Yıllardan beridir suç kompleksi içinde bulunan Rum komşularımız, ortaya mesnetsiz iddialar atarak kendi suçlarını ve hatalarını örtbas etmek için yoğun gayret ve enerji harcıyorlar.
Diplomatik yollardan, basın yayın enformasyon ve medyadan medet umuyorlar, bütün dünyayı aldatmaya çalışıyorlar.
Kıbrıs ve Kıbrıs Rumları Amerika ve NATO tarafından kurban edilmiş. Halbuki daha önceleri Kıbrısta Rumlar ada Türkleri ile bal gibi geçiniyormuş. Megali İdea rüyalarında Rodos, Girit ve Oniki adalar gibi Kıbrısı da Yunan hayal ediyorlardı... Türlerle de kardeş gibi geçindiklerini söylemekten çekinmiyorlardı ve de çekinmiyorlar hala daha....
Öylemiydi ya.!! Değildi. Bunun yalan olduğunu dedelerimiz de anlatırlardı. Kıbrıs Türklerinin kahvehaneleri ayrı, mahalleleri ayrıydı. Karışık köyler, kasabalar ve mahallelerde vardı. Ama Rumların ve Yunanlıların içlerinde ,adayı Yunanlaştırmak için, saklı bir emel ve hedef vardı.
TMT Derneği Başkanı Yılmaz Bora ile ADA tv de, Çarşamba akşamı yayınlanacak Kurşun Kalem programında gerçekleri işiteceksiniz. Şimdilik buraya bir kısmını alıyorum:
SÖYLEŞİDEN BAZI BÖLÜMLER
TMT Derneği Başkanı Yılmaz Boraya, “Rum gazeteci-kitap yazarı Yennaris TMT yi Amerika kurdurttu, Türkiyeyi Kıbrısa Amerika saldırttı ve adayı böldürdü, istila ettirdi, Kıbrıslıları da kurbat etti, Henry Kissinger baş rol oynadı” iddiasında bulundu, hatta EOKA yıda TMT yi de ABD kurdurtmuş deyiverdi.” , Siz, buna ne dersiniz diye sordum.
- Kıbrısı kurban eden kendileridir, ENOSİS emelleridir. 1931 de isyan eden Vali konağını ateşe veren Rumlar değil miydi. 1951 de plebisit yapıp da Rum halkından ENOSİS kararı çıkartan, Birleşmiş Milletlere baş vuran, işleri olmayınca da 1955 de silaha sarılan kendileri değil mi? EOKA Yunan ve Rum hayalini, rüyasını gerçekleştirmek için kurulmadı mı” ?
- Pek ala, TMT herhangi bir ülke ile Kıbrısı birleştirmek için mi kuruldu, Kıbrıs Türk halkının bağrından direnmek ve EOKA ya karşı koymak için örgütlenmedi mi?
- Adı üzerinde. Türk Mukavemet Teşkilatı, yani gelecek saldırılara karşı direnmek ve mukavemetle can, mal, namus ve şerefimizi korumak için yaratıldı. Halkın yüreğinden evvela Kara Çete, 15 Eylül, VOLKAN çıktı. Bunları Amerika ya da başkaları mı kurdu, yarattı? Bu halk değil midir bu gelişi güzel oluşturulan örgütleri TMT çatısı altında birleştiren? TMT yi bizler kurduk, sonra Türkiyeden yardım istedik ve aramıza Anavatandan gizlice komutanlar, subaylar katıldı. 1963 de Kıbrıs Cumhuriyetini silahla gasbeden Amerika ve NATO muydu.? Onbir yıl Kıbrıs Türk halkına kan kusturan Rumlar ve adaya çıkan , Kıbrısı istila eden Yunan askerleri değil miydi? Kıbrıs Türk halkı ve TMT hangi Rum köyüne, ne zaman saldırdı ?. TMT bir direniş örgütü idi, Kıbrıs Türk hlkının yarattığı bir direniş, Ruma ve Yunana karşı canını, malını, namusunu, şerefini korumak ve savunmak için kuruldu. Kıbrıs Türk halkına gelecek, Rum-Yunan saldırılarını göğüslemek maksadı ile yaratıldı, kendi halkımız tarafından.....
- Az önce aramıza Türkiyeden subaylar katıldı dediniz. Ankaradan bir okuyucum bana mail attı ve “Kara Sakal” diyerek aşağılarsınız Türkiyelileri dedi. Siz, bu “Kara Sakal” nerden çıktı çok daha iyi bilirsiniz, lütfen açıklar mısınız, bilmeyenler de öğrensin gerçeği?
- Elbette. Bu sözler herhangi birini kötülemek veya aşağılamak için kullanılmamıştır. Bazıları, yanlış bilgi veya kulaktan duyduklarıyle ahkam kesiyor.. Halbuki, “Kara sakal” , tertemiz, asil, kutsal bir düşüncenin ürünüdür. Biz TMT cilerin icadıdır. Türkiyeden gelen komutanlarımızın kimliklerini saklamak için, onları deşifre etmemek için kullandığımız sözlerdir. Örgüt mensuplarını toplantıya çağırdığımızda, denetleme olacak, misafirimiz olacak, Kara Sakal gelecek dediğimizde arkadaşlar hemen anlardı. Komutanlarımız da bunun böyle olmasına onay verdi. Yıllar sonra Bozkurt, Fırtına, Şimşek, Demir, Çelik, Bulut gibi kod isimleri kullanılmaya başlandı. Hepsi de Komutanlarımızın gerçek kimliklerini saklamak, gizlemek için di.
- Sayın Bora, Amerika ve NATO hem Türkiyede hem de Yunanistanda timler kurdurtmuş. Sovyetlere karşı soğuk savaş döneminde Kıbrıs Rumlarını da Türklerini de örgütlemiş, Yunan Cuntasına Kıbrısa yerleşmesine ve darbe yapmasına izin vermiş,
- Adaya, 1974 den çok önce Yunan ordusunun çıktığı konuşlandığı doğrudur. İlk fırsatta adanın Yunan olduğunu ilan etmek için. Nitekim 15 Temmuz 1974 sabahı, PIK den haykırmıyorlar mıydı, “Burası Elen Kıbrıs Cumhuriyeti” diye ve başına da EOKA cı Nikos Samsunu Cumhurbaşkanı diye oturtmadılar mı? Adadan kaçıp da Birleşmiş Milletlerde konuşma yapan Makarios, memleketimi Yunanistsn ordusu istila etti, nerede garantör Türkiye diyerek ağlamadı mı? Rahmetli Ecevit Londraya gidip diğer garantör ülke olan Britanyaya geliniz birlikte müdahale edelim çağrısı yapmadı mı? Red cevabı alınca ,tek başına müdahale etmek mecburiyetinde bırakılmadı mı? Türk askeri adaya çıkarken ateş etmeyiniz, kan döküşünü durdurmak için , barış getirmek için geldik demedi mi? Rum ve Yunan askerleri, para militerleri saldırmadı mı? Nedir bu Rumların bizi Amerika ,NATO kurban ettirdi yalanları ? Suçları ve hataları belki düzeltirler diye Türkiye yıllarca beklemedi mi, uyarılarda bulunmadı mı?
- Bu yalanlar karşısında, sizce şu anda sürdürülen Kıbrıs müzakerelerinden bir anlaşma çıkabilir mi?
- Hayır, hiç beklemiyorum. Çünkü Rumun ve Yunanlının hedefi ve politikası değişmemiştir, değişmeyecektir. Kıbrısı eninde sonunda Yunanistan adası yapmak, bütün doğal kaynaklarını alıp götürmek istemektedirler. Buna, haklı olarak, karşı çıkan Türkiyenin ve Kıbrıs Türklerinin uyarılarına kulak vermezlerse çok şey kaybedecekler.
Yılmaz Bora ile gerçekleştirdiğim söyleşinin tümünü buraya sığıştırmak olanaksızdır. Boranın nasıl sert estiğini, yalanları süpürüp götürdüğünü, Kıbrıs gelişmelerini nasıl değerlendirdiğini , ADA tv de, Çarşamba akşamı mutlaka izleyiniz, kaçırmayınız.