Sinan Dirlik, katılmadığım düşünceleri de olsa Kıbrıs’ta yazarlar arasında “en iyilerdendir…” İçi dolu, akıcı ve ne istediğini anlatan yazılar yazar. Gerektiği zaman “kendi gibi” düşünen anlayışları da eleştirir. Önceki günkü Yenidüzen’deki yazısı okunması gereken yazılardan biriydi. “Türkiye Ortadoğu'da kükrerken Kıbrıs solu kebap yaparsa” başlıklı yazını bir solukta okuyorsunuz. KKTC’deki solun içler acısı durumunu ortaya koyuyor. Ortadoğu’da yangın varken, Kıbrıs solunun bu yangında “kebap yaptığını” anlatıyor. Yangının “kendilerini yakacağını” görmeyecek kadar “umursamazlara” uyanın diyor. Hem görüşmeler hem de gelişmeler üzerine barış yanlılarını eleştiri yağmuruna tutuyor. “utanç verici biçimde kendinden geçmiş Kıbrıslı barış yanlıları ve Kıbrıs solu çoktan havlu atmış görünüyor” diyerek ülkedeki durumu özetliyor! Diyor ki, “(…) İşi iyiden iyiye “iki bildiri yaz yolla dostlar alışverişte görsün” siyasetine dönüştüren, herkesin boş gözlerle izlediği müzakerelerde güçlü bir kamuoyu baskısını oluşturmaya hiçte niyetli görünmeyen CTP ve TDP yönetimleri kendi toplumunu yaklaşan tehlikeye karşı harekete geçirmeme vebalini nasıl taşıyacak gerçekten merak ediyorum. (…) Çok yakın gelecekte bölünmenin “tali bir sorun” olarak kanıksanacağı ama buna karşılık Türkiye’nin Ortadoğu’ya dönük planlarında “özel bir rol” üstlenecek olan Kıbrıs’ın bu yeni “pozisyonu” Kıbrıslı barış yanlılarının, Kıbrıs solunun, özellikle de CTP’nin, TDP’nin (…) “umuru” değil mi artık? Sol partilerin görevi sadece “olup bitenler üzerine ahkâm kesen bildiriler yayınlamak mı?” yoksa “kamuoyunu yaklaşan tehlikelere karşı uyarmak, hazırlamak ve var gücüyle tehlikeye karşı en geniş direniş cephesini örmek mi?” (…) CTP ve TDP geçkin kadınlar gibi sadece homurdanadursunlar, ben hala “Kıbrıs Solu” ve “Kıbrıslı Barış Yanlıları” diye bir güce olan inancımı koruyorum…”

Sinan Dirlik o kadar güzel bir analiz yapıyor ki, “bildiri yayınlayarak” süreci idare edenlere “arkadaşlar gittiğiniz yol doğru değildir” diyor. Bunu hem de CTP’ye ‘en’ yakın gazetede dillendiriyor. Bu yazı sol partiler tarafından dikkatle okunmalı ve önemsenmelidir. Kıbrıs’ta alternatifsizlik havasını kırmak için alternatif olduğunuzu halka anlatmalısınız. CTP Genel Sekreteri Sayın Asım Akansoy, “Eylül ayından sonra meydanda CTP’nin olacağını” söylemişti. Biz de bunu bekliyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle güçlü bir KKTC istiyoruz. O zaman halklar kazanacaktır. Sol da sağda!




Tarımın gerileme nedeni!

Alayköy Belediye Başkanı Hulusi Manisoy, Kıbrıs’a konuşmuş ve tarım ve hayvancılığın neden gerilediğini, Türkiyelilerin “kamuya yerleştirilmesine” bağlamış. 1975’te köye “tarım ve hayvancılık için gelen 250 aile daha sonra kamuya alınmış” da, tarımcılık falan gerilemiş. Kafaya bakar mısınız? Türkiyeliler “kamuda değil de hayvancılık ve tarımda devam etmeliydi…” düşüncesi! Bu da kötü siyasetmiş! Yani “Türkiyeliler hamalcılığa devam etsin…” Gerisi önemli değil!


Vurdumduymazlık!

Türkiye ile İsrail arasında ciddi bir kriz yaşanıyor. Bu kriz o kadar büyük ki, dünya medyası iki ülke arasındaki krizi manşetlerine taşıyor. Ancak Kıbrıs’ta derin bir sessizlik hâkim. Sanki 70 km ötedeki Türkiye’nin yaşayacağı olaylar bizi ilgilendirmiyor gibi! Dünyayı ilgilendirmesine rağmen. Bir vurdumduymazlık gidiyor. Bakalım nereye kadar devam edecek bu vurdumduymazlık!

Günün Sözü: Dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır; kendi aklından faydalanmak, başkalarının akılsızlığından faydalanmak ( La Bruyére )