Her geçen gün normalleşen ilişkiler

22 Haziran 2007 Cuma gecesi bir kez daha Ercan’a direk uçamamanın ne anlama geldiğini yaşayarak yoldayız.

22 Haziran 2007 Cuma gecesi bir kez daha Ercan’a direk uçamamanın ne anlama geldiğini yaşayarak yoldayız. Alman sosyaldemokrat milletvekili arkadaşım Lothar Klemm ve ben ayrı ayrı saatlerde Frankfurt’tan bindiğimiz uçakların İstanbul’a gelmesinin ardından gece 21.15’te kalkması gereken ama en az bir saat geciken bir THY uçağı ile Kuzey Kıbrıs’a uçuyoruz. Frankfurt’tan Ercan’a uçmak neredeyse bir iş gününe mal olmakta.

 

Bu uçuşun güzel yanı ise, Kuzey Kıbrıs’ın Alman dostlarının artık çok sık Ercan Havalanı’nı kullanarak adaya gelmeleri. Bu normalleşme olumlu bir gelişme.

 

İlk geldiklerinde büyük bir olay olan yolculuk ve Ercan girişi onlar için günümüzde yaşamın normal bir olayı haline gelmiş durumda.

 

Evet işte hedef bu olmalı!

 

Alman sosyaldemokrat milletvekilleri şimdi olduğu gibi gayet doğal bir seyahat yaparcasına ve de İstanbul’a gidip geldikleri gibi Lefkoşa’ya da gidip gelebilmeliler.

 

İşte bunu yaşamaya başlamak beni sevindiriyor. Demekki doğru yoldayız!

 

Bugün İstanbul’da üçüncü kez gerçekleşen Türk - Alman Ekonomi Kongresi’ndeydim. Volkswagen, Mercedes-Benz, General Motors (Opel), Deutz, Metro, Lufthansa, Fraport ve daha nice Alman şirketinin önde gelen yöneticileri zirvenin konuşmacıları arasındaydı.

 

Paneller dışında lobide konuşma olanağı bulduğum Alman şirketlerinin temsilcilerine Kuzey Kıbrıs’taki olanaklardan söz ettiğimde onların ilgiyle dinliyor olması da beni çok sevindirdi. Hiç birinden “ama ambargo” ya da “ama KKTC tanınmıyor” tarzı çıkışlar duymadım. Bu geleceğe yönelik iyi bir işaret. Hele İshak Alaton’un da aralarında bulunduğu Türkiye’nin başarılı iş adamları ve Almanya’nın Türkiye kökenli işadamları Kuzey Kıbrıs konusunda çok netler. Belki de yabancı sermayenin adanın kuzeyinde yatırım yapması için en önemli köprüler de onlar.

 

Kuzey Kıbrıs’ta ekonomi geliştikçe ve pazar cazipleştikçe politik sorunlar aslında sadece Rum Kesimi’ndeki dinazorları ve bazı politikacıları ilgilendiriyor. Kuzey Kıbrıs yarın Başbakan Ferdi Sabit Soyer’in son zamanlarda hep hedef olarak tanımladığı Malta’yı yakaladığında sanırım “KKTC’nin o esnada tanınıp, tanınmadığı” çok az çevreyi ilgilendiren bir konu haline gelecek.

 

Uçakta yanımızda oturan Hollandalı bayan şimdiden bu detay ile ilgilenmemekte. Ozanköy’de yaşamakta olan erkek arkadaşının yanına gidiyormuş. Kuzey Kıbrıs onun için artık yılın oldukça uzun bir zamanını geçirdiği ikinci vatan konumunda!

 

Evet dışarıdan değerlendirildiğinde aslında durum hiç fena değil!

 

Bir de Kuzey Kıbrıslılar bunun değerinin farkına varsalar. “Ya hep ya hiç” tarzı bir bekleyiş içinde yaşamak ya “sürekli karamsar olmayı” ya da “yanlış mucizeler peşinde koşmayı” beraberinde getiriyor.

 

Oysa küçük adımlarla da ileriye gidiliyor olması olumlu bir gelişme. Nereden nereye gelindiği ve içinde bulunulan koşullar düşünülecek olursa son bir kaç yıldır gelinen nokta çok değerli. 

 

İşte bu gelişmeye katkı sunmak bence tüm Kuzey Kıbrıslılar’ın çıkarına!

Bu haber 591 defa okunmuştur

:

:

:

: