada, 'İnsanları uyarmalıyız. Çünkü bir kez
daha yeni bir Burgenstock gündeme gelmesi yönündeki bu güdümlemelere, Kıbrıs
halkına Annan planından daha kötü bir taslak planın dayatılmasına karşı
direnmemiz gerekecek' şeklinde konuşmuş. Yannakis Omirou, Kıbrıs halkının
birlik ve ortak mücadelesinin, 15 Ağustos 1974 ve 24 Nisan 2004'te olduğu
gibi böyle planlara izin vermeyeceğini sözlerine eklemiş.
Analizi çok doğru.
Çünkü artık karşılarında çok güçlü ve 'istediğini alabilecek' bir Türkiye ve
bu 'Yeni Türkiye'nin tam desteği ile' müzakereleri yürüten bir KKTC var!
Öyle 'Annan Planı' içerikleriyle yetinmeyecek bir taraf var masada: Türk
Tarafı. Omirou, 20 Temmuz günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı iyi dinlemişe
benziyor!