Önceki istifa eden CTP Merkez Yönetim Kurulu 19 Nisan Erken Genel Seçimlerinin kararını alan organdı. Erken seçim kararı alınıp kesinleştiği günden itibaren gerek UBP gerekse DP bu kararı bir çeşit görevden kaçma olarak değerlendirmişti. Hatta seçim kampanyası boyunca bu tema sürekli işlendi. Görev süresinin bitişine daha bir yıl varken erken seçim kararı alınması CTP hükümetinin işleri yüzüne gözüne bulaştırdığına ve bu nedenle görevden kaçma isteğine bağlandı.

Halbu ki, ÖRP’nin yaratılışında yaşanan milletvekili transferleri nedeniyle UBP ve DP bir buçuk yıl meclis boykotu yapmıştı. UBP karşılığında hiç birşey almadan meclise dönmüş DP de milletvekillerini istifa ettirmişti. Bu ikili erken seçim talep ediyordu. Erken seçim kararı alındığında bu iki partiden beklenen kararın kendi baskıları ile alındığını ileri sürüp zaferlerini ilan etmeleriydi. Ancak öyle yapmadılar. CTP’yi işleri yüzüne gözüne bulaştırmakla ve görevden kaçmaya çalışmakla suçladılar. Bu suçlamalar bütün seçim kampanyası boyunca sürdürüldü.
Dün Ada TV’de canlı yayında seçim sonuçlarını değerlendiren Özkan Yorgancıoğlu, 19 Nisan seçimlerinden UBP’nin birinci parti olarak çıkacağını bildiklerini söyledi. Bu ifadeleri kendi kulaklarımla işittiğimde şaşırmadığımı söylersem yalan olur. Seçim gününün üzerinden geçen süre daha sadece 72 saat… CTP’nin sloganı 25+ değil miydi? Sayın Yorgancıoğlu yeni dönemde CTP’nin müstakbel genel başkanı. O nedenle söylediklerinin önemi iki kat artıyor. Diyor ki, “UBP’nin birinci parti çıkacağını biliyorduk, ancak aradaki farkın 2-3 milletvekili olacağını sanıyorduk” Özkan Yorgancıoğlu arada 11 milletvekili fark olacağını sanmadıklarını söylüyor. Bundan da anlaşılıyor ki, CTP erken seçim kararı alırken az zararla hükümetten kurtulmayı amaçlamış! 2010 Haziranı’na kadar beklerlerse zararlarının çok büyük olacağını düşünmüşler ve o nedenle az zararla kurtulabilmek için erken seçim kararı almışlar!
İşte genel durumun fotoğrafı böyle… CTP yanlısı gazetelerin Pazartesi’nden bu yana attığı manşetler de bu fotoğrafı tamamlıyor. Kalemşorlar, “haydi yap da görelim” türünden manşetler atıyor. Bu fotoğrafı net olarak gördükten sonra doğal olarak insanın aklına şu soru geliyor; neydi CTP’yi hükümetten kurtulmak için erken seçim kararı almaya iten nedenler?
Bu sorunun cevabını ya da cevaplarını aslında hepimiz belli ölçülerde de olsa biliyoruz. Ama işittiklerimizi bir kez de buradan aktararak paylaşmakta da yarar var.
CTP hükümetinin geçen yıl Temmuz ayında bir yasa tasarısı hazırlayıp bunu apar topar geçirmeye ve eşel mobil sistemini ortadan kaldırmaya kalkıştığını hatırlıyoruz. Hani ülkedeki tüm sendikalar birlik olup genel greve gitmişler ve hükümet de korkup o tasarıyı askıya asmıştı! Bir de daha 3 ay önce kamuda çalışanların maaşlarının Asgari Ücretten başlamasını öngören yasa tasarısı vardı ya… Yine bunların yanında etrafta dolaşan o söylentiler; maaşların aşağıya çekileceği. 13. maaşın kaldırılacağı, emekli ikramiyelerinden büyük oranda vergi kesintisi yapılacağı…
Bütün bunlar alt alta konduğunda CTP’nin daha fazla yıpranıp dağılma noktasına gelmeden hükümetten kaçmak için erken seçime gittiği daha da akla yatan bir hale geliyor. Bu görülenler eğer gerçekse CTP’ye oy veren seçmenleri kandırdığı gibi bir durumun ortaya çıktığının da altının çizilmesi gerekecek.
Çünkü bu parti seçmenin karşısına çıkıp 25+ diyerek tek başına iktidar talebinde bulundu. Ona inanan seçmenler de peşine düşüp canla başla çalıştı. İktidarda oldukları için hiç kimse de gizlenmek ihtiyacı duymadı. Yüzlerce kamu görevlisi yasada açıkça suç olarak tanımlamasına karşın CTP için yoğun çaba harcadı.
Ancak sonuçta meğer CTP muhalefete geçmek için erken seçim kararı almış. Ve ne kurtarırsam mantığı ile 15 milletvekilliğini alıp çekilmiş!
CTP’li kimlikleriyle atanan bürokratların ve CTP yandaşı olmakla sağa sola tafra savuran memurların UBP işbaşına gelince ne olacağını hiç umursamamış!
Sahi, hani CTP 3’lü kararname sistemini kaldıracaktı? Ne olacak şimdi?