Dünyada enerji savaşları

Batının sanayii devrimi ile yakaladığı süreç. Enerji kaynaklarını da ayni önemde değerli kıldı.

Batının sanayii devrimi ile yakaladığı süreç. Enerji kaynaklarını da ayni önemde değerli kıldı.
İstimle çalışan makineler, odun ve kömür marifeti ile iş görüyordu.
Petrolün bulunması ile makine ve motorları çalıştıracak enerji kaynağı petrol ürünlerinde yoğunlaşınca. Ekonomisini sanayiye yönelten ülkeler için Enerji türü olarak petrol ve petrol ürünleri biçilmiş kaftan oldu.
En önemlisi, savunma sanayinin vazgeçilmezi oldu.
Çünkü enerji kaynaklarını elde etmeden, bu sanayi türünü devam ettirmek imkansız gibi.
Enerji zenginliklerine sahip olan ülkelerde pek sorun olmasa da. Bundan yoksun olan veya eksikliğini çeken ülkeler bunu elde etmenin yollarını aramaya başladılar.
Enerji kaynakları olan ülkeleri her türlü yöntemlerle ele geçirmenin yollarını aradılar ve buldular.
Ya, barış adı altında yardımseverliği ön plana çıkardılar. Tavşana havuç gösterme misali.
Ya da militarist güçlerini kullanarak o coğrafyayı işgal etmek gibi.
Fakat bunlar için en kolay yol olarak. Enerji kaynaklarına sahip olmak için o ülkedeki yerli işbirlikçilerine darbeler yaptırıp. Bu işbirlikçilerini iktidara getirmek. Enerji kaynaklarının üzerine oturarak onları hortumlamayı seçtiler.
Dünyamızda bunun örneklerini yaşamaktayız.
Dünyadaki enerji kaynaklarını parselleyen bu ülkeler. Başka ülkelerin bu kaynaklara sahip olmalarını istemezler. Enerji kalkınmanın ana maddesi olduğundan. O ülkelerin kalkınmasını engellemek için Enerji kaynaklarından yoksun olmalarını sağlamada yapamayacakları hiçbir hareket yoktur.
Bu ülkelerden biri de Türkiye’dir.
Tarihin akışına bir bakar isek bunu açık seçik görürüz.
Daha Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlandı. Türk coğrafyasının petrol kaynaklarından arındırılmasına.
Sanayi devrimini yakalayamayan Osmanlı, topraklarındaki enerji kaynakları ile ilgilenmedi.
19 yy . Petrolün öneminin arttığını, sanayileşmenin en büyük itici gücü olduğunu Osmanlıda yeni yeni öğrenilmeye ve ilgilenilmeye başlandı.
Bu devir ise, Osmanlının yıkılış devridir. Osmanlı Devletinin yıkılışı ile Petrol havzaları sınır ötesinde kaldı.
Yeni Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile batılı emperyalistler. Osmanlı toprağı olan Musul ve Kerkük’ü Türk sınırları dışında bırakmak için her türlü numarayı ve hileyi mübah saydılar.
Türkiye Cumhuriyetini, kalkınmanın birinci sektörü olan Petrol ve petrol ürünlerinden yoksun bıraktılar.
Çünkü, er veya geç, Türkiye Cumhuriyetine. Atatürk ve arkadaşları tarafından yırtılıp çöpe atılan Sevr’i zamanı gelince çöplükten çıkarıp Türkiye’nin anlına tekrar dayatacaklardı.
Bunun için batılı ittifaklar aldatmacası ile Türkiye 1964 ‘de kadar. Misakı milli, yani kendi sınırları içine hapsedilmiş. İkinci Dünya savaşından sonra bölge şekillenirken. Bölgede bir Türkiye Cumhuriyeti olmasına rağmen. Yok sayılarak, bölge coğrafyası şekillendirilmişti.
Türkiye 1964 Jhonson Mektubuna kadar. Bölgede batılıların çıkarlarını gözetmiş. Kendi çıkarlarını batılıların çıkarlarının gerisinde tutmuş veya tutturulmuştu.
1938 ‘e kadar tamamı ile milli olan savunma sanayii, 38 ‘den sonra bağımlı hale getirilmiştir.
Her Bakanlıkta bir Amerikan uzmanı olup, nerede ise Bakan kadar yetkiler taşıyordu.
Dört bir yanı petrol havzası olan Türkiye’de, yabancı şirketler tarafından yapılan sondajlar sonunda bir türlü petrole rastlanılamıyordu.
Enerji kaynaklarından yoksun olan ülkelerin, sanayi yarışları beklenilen sonucu veremez.
Kalkınmanın orta direği enerji ve sanayidir.
Türkiye 30 yıl batılılar tarafından oyalandı ve önü kesildi.
30 yılın sonunda acı gerçekleri.
Milli silah sanayiinde.
Enerji kaynaklarının yoksunluğunda gördü.
Ve.
Kararını milli hamlede verdi.
Milli savunma sanayii ve milli enerji politikaları oluşturarak yola koyuldu.
Belki bu yola çıkarken küçümseyenler olmuş olabilir.
Umutsuzluk tellallığına soyunanlar çıkmış ve anti propagandalar yapmış olabilirler.
Türkiye milli silah sanayiinde, sahaya inebilecek kadar işleri ilerletmiştir. Bunu hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz.
Ayni hamle, Enerji alanında da yaşanmaktadır.
Yabancı şirketlerin bulamadığı enerji kaynaklarını. Milli şirketler bulmaya başlamışlardır.
Karadeniz’deki 320 milyar metre küp gazın keşfi bir başlangıç. Bunun arkasının geleceğine yürekten inanmaktayım.
Aramazsan bulamazsın.
Arar isen bulursun.
Türkiye, her türlü oyunda sahadadır.
Gem ağızdan çıkmıştır.
Tut tutabilirsen.




Bu haber 4418 defa okunmuştur

:

:

:

: