Başı fena halde dertte olan Dimitris Hristofyas, özel araştırma komisyonunca suçlu bulundu ya, halkının nazarını başka tarafa çekmek için gündem değiştirmeye kalkıştı.
Maraş ve Güzelyurt geri kendilerine verimeden Kıbrıs sorununa çözüm bulunamazmış.
Al da bozdur.
Sayın Hristofyas, anladık bunalımdasınız. Ama, Maraşın size kaç kez geri verilme teklifi yapıldığını ve her defasında reddettiğinizi unuttunuz galiba.
Hatırlatalım.
Önce Spiros Kipriyanu döneminde, sonra Klerides, Papadapulos döneminde ve son olarak bizzat sizin döneminizde.
Kipriyanu reddettiğinde şöyle gerekçe göstermişti. Maraşı kabul edersem, Girneliler, Kithrealılar, Değirmelikliler, Morfulular ve diğer köylerine geri dönmeyi isteyenler, bekleyenler beni yaşatmazlar.
Ona ve tutumuna karşı çıkan ,zamanın Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis bakanlıktan bu nedenle istifa etmiş ve daha sonraları kendisini şiddetle eleştirmişti. Bari Maraşı kabulk ederek bir başlangıç yapmasının doğruluğunu savunmuştu. Maraşın eski Belediye başkanı Alexis Galanos da DIKO dan istifa etmişti. O da yapılan tekliflerin kabulünü istiyordu.
Sonra Klerides. Maraşa karşı Mağusa limanın serbest uslararası deniz trafiğine , Ercanın tanınmasına veya Lefkoşa Uluslararası hava limanının iki toplumun kullanımına açılmasına karşı olduğundan reddetmişti.
Siz de Sayın Hristofyas, hem Annan Planını , Papadopulosa uyarak redettiniz hem de Maraşla birçok Rum köyünü geri almayı.
Ambargoları kaldırınız, Ercanı tanıyınız, Mağusa limanına uluslararası denizciliğin geçerliliğini kabul ediniz, bakınız görünüz Türk tarafı size ne kadar cömertce davranacaktır.
Ama, sizler, maalesef hep “almak” peşinde olduğunuzdan “vermeye” yanaşmıyorsunuz.
Downer de, Buttenheim da varsın, müzakerelerde yeni bir safhaya, “al ver dönemi” ne girilmekte olunduğunu açıklasın. Zaten Syın Eroğlu, bizim gazetecilere “al-ver” süreci başladı derkenden, şiddetle yalanladınız.
Ne oluyor?
Nerden çıktı şimdi Maraş ve Morfu olmazsa müzakerelerle Kıbrıs sorunu çözümlenemez tehditleriniz. Rum halkının desteğini ve güvenini yeniden mi kazanmaya çalışıyorsunuz. Bitti.
Kulak veriniz. Size, istifa et diyorlar. Sizi Evangelos Florakis üssündeki trajik patlamadan, ölümlerden ve yıkımdan sorumlu tutuyorlar. Özel araştırma komisyonu sizi ciddi şekilde suçladı, ve dokunulmazlığınız kaldırıldığı anda yargı önüne çıkabilirsiniz.
O nedenle kahramanlığa soyunmayınız.
Yakında, size güvenleri kalmadığı gerekçesi ile, sizi Kıbrıs müzakerelerindeki temsilcileri görevinden de alabilirler.
İşte o zaman müzakereler sil baştan başlatılır. Yeni müzakereciniz her kim olursa olsun, o da, Maraşı, Girneyi, Değirmenliği, Güzelyurdu geri ister. Başpiskopos Hrisostomos da ona akıl verir ve ELAM ile eski EOKAcılar da aslanlar gibi kükrerler ve Kıbrısın birleştirilip, gümüş tepside önünüze konması rüyalarınız da kabusa dönüşür.
Bizden söylemesi.
Haylazlık, kabadayılık, Türklere baskı, ambargolar, hiçbir şey kazandırmaz, kazandırmayacak. O nedenle, yol yakın iken Türklerle anlaşmaya, uzlaşmaya, paylaşmaya bakınız.
İşin sonunda pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var.