Görüşmelere üç senaryo

Rum basını, Rum tarafının New York’taki üçlü görüşmede; Kıbrıs Türk tarafını ve Eroğlu’nu Genel Sekreter’in önünde sorumluluklarıyla yüz yüze getirtmeyi umduğu bir taktik izleyeceğini yazdı

Rum basını, Rum tarafının New York’taki üçlü görüşmede; Kıbrıs Türk tarafını ve Eroğlu’nu Genel Sekreter’in önünde sorumluluklarıyla yüz yüze getirtmeyi umduğu bir taktik izleyeceğini yazdı

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın New York - Long Island’da dün yaptıkları ve bugün yapacakları üçlü görüşmenin hemen ardından ya başarısızlık veya uluslararası konferans çağrılması yönünde gelişmeler olacağı haber verildi.
Kathimerini; “BM’nin ve İki Tarafın Üçlü Zirvedeki Taktikleri” başlıklı haberinde, yabancı bir diplomatik kaynağın, BM için üçlü görüşmenin çok büyük önem arz ettiğini, çünkü Ban’ın liderlere; Kıbrıs’a dönüp müzakerelere kaldıkları yerden devam etme çağrısı yapamayacağını söylediğine dikkat çekti. Sözkonusu diplomat, üçlü zirve sonunda, bugüne kadar yürütülen prosedürün; son söz hakkı Güvenlik Konseyi’nde olmak üzere, BM’nin çok daha aktif katılımı ile değişeceğine işaret etti. Gazete, müzakerelerin içeriğini yakından bilen bir diplomatik kaynağın bu gazeteye New York’ta hedeflenenin; müzakerelerin kesin batağa saplanmadığı; anlaşmazlıkların aşılma ve anlaşmaya varma yöntemleri bulunduğunun teyit edilmesi olduğunu belirterek, “Bunu da aslında BM’nin Kıbrıs sorununda izleyeceği strateji belirleyecek” ifadesini kullandı.

BM’NİN İZLEYECEĞİ TAKTİK: Gazete, BM’nin üçlü görüşmeye şu üç senaryoyu açık bırakarak girmekte olduğunu yazdı:
“1-Kötümser Senaryo: İki liderin dünkü tezlerinde ısrar etmeleri yani ortak payda bulunamayacağının ortaya çıkması ve prosedürün her türlü perspektifi yitirmesi. Böyle bir durumda BM – müzakerelerin derhal sona ereceği anlamına gelmeden - yapılabilecek çok şey olmadığı ve müzakerelerin tamamen çıkmaza girdiğine işaret ederek Güvenlik Konseyi’ne başvuracak. Güvenlik Konseyi’ndeki görüşmelerde de ya, bir çeşit mucize umuduyla prosedür zayıf bir şekilde sürdürülecek ya (daha muhtemel) BM müzakerelerden aşamalı olarak ayrılmaya ve büyük ihtimalle her bir tarafın üzerine düşen sorumluluğu paylaştırmaya başlayacak.
2-İyimser Senaryo: New York görüşmesinde (bir al-ver prosedürü olarak işlemesi beklenmemesine rağmen) bugüne kadar iki tarafın görüş birliğine varamadığı konularda müzakerelere yeni, net bir dinamik verebilecek görüş birliklerine ulaşılır. Böyle bir durumda Genel Sekreter’in iki lideri; yılsonuna kadar kesin bir sonuca varılması ve Kıbrıs sorununun dış yönlerinin görüşülmesi maksadıyla uluslar arası konferans çağrılması ve varılacak anlaşmanın AB dönem başkanlığının Temmuz 2012’de devralınmasından önce iki toplum tarafından onaylanması hedefiyle Kıbrıs’a dönerek yeni bir yoğunlaştırılmış müzakereler turu yapmaya çağırması bekleniyor.
3-Muhtemel Senaryo: New York görüşmesinde iki liderin görüşlerini; müzakere edilmekte olan başlıklarda anlaşma ihtimalini açık bırakacak ve Genel Sekreter’in, prosedürün olumlu bir sona varma perspektifi taşıdığını düşünmesine olanak tanıyacak şekilde ortaya koymaları. Diplomaside olguların nasıl işlediğinin bilinci ile bu, en muhtemel senaryo görünüyor. Dahası tarafların hiçbiri bir çıkmazın sorumluluğunu üstlenme tehlikesine girerek müzakerelere son vermek istemiyor. Böyle bir durumda bugüne kadarki prosedürde değişiklikler olacağı kesindir. Aynı kaynak, prosedürün nasıl ve neden değişeceğini şu şekilde izah ediyor: ‘Genel Sekreter iki lideri Kıbrıs’a dönerek kaldıkları yerden devam etmeye çağıramaz. Bunu daha önceki görüşmede yapmıştı, tekrarlayamaz. Söz konusu olan yalnız şahsının veya Birleşmiş Milletler’in itibarı değildir. Önemli olan artık uluslar arası camiada ve Kıbrıs’ta oluşan; çözümün, en azından iki bölgeli iki toplumlu federasyon temelindeki çözümün ulaşılabilir olmadığı izlenimi yaratılmış olmasıdır. Üçüncü senaryo hâkim olursa, BM’nin prosedüre çok daha aktif müdahil olması, buna paralel olarak bir miktar takvim koyması ve bunların en önde geleninin de 2012 Temmuzu olması bekleniyor. Avrupa Komisyonu kaynağının söylediği üzere AB içerisinde ağır bir baş ağrısı yaratan bir dönem başkanlığı... Türkiye hali hazırda Kıbrıs’ın dönem başkanlığı yapacağı periyotta görüşmeyi keseceğini net şekilde açıklamıştı ki bu, Türkiye-AB ilişkilerinin donması kuvvetle muhtemeldir. Ancak üçüncü senaryonun ilerleyebilmesi için Genel Sekreter’in; açık kalan konularda bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğu, sadece daha çok zamana ihtiyaç duyulduğu konusunda ikna olması gerekir. BM kaynağı ‘En önemlisi, iki bölgeli iki toplumlu federasyon temelinde bir çözümün mümkün olup olmadığını görmemizdir’ dedi ve daha da ileri giderek ‘her şeyin sınanacağı bir noktaya yaklaşıyoruz’ dedi.”

HRİSTOFYAS’IN ÜÇ EKSENLİ TAKTİĞİ: Aynı gazete; “Hristofyas’ın Üç Taktiği Üç Eksenli... Kıbrıs Rum Tarafı Müzakerelere Devam Etmeye Hazır... Eroğlu’nun Geri Dönüşünü Şikâyet Edecek... Konferans Ancak Şartlı Olarak” başlık ve spotlarıyla aktardığı haberinde, Rum tarafının New York’taki üçlü görüşmede; Kıbrıs Türk tarafını ve Eroğlu’nu Genel Sekreter’in önünde sorumluluklarıyla yüz yüze getirtmeyi umduğu bir taktik izleyeceğini yazdı, özetle şunları belirtti: “Lefkoşa’nın taktiği; yoğunlaştırılmış müzakerelerin sonucu, iki tarafı yakınlaştırmaması ile belirlendi. Sonuçlar Genel Sekreter Ban Ki Moon’un 7 Temmuz 2011’deki üçlü görüşmede ortaya koyduğu beklentilerin çok uzağındadır. Yapılan 19 yoğunlaştırılmış müzakereden çıkan hayal kırıcı sonuçlar iyimserliğe olanak tanımıyor. Bu, özellikle Kıbrıs Türk tarafının ve Eroğlu’nun; Mehmet Ali Talat zamanında neredeyse uzlaşılmış addedilen konulardaki geri dönüşlerinden kaynaklanıyor. Bir hükümet kaynağı, Kıbrıs Rum tarafının izleyeceği taktiği anlatırken gazetemize, ‘Bunların BM Genel Sekreteri’nin önünde söylenmesi gerek’ dedi, şunları ekledi: ‘Başkan’ın olguları olduğu şekilde anlatması bekleniyor. Genel Sekreter’in de artık görüşünü ortaya koyması gerekiyor. Bir yandan bir şey üzerinde anlaşıp başka şeyleri alaşağı etmek olmaz. Çünkü Sayın Eroğlu, Mehmet Ali Talat’la uzlaşılanları ortadan kaldıran öneriler sunduğunda bu oldu’. Aslında Kıbrıs Rum tarafı New York’ta şu üç ekseni izleyecek:
1- Eroğlu’nun tavrından dolayı zorluklar ortaya çıkmış olmasına karşın müzakerelere devam etme niyet ve iradesini tekrarlayacak.
2- Kıbrıs Türk tarafının; yürütme erki, dış ilişkiler ve egemenlikteki geri dönüşleri, toprak başlığını mülkiyet başlığıyla paralel görüşmemekteki ısrarı, yerleşiklerin kalması konusundaki aşırı tezleri ve mülkiyete koyduğu parametreler gibi, ilerlemeye katkı koymayan tezlerini ifşa edecek.
3- Ancak Kıbrıs sorununun çözüm yörüngesine girmesi ve bir uluslararası konferansta Kıbrıs sorununun uluslararası yönlerinin; yani güvenlik ve garantiler konularının görüşülmesi şartı ile bir uluslararası konferanstan yana tavır koyabileceğinde ve de müzakerelerde takvim ve hakemlik dayatılmaması tezlerinde ısrar edecek. Lefkoşa, bugünkü üçlü görüşmenin prosedürün sonu olacağı kanaatini taşımıyor. Aksine, Ban Ki Moon’un, Kıbrıs Türk tarafına, ilerleme kaydedilmemesindeki sorumluluğunu açıkça söylemesini bekliyor. Yine hükümet; yarın, yani görüşmenin tamamlanmasıyla birlikte; bir sonraki üçlü görüşmenin tarihinin de açıklanmasını kuvvetle muhtemel görüyor. Genel Sekreter’in bir sonraki üçlü görüşme tarihini de, şu veya bu şekilde, 2012’nin ilk yarısı olarak belirlemesi de kuvvetle muhtemel görülüyor.”
Bu haber 1 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER