Erçin ŞAHMARAN
Ülke gündemindeki önemli konular “SÖZ SİZDE” programında masaya yatırıldı. ADA TV de Cuma akşamları yayınlanan ve Erçin Şahmaran’ın hazırladığı programın bu haftaki konukları, köşe yazarları Derviş Doğan, Ediz Tuncel ve eski siyasetçi Sami Dayıoğlu oldu.
Derviş Doğan Rumların savaş gemilerini bahane edip masadan kaçmasının doğru olmadığını kaydetti. “Yeni pazarlık konusu oluşuyor. Kıbrıslı Türklerinde doğal kaynaklarda hakkı var diyorlar. Peki, neden arama sürecine bizim de katılmamıza müsaade etmiyorlar. Türkiye yeni bir diyalogun farklı adımlarını atmak istiyor. Bunu suyla, doğalgazla göstermek istiyor. Biz neresindeyiz bu sürecin. Yazık ki hiçbir yerde. Kıbrıs sorunundan beslenenler var” diyen Doğan, KKTC Meclisi’ndeki vekillerin de bu sorundan beslendiğini savundu.
Ediz Tuncel de, bazı ülkelerin Rumlara destek verdiğini, Türkiye’ye ‘dur bakalım yöneten biziz’ diyerek Türkiye’nin içini dağıttıklarını ifade etti. Yabancı basında Türkiye’nin hala işgalci olarak gösterildiğini söyleyen Tuncel, “Peki, bunun aksini ispatlamak için ne yaptılar. Hiçbir şey, küçük oyunlarla kazanç elde etmek için, Rum tarafını muhatap aldılar. Bu çok büyük bir hatadır” dedi.
Sami Dayıoğlu ise Rumların masadan çekilmesinin sebebini şu sözlerle yorumladı: “Bana göre esas sebep, BM ve AB’nin gösterdiği, doğrudan ticaret tüzüğünün yeniden gündeme gelmesini engellemek. Bu nokta çok önemlidir. Yine yeni danışman Eide’nin başlattığı diplomasi trafiğinden de kurtulmak. Bu bir taktiktir. Rum yönetimi içten aldığı baskı karşısında bu yöne gitmiştir. Çünkü artık son noktaya gelinmiştir.”
DERVİŞ DOĞAN: “KIBRIS DA BU SAVAŞIN İÇİNDE”
“Aynı ulusa ait olmayan iki örgüt çatışma içinde. Dünyanın en güçlü orduları, ABD, Türkiye ve İsrail’in üç cephede savaşması kolay değil. IŞİD çok güçlü bir orduya mı sahip? Belli değil. Demek ki bunu destekleyen birileri var. Bu mücadeleyi vermeleri, gerçekten düşündürücü. Türkiye daha önce destek verdi mi, bilmiyorum. Böyle iddialar var. ABD’nin de desteği olduğu söyleniyor. Enteresandır, Türkiye’den koalisyon güçlerine daha çok destek vermesi isteniyor. Akıllara şu soru ister istemez geliyor, esas hedef IŞİD mi, ESAD mı? Türkiye’nin bu topraklara tek başına girmemesi gerek. Türkiye’ye baskı var. Burada insani bir dram yaşanıyor. Ama uluslararası bir müdahale olmalı. Türkiye tek başına girmemeli. Kıbrıs da bu savaşın içinde. Doğrudan müdahiliz. Savaş uçakları bizim ülkemizden kalkıyor.
“YENİ BİR MÜZAKERE BOYUTUNA GİRİLİYOR”
Kıbrıs’ta yeni bir müzakere boyutuna giriliyor. Sondaj çalışmaları daha öncede yapıldı. Sayın Özersay sondaj çalışmaları başladığında müdahale etmemiz gerekirdi diyor. Yani sondaj çalışmaları da masaya gelmeliydi. Bir taraf ben hiçbir şeyi paylaşmam diyor. Biz ne su, ne doğalgaz, hiçbirinde yoğuz. Savaş gemilerinin gelmesi, bu kadar sert bir tavır olmamalıydı. Ama Rumların bahane edip böyle bir tavır geliştirmesi, masadan kaçması da doğru değil. Yeni pazarlık konusu oluşuyor. Onlarda bir şeyler göstersinler, iyi niyet ortaya koysunlar. Kıbrıslı Türklerinde doğal kaynaklarda hakkı var diyorlar. Peki, neden arama sürecine bizim de katılmamıza müsaade etmiyorlar. Türkiye yeni bir diyalogun farklı adımlarını atmak istiyor. Bunu suyla, doğalgazla göstermek istiyor. Biz neresindeyiz bu sürecin. Yazık ki hiçbir yerde. Kıbrıs sorunundan beslenenler var. En
başta da bizim Meclisimizdeki elli vekil.
“SERDAR DENKTAŞ AKILLICA BİR ADIM ATTI”
Hükümet icraatları anlatıldı. Dikkatle dinledim. Gördüğüm, sıfır artı sıfır, elde var sıfır. Onlarda bunu farkındadır. DP-UG de uzun zamandır sıkıntılar var. Sayın Serdar Denktaş’ın bu sıkıntıları aşmak için çalışmaları vardı. Değişen Bakanların kendi kişisel hataları da oldu. Arabacıoğlu yarı yolda bıraktı. Geldiğimiz noktada artık her vekil kendi vekilidir. Hamit Bakırcı çok pot kırdı. Marsilya gezisi, suyun yönetilmesi ile ilgili sözleri, bunlar büyük hataları oldu. Ahmet Kâşif, Ulusal Güçler kanadının sözcüsüydü, demek ki bu rolü bitti. Yeni gelenler ne değiştirecek? Özellikle eğitimde nasıl bir yol çizilecek? Çok bir beklentim yok. Olay sadece parti içi dengedir. İstifa kartlarını engellemektir. Serdar Denktaş akıllıca bir adım attı.”
EDİZ TUNCEL: “TÜRKİYE KISKAÇ ALTINDA”
“Türkiye 1970’li yıllarda ASALA ile uğraştı. ABD, İngiltere ve Fransa’nın desteklediği örgüttü bu. Daha sonra PKK yaratıldı. Binlerce insan öldü. Bu örgüt giderek güçlendi. Bugün ABD Dışişleri Bakanlığı, bir açıklamasında Türkiye ve PKK’nın görüşmesi için tarafların anlaşmasından memnunuz diyor. Yani PKK’nın seviyesini yükselttiler. Türkiye’nin yanında taraf olarak gösterdiler. Ortadoğu’da istediklerini yapamadılar. Bu bölgede bir kaos yaratarak amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Dünyayı ticaret yönetiyor. Ve bu dengeler şekillendiriyor her şeyi. Ortadoğu’da yaratılan başarısızlık bir boşluk yarattı. Birçok örgüt türedi burada. Bunları yaratanlar, Arap ülkeleri, batılı güçler. Nereden gitti yardımlar, Türkiye üzerinden. Olay tamamen kontrolden çıktı. Ordu da yaratılan tahribat, Türkiye’nin bölgedeki gücünü zayıflattı. Çok kötü şekilde Türkiye kıskaç altında.
“TÜRKİYE RUMLARI MUHATAP ALDI”
Uluslararası politikada üç unsur var. Yönetmenler, aktörler ve figüranlar. Türkiye, kendini devletle bir gören, PKK ile masaya oturdu. Şimdi de Türk ordusundan yardım istiyorlar. Türkiye’yi yönetenler hata yaptılar. Ekonomik gücü elinde tutanların istediği gibi oynanır oyun. Bunu kullanamadılar. Kıbrıs’a gelirsek. Bir kriz yaşanıyor. Rumlar kendilerini aktör zannediyorlar. Bazı ülkeler Kıbrıs Rumlarına destek verdiler. Türkiye’ye de dur bakalım yöneten biziz dediler. Türkiye’nin içini dağıttılar. Türkiye basını yazmıyor, yabancı basında görseniz neler var. Bütün dünya her türlü detayı görüyor. İşgalci görülüyor Türkiye. Peki, bunun aksini ispatlamak için ne yaptılar. Hiçbir şey, küçük oyunlarla kazanç elde etmek için, Rum tarafını muhatap aldılar. Bu çok büyük bir hatadır.
“KABİNE DEĞİŞİMİ TAM BİR KOMEDİ”
İstediğimiz ülkede istikrar olması. Hükümette istikrar var mı, kabinedeki değişiklikler bu istikrarı sağlayacak mı, ciddi siyasetin bir adımı mı bu? Hayır. Bu değişiklikleri kimse ciddiye almaz. Üstelik geç kalınmış bir kabine değişiklidir bunlar. Sayın Bakırcı’nın gafları ortada. En başından bu görevden alınmalıydı. Sistem tıkandı diyorlar, peki sizin işiniz ne orada? Çözün sorunları, bizim vergilerimizle maaş alıp, iş yapmamak. Bunlara herkes güler. Bunlarla söylenecek tek şey komedi. Siz bunlarla uğraşırken, Türkiye kendi içinde dağılmışken, Rumlar sizi ciddiye alıp masada niye kalsın. Kırk yıldır hala daha aklımız başımıza gelmemiş.”
SAMİ DAYIOĞLU: “TÜRKİYE ÜZERİNDE BASKI ARTACAK”
“Türkiye içinde büyük bir sıkıntı var. Türk basını sansür altında, yabancı basın olayların daha büyük safhalarda olduğunu gösteriyor. Bazı bölgelere emniyet güçleri girmiyor bile. Türkiye’den yardım bekliyorlar. Bölgede bir Kürt devleti kurulması ihtimalini Türk ordusu görmüyor mu? Neden buna fırsat versin ki. Havadan bombalama yapılıyor. Tabi ki bu yetersiz. Diğer ülkeler asker kaybetmemek için adım atmıyor. Düşman kim, kiminle nasıl savaşılacak, nereden ne çıkacak, hiç belli değil. Türkiye böyle bir adım atar mı, bu savaşa girer mi, bunu göreceğiz. Türkiye’den askeri müdahale için talep var. Bunu yaparken okul yakmak, hastane, Atatürk büstü, bayrak yakmak nasıl bir anlayış. Amaç gerçekten bu mu? Türkiye üzerindeki baskı daha da artacak.
“SON NOKTAYA GELİNDİ”
Rumların elindeki gazın miktarı nedir? Bu çok önemli. On yıllık olduğu söyleniyor. Esas gaz İsrail’de. Bunun taşınmasıdır esas mesele. Rumların masadan çekilmesi için ne oldu? Bana göre esas sebep, BM ve AB’nin gösterdiği, doğrudan ticaret tüzüğünün yeniden gündeme gelmesini engellemek. Bu nokta çok önemlidir. Yine yeni danışman Eide’nin başlattığı diplomasi trafiğinden de kurtulmak. Bu bir taktiktir. Rum yönetimi içten aldığı baskı karşısında bu yöne gitmiştir. Çünkü artık son noktaya gelinmiştir.
“DERVİŞ EROĞLU ZİRVEDE BIRAKMALI”
Serdar beyin kabine değişikliği tamamen siyasi bir denklemdir. Yine Sayın Özersay da görevinden alındı. Bana göre Cumhurbaşkanlığına aday olduğu andan itibaren ayrılmalıydı. Derviş Eroğlu da siyasette bu noktaya gelmiş birisi olarak bu görevi zamanında bırakmalıdır. Karar kendisinin tabi ki ama bence en iyisi bu. Kudret bey önümüzdeki yıllarda siyaset dünyamızın en önemli aktörlerinden biri olacak.”