Değerli okurlar. bu sütundaki, adalet terazim, doğru olanları alkışlamak, eğri olanları da eleştirerek, eğriliği doğrultacak, yapıcı uyarılarda bulunmak, siyasal iktidarların çizmiş oldukları yol ve takip ettikleri politikaların, icraat alanına girmelerini izlemek, toplumun, bakış açısını, algılama kapasitesini, memnuniyetlerini ve memnuniyetsizliklerini, bu sütuna aktararak, siyasal iktidarları,
halk yararına icraatlar yapmaları için, teşvik etmek, baskı unsuru oluşturmak, halkıma karşı, bir sorumluluk örneği olarak, bu sütunda
yazmak.
Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com
Her siyasal iktidarın yaptıklarını, ille ki toplumun tümünün kabullenmesi diye, bir kriter olamaz.
Fakat, bazı uygulamalar var ki, toplumun tümünü ilgilendirir.
Yine, bunun tersi olarak da , yapılması gereken icraatların, yapılmaması, toplumun büyük bir kısmının, ilgi alanına giriyorsa, bunların yapılmaması, toplumu külliyen ilgilendirir ve bunun için de tepki büyük olur.
Gelelim, bugünkü konularımıza:
Efendim; bu günkü konularımız, toplumu çok yakından ilgilendiren ve olmaları için de, hemen hemen tüm toplum tarafında, talep edilen
İki konu .
Birincisi: Kıbrıs müzakerelerine hükümetten de bir temsilcinin katılması.
İkincisi de : Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı, Sn. Çavuşoğlu’nun, TÜK‘le ilgili aldığı karar !
Bilindiği gibi, Kıbrıs müzakere sürecinde, görüşme masasındaki mutfakta, sadece, hükümeti oluşturan Partilerden, her hangi birisi yok.
Pekala, diğer partilerden, temsilci var mı ?
Büyüklük sırasına göre, bir tanımlama yapmayacağım.
TDP temsiliyet bakımından, ipi göğüslemekte.
En fazla elemanla, TDP önde.
İkinci sırada, CTP.
İki temsilcisi, görüşme masasında.
Geriye kalıyor, iktidar partileri, UBP ve DP.
Bu günlerde, görüşmelerin seyri ve içeriği ile ilgili olarak. hükümetle, saray arasında, soğukluk devam etmekte.
Bunun, devamının önlenebilmesi için, Sn. Özgürgün’ün önerisi doğrultusunda, hükümetten de, bir temsilcinin, görüşmelere dahil edilmesi “ kıyameti mi koparır ? ”
Yoksa, hükümetten görüşmelerle ilgili ”gizli saklı“ mı var ?
Sn. Meclis Başkanının, son açıklaması çok isabetli.
Devlet kurumları arasında, Kıbrıs görüşmeleri nedeni ile, çok sıkı bir diyaloğun olmasının, gerekliliğinden dem vurdu.
Hani de, haksız değil.
Şehitlerimiz, halen daha, yeni yeni bulunup, kemikleri, küçük tabutlarda, defnedilmekte.
Bu devleti, canları ile kurdular.
Devleti yönetenler de, bunu uyum içinde yürütmeli.
Uyum içinde, diyalog içinde Kıbrıs Türk Halkının geleceğini belirlemelidir.
Gelelim ikinci konumuza :
TÜK‘ün batırılmasına.
Bu sütunda, bu konu ile ilgili olarak hem Sn. Çavuşoğlu’nu hem de bu kararı alan siyasileri eleştirdim ve kurumu batıranların, hesabını, halktan sorduğunu yazdım.
Bu gün, Sn. Çavuşoğlu’ndan bu konuda, bir açıklama ve bu açıklamasında da, bir kararını okudum.
Açıklamasında, batırılan TÜK’ ile ilgili olarak , batıranlardan hesap sorulacağının, müjdesini verdi.
Ne güzel, bir karar.
Dileğim, bu kararla, sonuna kadar, bu kurumumuzu batıranlardan hesap veya hesaplar sorulsun.
Suçlular, bulunsun.
Halkın malı olan bu kuruluşları, batırma becerisi gösterenler, hesap versin.
Dilerim bu karar diğer batırılan kurumlara da, örnek olur.
Sn. Çavuşoğlu’nun, ilkeli ve kararlı duruşu, TÜK‘übatıranlarla ilgili aldığı karar, toplum katında isabetli bulunmuş.
Bu kararla, Sn. Çavuşoğlu, takdir toplamıştır.
Hesap sorma sürecini takip edip, bunun, ne kadar ciddi olduğunu da, irdeleyeceğim.
Bu bir başlangıç.
Bu açıklamadan sonra, Sn. Çavuşoğlu bu işten “cayar veya caydırılırsa“ hesabın kendine kesileceğini de, asla aklından çıkarmasın.
Hesap sorma kararını, alkışlıyorum.