Giden canlarımızdır!

Her geçen gün, Trafik kazalarına bağlı olarak meydana gelen ölümlerin azaltılıp ortadan kaldırılacağını beklerken. Tam aksine azalmak şöyle dursun, artarak devam etmektedir.

Her geçen gün, Trafik kazalarına bağlı olarak meydana gelen ölümlerin azaltılıp ortadan kaldırılacağını beklerken. Tam aksine azalmak şöyle dursun, artarak devam etmektedir.
Demek ki Trafik kazalarına bağlı olarak meydana gelen ölümcül sonuçları doğuran neden ve olguları ortadan kaldırmış değiliz ki, bu ölümcül kazalar devam etmektedir.
1974 ‘ten günümüze, 1871 insanımızın canı gitti.
Sene itibarı ile 45 sene.
45 yılda ortalama 41 ölüm olayı.
Bunu aya tekabül ettirirsek her ay ortalama 3 vatandaşımız trafiğe kurban gitmektedir.
Bu, azalacağına maalesef çoğalma göstermektedir.
Ülkemizde trafik keşmekeşi, her geçen gün ölümlü kazaları da beraberinde getirerek. İçinden çıkılamaz bir hale gelmektedir.
Trafikte yitirilen kurbanlar için ağıtlar, söylemler yapılıyor. Fakat sorunun kaynağına gidilip, bu kaynak kurutulmuyor.
Trafik keşmekeşliğini iki boyutta ele alırsak.
Ortaya şu gerçek çıkar.
Ana yollardaki keşmekeşlik.
Kentler içindeki keşmekeşlik.
Kentlerde yeterli araç parkları olmadığı için, araçların yollara park edilmesi sonucu, kentlerde bu konuda büyük kaos yaşanmaktadır.
Ana yollardaki keşmekeşliğe gelince.
Bunun da birden çok nedeni var.
En önemlisi.
Kitle ulaşım politikalarının olmayışı.
Trafiğin spontane olarak, kendi akışına bırakılmasıdır.
Bu da, 45 yılın olumsuz bir getirisi olarak, karşımıza çıkmaktadır.
Ulaşımda bir devlet politikasının olmayışı. Trafik karmaşasının başlıca amilidir.
Kara yollarından yapılan ulaşım. Ciddi şekilde denetime tabii tutulmaz ve kantarın topu kaçırılırsa. Ülkemizde olduğu gibi, ölümcül trafik kazalarını da beraberinde getirir.
Yetkililer, trafik kazalarının meydana gelme sebeplerini açıklarlar. Kazaların bunlara dayandığını da belirtirler.
Fakat bu kazaların meydana gelmemesi için, maalesef gerekli tedbirleri almazlar.
Meydana gelen trafik kazalarının dayandırıldığı nedenler.
Polis Genel Müdürünün tespitleri :
Aşırı sürat . Dikkatsizlik . Alkollü sürüş . Seyir halinde telefon kullanmak.
Uzmanlar, bunlara ek olarak. Yeterli yol güvenliğinin olmamasını da ekliyorlar. Burada en önemli eksikliğin. Gece yolların ışıklandırılmamasını örnek gösteriyorlar.
Ulaşımda, madem ki kara yollarına emanet edildik. Bunun güvencesini de Devleti yönetenlerin alması gerekmektedir.
Ölümcül trafik kazalarının belli başlı nedenleri, aşırı sürat. Alkollü araba kullanmak. Cep telefonu ile konuşmaksa.
Demek ki bu fiilleri meydana getiren sürücülere verilen cezalar caydırıcı olmaktan çıkmıştır ki. Bu kazaların meydana gelmesinde artışlar meydana gelmektedir.
Madem ki seyahatte kara yollarına mahkum edildik. Can güvenliği ile ilgili kuralları koymak. Devleti yönetenlere ve ulaşımdan sorumlu mercilere düşmektedir.
Trafik kazalarının azalmadan devam etmesinin. Mevcut caydırıcı kuralların yeterli olmamasından kaynakladığı gün gibi ortada.
Bu konuda siyaset kurumuna büyük bir görev düşmektedir.
Daha da caydırıcı kurallar getirilmelidir.
Kurallar da yeterli olmuyor.
Bunları destekleyecek bir denetim mekanizması muhakkak olmalıdır.
Bu mekanizmanın çekirdeği, Polis teşkilatımızdır.
Bu teşkilatımızın bu görevi gerekli bir şekilde yapabilmesi için. Yeterli personel ve araç gereçle donatmak gerekmektedir.
Bu yapısı ile bu görevi yapması mümkün mü ?
Konulan kameraları, sadece maliyeye para akışı olarak görmemeliyiz.
Öyle görülmektedir ki, para cezaları da geçer akçe olmuyor.
Para cezalarında en son aşamadan sonra. Ehliyet iptallerine gidici kurallar da getirilmelidir.
Çünkü, giden insanlarımızın yaşamıdır.
Bunu geri getirecek hiçbir çare bulunamamıştır.
İnsan yaşamının pahası, daha biçilmedi.
Öyle bir değer, dünyada mevcut değil.
Halkımız, siyaset kurumundan, caydırıcı tedbirleri almasını beklemektedir.
Çünkü, gidip gelmeyen bizim canlarımızdır.


Bu haber 4674 defa okunmuştur

:

:

:

: