İrlanda'dayım şu sıralar. İrlandalı sosyal demokrat dostlarımla birlikte
izlemekteyiz Akdeniz'in her geçen gün biraz daha fazla ısınan sularındaki
gelişmeleri. İrlandalı sosyal demokratlar İsrail'in Türkiye ile olan
ilşkilerin bu noktaya varmasındaki tavrını anlamakta güçlük çekiyorlar.
Özellikle 'Mavi Marmara Katliami' nedeniyle özür dilememekte direnmesini
'kendi kalesine gol atmak' olarak değerlendiriyorlar.
İngiliz Barbarlığı'nın ne demek olduğunu çok iyi bile İrlandalılar
Filistinlilere büyük bir sempati duymaktalar.
İngiliz İşgali altında yaşamak, benliğini, kültürünü, ismini bile kanla
savunmak ne anlama geliyor çok iyi biliyorlar. İrlanda kelimesi kendi başına
haklı ve onurlu bir direnişi akla getiriyor bu nedenle.
İngiliz Vahşetine karşı savaşmış ve hala uyanık olan İrlandalilar,
Türkiye'nin İsrail'in baskıları ve işgali altına inim, inim inleyen
Filistinlilere destek vermesini çok takdir etmekteler.
Sadece İrlandalılar mı? Elbette 'Hayır!'.
İşte size İsrail dostu olarak tanınan ve Almanya'nın en ciddi gazetelerinden
olan Frankfurter Allgemeine Zeitung'tan bir alıntı: Gazetenin 10.
sayfasındaki yorumları namlıdır. Orada 'Yapayalnız' başlığı ile kaleme
alınan yorumda 'Israil bu gidişler İslam Dünyası'ndaki en önemli partnerini
yitirmek üzere' diyerek İsrail'in Türkiye'yi de kaybederek yarın BM nezdinde
'Filistin'in üye devlet olarak tanınmasını da engelleyemeyeceğinin altını
çizmekte. Yorumun son cümlesi her şeyi anlatmakta: 'Türkiye'ye özür
dilememenin bedeli çok ağır olacak' diye.
Tüm dünya Türkiye'nin İsrail'e karşı verdiği haklı kavgayı konuşurken ve
hatta Türk ve İsrail savaş gemileri arasında olası çatışmalardan kaygı
duyarken KKTC'de bu konuyla pek fazla ilgilenen olmamasına karşı geçen gün
Sefa Karahasan güzel bir yazı yazmıştı.
Benim de israil'in her geçen gün daha fazla KKTC Sorunu olmaya başlayacak
olan ve Türkiye'nin de güvenliği açısından ele alınması gereken İsrail
Yatırımları yazıma bir okur mektubu yazan Girneli 'kim ödeyecek bizim
tazminatlarımızı' diye yazıp ardından da beni eleştirmiş 'sonuçlarını
düşünmeden öneri yapmayın' diye.
Sanırım bazı Kıbrıslı Türkler tüm dünyayı sadece 'ceplerine giren paraya'
bağlantılı olarak değerlendirmekteler. Ancak dünyada gelişmeler buna göre
olmuyor.
Türkiye belki İsrail ile savaşmak zorunda kalacak ama birimizin tepkisi
'böyle bir durumda Türkiye ve KKTC doğacak zararı ödeyemez' oluyor. Zaten
Türkiye'nin ve KKTC'nin bu zararı ödemesini beklemek bence ilk yanlış. Eğer
öyle bir durum olursa soruna neden olan tek bir devlet var: İsrail! Tazminat
talepleri için de bu durumda İsrail doğru adres olur.
İsrail gibi bir ülkenin yatırımcıları ile iş yapanların bu ve başka
olabileceklere karşı rizikoya girme riskleri açık ve nettit her zaman.
Libya'da zalim Kaddafi Diktatörlüğü'nün yıkılmasından en çok Türk
yatırımcılar zarar gördü. Sadece oradaki ünlü bir otelimizin Kaddafi için
yaptığı yılda on, oniki kadar organizasyondan kaybettiği rakamı bilseniz
şaşar kalırsınız. Diğer daha büyük yatırımlardan hiç söz etmeyeceğim.
Ancak buna rağmen Türkiye doğru tarafta yerini aldı. Türk yatırımcılar da
Ankara'da 'Kaddafi devrilmesin' diye miting yapmadılar.
Tekrar ediyorum Türkiye ve İsrail ile gelinen noktada ve de daha vahim
gelişmelerin olması durumunda KKTC'deki İsrail yatırımları gerçekten büyük
bir sorun teşkil edecekler. O nedenle şimdiden tedbirli olmak ve gereken
önlemleri almak yanlış olmaz.
Ya da 'İsraillilerden kazandığı paracıkları' kaybetmekten korkan varsa o
zaman onun için de şimdi en 'çalışkan lobi' yapma zamanı. Muhatabı olan ya
da birlikte iş yaptığı İsraillileri 'Türkiye Politkası'nın yanlışlığı'
konusunda ikna edip onların 'Netanjahu'ya karşı' haklı muhalefeti
desteklemesini sağlamaları bile çıkarlarına olacaktır.