Hükümetin, HP’nin PM tarafından alınan kararla düşmesi sonucu Başbakan, geçen perşembe günü, Sn. Cumhurbaşkanına istifasını sundu.
İstifasını verirken, çok önemli bir hususu da dile getirdi.
Ülkedeki ekonomik kriz nedeni ile, hükümet çalışmalarına bir an önce başlanılması dilek ve isteğinde bulunmuştu.
Bu dilek ve istek, yerinde bir irade beyanı niteliğinde.
Fakat, Sn. Cumhurbaşkanı, hükümet oluşumu faaliyetlerine bu gün başlama kararı aldı.
Takdir kendisinin.
Saygı duymak gerek.
Demek ki, Başbakanın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz algısı, Sn. Cumhurbaşkanında oluşmamış olacak ki, hükümet kurma çalışmalarını, bu gün başlatıyor.
Bugün Mecliste, üç büyük partinin Genel Başkanlarını sırası ile kabul edip görüşecek. Fikirlerini alacak. Yarın ise, Mecliste bulunan küçük partilerin, Genel Başkanlarını kabul edecek.
Muhtemelen, Pazartesi ve Salı günleri yapılacak görüşmelerden, Hükümet oluşumu ile ilgili, kesin görüş çıkmazsa. Çarşamba günü görevlendirme yapacak.
Görevlendirme, büyükten küçüğe göre devam edecek.
Her görevlendirme, 15 gün alır.
Görevi alan milletvekilinin, çalışmalarını 15 günün sonuna kadar götürdüğü, şimdiye kadar görülmedi. En çok bir haftada bu işi yapar. Ya da, iade eder.
Belki de görev alma tüm Siyasi Parti Başkanlarına nasip olmaz. Şayet, onlardan önce hükümeti oluşturacak Genel Başkan, bu işi başarır ve kabineyi kurar ise. Başka görevlendirme yapmaya da gerek duyulmaz.
Bugünden itibaren, bu süreci ülke yaşayacak.
Gelelim, meclis aritmetiğine göre olası hükümet oluşumuna.
Mecliste bulunan YDP, Seçim Hükümeti oluşması halinde, geçici hükümette yer alabileceğini belirtmişti.
CTP‘ de erken seçime, sıcak bakmıyor.
UBP, hem koalisyona hem de erken seçime sıcak bakmaktadır.
Diğer partiler işi, zamana bırakmış gibi görünüyor.
UBP, Koalisyon hükümetlerine, erken seçimden daha sıcak bakar gibi görülmektedir.
Hükümet oluşumunda, UBP hem kilit hem anahtar rolünde.
Sn. Tatar en erken bir zamanda, hükümeti kurarız diyor da fikrindeki ortağı bir türlü zikretmiyor.
Tabii bu konuda karar alacak olan UBP’nin yetkili organları, yani PM ve MYK olacaktır.
Yazıyı yazdığım saatlere kadar, partide iki görüş hakimdi.
Ağırlıklı olan görüş, HP ile bir ortaklık hükümetinden yana.
Bazı örgütler ve eski Genel Başkan Sn. Özgürgün ise HP’ne sıcak bakmıyor. Ortaklık hükümeti için CTP’den yana tavır koyuyor.
UBP’nin içinde olacağı bir ortaklık hükümetinde, bence en önemli
konu, Kıbrıs ve Kıbrıs müzakereleri olacaktır.
Sakıt hükümetin, programında Kıbrıs müzakereleri konusunda tek kelimenin olmayışını ağır bir şekilde eleştiren UBP’nin. Müzakerelerle ve nihai sonuç anlaşması ile ilgili hükümet programına, Kıbrıs Türk Halkının hak ve menfaatlerini gözetecek kuralları koyabilecek bir siyasal parti ile ancak ortaklık kurabilir.
Aksi, kendi kendisi ile ters düşmez mi?
Bence, hükümet programının yazılması, bundan geçerek yazıma devam edecek.
UBP yetkili organları, bu ilkeyi göz önünde tutarak ancak bir parti ile ortaklığa gidebilir.
Gözlerimizi etrafımıza çevirelim.
Dört bir taraftan sıkıştırılmaya çalışılan bir Türkiye.
Kıbrıs Türkünün tek hamisi Türkiye.
Güneydeki bütün partiler, ulusal konsey adı altında, son yaptıkları toplantıda yek pare olmuşlar. Kendilerine özgü bir şekilde, kaya olmuşlar. Bizler ise, kuzeyde, tabiri caiz ise toz bulutu.
Halkın, UBP’den ülkedeki sorunlara çare bulmasının yanında, en büyük istek ve talebi. Ülkede, Kıbrıs konusundaki bu pısırıklığı ve bu sessizliği ortadan kaldırması.
Toz bulutu haline getirilen Kıbrıs Türk Halkını, tek yumruk haline getirmesi. Eskisi gibi kayalaştırması .
Bu konuda UBP, büyük bir sınav verecektir.