“AET bir Hristiyan kulübü “

Türkiye Cumhuriyeti, kendi kıta sahanlığında . Garantör olarak da Kıbrıs Türk Halkının , denizlerde, hakkını koruyup aradığı için. AB tarafından sözde yaptırıma tabii tutuldu .

Türkiye Cumhuriyeti, kendi kıta sahanlığında . Garantör olarak da Kıbrıs Türk Halkının , denizlerde, hakkını koruyup aradığı için. AB tarafından sözde yaptırıma tabii tutuldu .
Sözde diyorum, çünkü alınan kararlar . Güneyi memnun etmek için eften, püften kararlar .
Yaptırım olarak uygulanmayacak, dandik kararlar .
Güney ve Yunanistan. Zaten daha önce, söz konusu kararları. Vetolarını kullanarak, bloke etmişlerdi .
Burada, esas üzerinde durulacak olay .
AB’nin, Türkiye’nin ve KKTC’nin egemenlik haklarına tecavüze ve onu tanımamaya yeltenmesi .
Kendisini, uluslararası hukukun yerine koyup, yetkisi varmış gibi kararlar üretme saçmalığına girişmesidir .
Alınan sözde kararlarda . Güneyin ve Yunanistan’ın, birlik içindeki ülkelere, duygusallık ve Hristiyan dinini de siyasete sokarak, böyle bir kararı almış olması. AB’nin, adada bulunan biri Müslüman . Diğeri Hristiyan olan iki halk arasındaki tarafgirliğini, ortaya koyması bakımından, düşündürücü olsa gerek .
Bu kararın alınmasında, Hristiyan dininin etkisi , çok büyük olmuştur .
Karar alınırken. Adadaki iki halkın pozisyonu ele alınıp , adaletli bir şekilde irdelenip karar verilmemiştir .
Karar ön yargılı alınmış ve din ağır basmıştır .
Bu kararın bir örneğini. 2004 Annan referandumunda yaşamadık mı ?
AB’nin hazırladığı plana. Güney “ hayır .”
Kuzey “ evet” demesine rağmen . AB’ Türkler evet, Rumlar hayır derse . AB’ne Rumlar alınmayacak . Türk halkı alınacak vaatlerine karşı . Tam tersi oldu . Rumlar Birliğe alındı . Türkler alınmadı .
Gerekçe olarak da .
“Rumların iradelerine saygı duymak gerek “ denilerek . AB kendisine kılıf olarak, Rumların iradelerini gösterdi .
AB, uygulanması mümkün olmayan bu son kararı ile. Adada Rumlar kadar eşit bir statüde olan Ada Türklerini by-pas etmiş olarak . Adada, sadece Kıbrıs Rumların varlığını tescil etmiş olmuyor mu ?
Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Hidrokarbonlarla ilgili sunduğu bir öneri paketi . Daha güney tarafından incelenip, yanıtlamadan önce AB’nin bu kararları alması . AB’nin adada bulunan iki halka karşı bakış açısını, ortaya koymuyor mu ?
AB, bu kararı ile. Adada iki halktan biri olan Kıbrıs Rumlarının avukatlığına ve hamiliğine soyunmuyor mu ?
Bu kararı ile AB, bizleri yani Kıbrıs Türk Halkını . Hamiliğini üstlendiği Kıbrıs Rumlarına yama yapma uğraşları içinde olduğunu göstermektedir . Kuzeyde, AB’ne biraz sempatisi olan kalmışsa. Bu kararla, onlar da AB’ne tepki koyacaklardır .
En önemlisi AB . 82 milyon olan, koskoca bir Türkiye’yi kaybetmenin eşiğinde . Kimin için ? Güneydeki Kıbrıslı Rumlar için .
Batının, Türkiye’ye karşı bu haksız ve uluslararası hukukla bağdaşmayan karar ve yaklaşımları karşısında. Türkiye’yi hem karada, hem denizde, hem de havada, Egemenliğini ve hükümran haklarını korumak için, bölgede ve dünyada. Önemli aktör durumuna getirmesi bakımından da . Batıyı kutlamak gerekmez mi ?
Türkiye, artık denizlerde de Batının düşmanca tavırları karşısında. Enerji konularında, aktör durumundadır .
Türkiye, Kıbrıs olaylarına kadar, Nato şemsiyesi adı altında, Misakı milli sınırlarına hapsedilmiş . O yıllarda, bölgenin ve dünyanın şekillenmesinde, rol alması engellenmişti .
Bu kabuk 1964 ‘te çatladı .
1974 ‘ te, kabuğundan çıkan Türkiye . Dünyaya bir Türkiye’nin olduğunu ve Doğu Akdeniz’in şekillenmesinde. O Türkiye’nin de olacağını ispat etti .
1964 Kıbrıs olayları, Türkiye açısından bir milad .
1974 ‘ te kabuğundan çıkan Türkiye’yi. Batılılar çıktığı kabuğa tekrar hapsetme uğraşı içindeler .
Bu, mümkün mü ?
Ekonomik ambargolar uygulama tehditleri ile Batılılar, Türkiye’ye “sünnetçi korkusu “ vermeye çalışmaktadırlar .
Bu yöntemlerle, Türkiye’yi kabuğuna sokmak şöyle dursun . Egemenliğini korumak ve kollamak için, bölgede militaris güç olarak dünyaya kendini kabul ettirdi .
Batının bu tavırları karşısında .
Türkiye, kısa, orta ve uzun edimli olarak kalkınmasına devam etmeli .
AB . Yaptırım kararı almış .
“ Vız gelir, tırıs gider .“
1975 yılında, Türkiye’deki liderlerle röportajlar yapmıştım .
Rahmetli Erbakan Hoca ile de bir söyleşimiz olmuştu .
O söyleşide , AB ‘ın eski adı Avrupa Ekonomik Topluluğu idi .
Hoca bu topluluğa hep karşı olmuştu .
Konuyu tartışmaya açtım . Bir cümle ile yanıt verdi .
“ AET BİR HRİSTİYAN KULÜBU .“
Rahmetli Erbakan Hoca haksız mı ?
Bu haber 4719 defa okunmuştur

:

:

:

: