Uluslararası Hukuk, hangi uluslar için geçerli .
Bu hukukun yaratıcıları kimler ve yarattıkları hukuku yontup, getirisini hortumlayanlar kimler ?
Dünyamız iki büyük savaş geçirdi .
Bu iki büyük savaşın nedenleri ayni .
Dünyanın nasıl sömürüleceğinin rekabeti sonucu bu güçler. Her iki savaşta da, milyonlarca masum insanın ölmesi ve kaybolmasına neden oldu.
Bu güçler, Birinci Dünya Savaşını çıkaran Almanya’yı değil de Türkiye’yi işgale kalktılar.
Çünkü Almanya da kendileri gibi Kapitalistti.
Ayni nedenlerle, yine Almanya İkinci Dünya savaşını çıkarmamış mıydı ?
Bu güçler.
İkinci Dünya savaşından sonra. Birleşmiş Milletler Teşkilatını oluşturarak başına geçtiler.
Teşkilatın tüm üyeleri, oy birliği ile karar alsa da, baştaki beş devlet bunu çeşitli şekillerde engelleyerek, kararın uygulanmasının önüne geçebiliyor.
İstisnai durumlarda, teşkilatın kararlarını uygulamak zorunda kalıyorlar .
Bunun çaresini de buldular. Teşkilatı by-pas ederek. Teşkilatın dışında ona rakip .
Koalisyon gücü adı altında, tamamen askeri güce dayanan teşkilattan ayrı olarak güçler oluşturdular.
Çıkaramadıkları kararları. Koalisyon gücü adı altında çıkarıp uygulama alanına sokabiliyorlar.
Bunun dışında bir de NATO teşkilatı var .
Bunların hukukunu da üye devletler oluşturur .
Menfaatleri gerektiriyorsa, bu hukuk, teşkilatın dışında da uygulama alanı bulabiliyor.
Yaratılan bu hukuk sistemi. Bunu yaratanların menfaat ve çıkarlarını korur nitelik arz etse de, aldatıcı bir şekilde, uluslararası hukuk yutturmacası olarak. Bu ülkeler, karşı duramayacak güçsüz ülkeleri de bunun içine dahil ederek, sözde bu hukuka dayanarak adaleti bulacakları aldatmacasını kabul ettirirler.
Böylece kendilerinin yarattığı bu hukuka, uluslararası nitelik kazandırırlar.
Bu, uluslararası hukukun hamisi olan ülkelere bir bakalım .
Bunlar sanayileşmiş, hemen hemen batılı ülkeler.
Hepsi kapitalist ekonomi ile dünyayı sömürenler.
Bunların yarattıkları düzen ve hukukta. İkinci Dünya savaşından bu yana hiçbir savaş olmuyor.
Coğrafyalarında insanlar ölmüyor. Kan akmıyor.
Pekala nerede kan akıyor ?
Bunların coğrafyalarının dışındaki, İslam coğrafyasında.
Sanki, İkinci Dünya savaşını 1945 ‘te bitiren güçler .
Nerede ise ayni zamanda, bu savaşı İslam coğrafyasında başlattılar.
Bu bir tesadüf olabilir mi ?
Buna evet denilebilir mi ?
Nerede ise her gün, İslam canı alınıyor. Kanı akıtılıyor.
Bunun destekleyicileri de dünyada belli.
Buna, yaratılan uluslararası hukuk da bir çare olamıyor. Çünkü bunu yaratanlar. Bu canları alan. Bu kanları akıtanlardır.
Yarattıkları hukuk kendileri için işliyor.
Bu hukukun uygulanmadığı veya ters uygulandığı alanlara gelince.
Bu hukuk, Müslümanlara katiyen uygulanmaz. Uygulatılmaz.
Çünkü bu hukuk onlar için çıkarılmamıştır.
Yaşam Hakkı. Temel bir insanlık hakkıdır.
Devredilmez, vazgeçilmez. Ortadan kaldırılamaz.
Bu Müslüman halkı için fiili olarak geçerli olmayan bir hukuk kuralı.
Tam aksi, Müslüman canı almak, bu hukuka göre mübah.
Hadi canım sizde demeyin.
Örnek mi ?
Batı Trakya.
Kudüs, Filistin.
Azerbaycan.
Bosna Hersek.
Doğu Türkistan.
Afganistan.
Bu uluslararası hukuk, yıllarca bizim katledilişimize seyirci kaldı.
Seyirci kalması şöyle dursun. Kıbrıs Türklerinin giden canları ve akan kanlarının, önünü kesmek için uğraşan Türkiye’nin, yoluna çıkmadılar mı?
Türkiye kendi uluslararası hukukunu uygulamasa. Durumumuz, Doğu Türkistanlı Türklerin durumu gibi olmaz mıydı ?
Dünyada Uluslararası hukuk. Silahlı kuvvetleri güçlü olan devletlerin hukukudur.
Gerisi, fasa fiso.
Biz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin daha da güçlenmesi için, yatıp kalkıp dua etmeliyiz .
Adada direnmemiz bir gerçek. Fakat direnmekle bu günlere gelmemiz mümkün müydü ?
O günleri mevzilerde geçirmiş biri olarak, bunu hayal bile edemezdik.
Evet direnmesine direndik. Direnme gücümüz de Anadolu’dan geldi.
Noktayı koyan da uluslararası hukuka rağmen. Türk Silahlı Kuvvetleri oldu .
1974’ten günümüze değin, özgürce nefes alıp veriyorsak. TSK ve onun adada bulundurduğu kol ordusuna borçluyuz.