Ceren ERCİH
Almanya Fahri Konsolosu Dr. Kandemir;
Almanya Fahri Konsolosu Dr. Özdemir Kandemir ve Psikolojik Stratejist Sevda Güner Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmeleri Gözde Bekir’in sunduğu Günaydın Ada programında ele aldı. Olayın toplumsal boyutunu irdeleyen Güner ‘‘Bir müzakereyi de, bir savaşı da bir mücadeleyi de önce zihninizde kazanırsınız ya da kaybedersiniz‘ dedi. Özdemir Kandemir ise, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in adayı ziyaretini yorumlarken, Washington yönetiminin enerji sorununu çözmek için, Rumlara karşı KKTC kartını kullandığına dikkati çekti.
‘ABD RUMLARA KARŞI KKTC KARTINI OYNUYOR’
Biden’ın ziyaretinin son derece önemli bir adım olduğunu belirten Almanya Fahri Konsolosu Dr. Özdemir Kandemir, Amerika’nın Rumlara karşı KKTC kartını oynadığını kaydetti:Kandemir, ‘‘Ukrayna krizi var, bütün Avrupa bunu kritik yaptığı halde, Rum tarafı Rusya ile ilgili tek bir şey konuşmuyor. Demek ki burada yakın bir ilişki var. ABD enerji problemlerini Doğu Akdeniz’de halletmek için bu ilişkiyi kırmak istiyor. Bunun için KKTC’ye geldi. Rumlara karşı KKTC kartını oynuyor” dedi.
‘YUNANİSTAN’I BATIRDILAR’
“Kıbrıslı Türkler Avrupa Birliği’ne hazır mı” sorusunu yanıtlayan Kandemir, acı gerçeği şöyle paylaştı: ‘‘Benim Almanya’da tanıdığım 4 aile,Poli’den Almanya’ya zengin olmak için göç etti. Bunlar nasıl yaşıyor biliyor musunuz? İşleri yok. Sadece devletin verdiği işsiz maaşı 540 Euro ile yaşamaya çalışıyorlar. Bunlar zengin olma ümitleriyle geldi. Bizi kandırdılar. Biz zenginliğe ulaşmak istemiştik. İlk önceYunanistan’ı batırdılar ve bugün düşündüğünüzde, Rum’un 18 milyon üzerinde bir dış borcu var.’’
‘AKTARILMIŞ VE ÖĞRETİLMİŞ KİN VAR’
Psikolojik Stratejist Sevda Güner de yaptığı konuşmada, ABD Başkan Yardımcısı Biden’in ziyaretiyle ilgili Rum basınında yer alan KKTC’yi önemsizleştirmeye yönelik haberlerin birer psikolojik hamle olduğunu söyledi.Çok ciddi bir toplumsal değişikliğe ihtiyacın bulunduğunu dile getiren Güner şu ifadeleri kullandı:
‘‘Rum tarafı ve Türk tarafı geçmişte yasadıkları olumsuzlukları ayakta tutuyor ve aktarıyor. Yani bunun özeti; aktarılmış ve öğretilmiş kindir. Bugün çocuklar bile olumsuz konuşuyorsa, her iki taraftaki neslin zihinsel olarak düşmanlıklarını ayakta tutuyor demektir. Burada çok ciddi bir toplumsal değişikliğe ihtiyacımız var. Toplumsal değişikliğe ihtiyacımız var demek çok basit bir kelime gibi duruyor ama her unsuruyla bunu yapmamız lazım. Çünkü çok basittir psikolojide; düşünce değişirse davranış değişir, davranış değişirse yaptıklarınız değişir, yaptıklarınız değişirse aldıklarınız değişir.’’
‘LİDERLERİN NİYETİ ÇOK ÖNEMLİ’
İki toplumun birbiriyle yakınlaşması için bazı önemli adımlar atması gerektiğini belirten Güner, bunun için önyargıların esnetilmesinin ve gerçek niyetin ortaya konulmasının şart olduğunu vurguladı.
Psikolojik Stratejist Sevda Güner şunları söyledi:
‘‘Burada niyet sorgulaması çok önemli.Anadolu’da bir laf vardır; ‘öpmeye niyeti olmayan gelin, yanağın nerede’ diye sorarmış. Eğer bir şeyi çözme niyetinde değilseniz buna psikolojik algı yönetimi yaparak manipüle edebilirsiniz. Sizi selamladı buyur etmedi demek yerine, çıkarmadığı gözlüğü görürsünüz, tokalaştığı eli görürsünüz ya da başka şeyler görürsünüz. Çünkü hata görmeye adapte olmuşsanız mutlaka görürsünüz. Hata yoksa bile görürsünüz. Burada liderlerin ve toplumdaki önderlerin niyetleri çok önemlidir. Biz gerçekten asgari müşterekte buluşarak toplumsal hem de devlet açısından bu sorunu gerçekten çözmek istiyor muyuz? Gerçekten bu niyette miyiz? Bunu sorgulamamız lazım.’’
‘İNSANLARIN ÖN YARGISI KILAVUZUNUZ OLMASIN’
Dünyanın KKTC’ye yönelik söylemleri ve biçtiği rolü kabullenmek yerine kararlı adımlar atılması gerektiğini savunan Güner Kıbrıslı Türklerin önce kendilerinden emin olmaları gerektiğini belirtti.
Güner şöyle dedi:
‘‘Başkalarının yargılarını kılavuz edinmekten kurtulmamız lazım. Birileri bize bir şey söylüyor diye, biri size başarısız olacaksınız dedi diye onu haklı çıkarmak zorunda değilsiniz. Birileri size,‘biz sizi istemiyoruz, siz şöyle toplumsunuz’ demek yerine, gerekli dizaynı yapıp yolunuza devam edebilirsiniz. Bazen başarıya giderken kulaklarınızı, yapamazsın diyenlere karşı tıkamanız gerekiyor. Yoksa başkalarının yargılarını kılavuz edinmiş olursunuz. Bir kere Kıbrıs Türklerinin başkaları ve kendileri hakkında geliştirmiş oldukları bu ön yargıları, onlarda kendilerine propaganda yapmasınlar. Çünkü başkalarının söyledikleri olumsuzlukları kendi içlerinde yaşatıyorlar, onları haklı çıkarıyorlar. Hiç böyle dava kazanılır mı? Hiç böyle savaşa girilir mi? Her şey zihinde kazanılır, zihinde kaybedilir. Bir müzakereyi de, bir savaşı da bir mücadeleyi de önce zihninizde kazanırsınız ya da kaybedersiniz. Bütün zaferler önce beyinde başlar. Bu yüzden dışarıdaki insanların ön yargısı bizim umutlarımızın kılavuzu olamaz.’’