BU GÜNLERDE...

Hepimiz geçmişte yaşamayı, geçmişin güzellikleriyle avunmayı seçiyoruz ister istemez...

Hepimiz geçmişte yaşamayı, geçmişin güzellikleriyle avunmayı seçiyoruz ister istemez...

ZAMANDA YOLCULUK

Ailenize gitmek, yakınlarınızı ve akrabalarınızı ziyaret etmek sizi tam anlamıyla ' zamanda yolculuğa' çıkarıyor...

Köklerinize, geçmiş zamana yolculuk yapıyorsunuz... Kaybettikleriniz, unuttuklarınız ya da tam aksi unuttuğunuzu zannettiğiniz pekçok ayrıntının yıllar sonra karşınıza ansızın dikilivermesi...

Bence en tatlı yanı çocukluğunuza dönüvermeniz... Tadı damakta kalan hoşluklar... Size hatırlatırlarken sizin ansızın başka bir ayrıntıyı hatırlamanız...

Tavuk kümesine girip yumurta almaya çalışırken tavuk tarafından gagalanmanız..
Ayva ağacına tırmanıp da bir türlü inemeyişiniz...
Keçilerin, kuzuların peşinden gidip kaybolmanız...

Köy bakkalına götürdüğünüz sıcacık yumurta karşılığı aldığınız bir avuç renkli leblebi şekerleriniz..

Anladım ki: Mutlu çocukluk anıları olanlar, büyüdüklerinde de daha mutlu bireyler oluyorlar..

Çocuklarınıza güzel anılar armağan edin, ne olur!

BEN
ben
gelişleri seviyorum
gidişleri değil...

geleceksen gitmeyeceksin
gideceksen de
hiiiiç
gelmeyeceksin...

Ayşe TURAL

YOLLAR ve KAVŞAKLAR

Ne ilginçtir kesişen yollar... Kavşaklar.... Onlar hayatımda hep çok önemli olmuştur...

Mesela çocukluğumun geçtiği Biga / Bayramyeri... Tam ALTI tane yolun kesiştiği bir meydandır... Çarşıya giden, Dumlupınar İlkokul'uma giden, Yeni Yol'a dönen, çeşmenin üstünden paralel uzanan, Kavaklık Semti'ne giden bir de bizim evimizin önünden geçen UZUN Sokağa dönen...

Ne tatlı anılarım var, bir bilseniz; o günlere uzanan...

Sokağımızın köşesinde Bozacı Salih amcanın dükkanı.... Karısı benim KOMŞU ANNEM olurdu.... Bizim çocukluğumuzda komşu annelerin hayatımızda her zaman çok önemli yerleri vardı. Onu da başka bir yazımda anlatmak isterim....

Salih amca yazları dondurma, kışları BOZA satardı... Onun yanındaki evde çocukluk arkadaşım Nerimeler otururdu... Üçüncü ev de bizim evimiz...

Evimiz dışı tahta kaplamalı, üç katlı kocaman bir evdi... Belki de ben çok küçük olduğum için bana çoooook kocaman gelirdi. Önünde zamanı gelince salkım salkım IHLAMURlar veren üç tane ıhlamur ağacı... İkinci katın pencere önünde anneannemin yetiştirdiği tenekeler dolusu kokulu karanfiller dururdu...

Evimizin okula yakın olması en büyük sevincimdi. Zilin sesi evimizden duyulurdu. Elde çalınan ÇAN bambaşka anlamlar taşırdı benim için....

Çanı çalan hademe tüm bahçeyi dolaşır; yakın evlerdeki biz çocuklar duyalım diye okulun kapısına çıkarak daha hızlı çalardı...

Her evden neşe içinde çocuklar fırlardı dışarı... Kolalı beyaz yakalarımız, siyah önlüklerimiz ve başımızda kocaman beyaz kurdelelerimiz...

Ne mutlu çocuklardık bilseniz!

GÜNEŞ

güneş sıyrılır buluttan
gülümser...

aydınlanır gökyüzü
aydınlanır evren...

uyanır kuşlar
uyanır börtü böcek...

yaşama merhaba der bir bebek
selama durur sevgi dolu bir yürek...

Ayşe TURAL

BİLİN Kİ
Bugün hayatı delice sevmemin, açan her çiçeğe aşık olmamın, kocaman sevgi dolu bir yürek taşımamın TEK SIRRI o güzel geçen çocukluğum...

ÖNEMLİ OLAN

Yaşarken zamanın hayhuyuna dalmışken önemsemediklerimiz vardı ya!

Es geçtiklerimiz...
Daha sonraya bıraktıklarımız...
Olmasa da olur dediklerimiz...

Şimdi FARKINA vardık ki, bu işler hiç de öyle değilmiş...

Anne babalarımız, büyüklerimiz, ÇINARLARIMIZ etrafımızda olmayınca ne kadar EKSİKMİŞİZ...

Torunlar onlarsız EKSİK büyüyormuş. Olgunlukları, hoş görüleri, maddi manevi destekleri ne kadar da anlamlıymış...

YAKINLIK insanın içini ISITAN ve aydınlatan bir DUYGUDUR...

DOSTLARIN değerini de, eksikliğini de çok iyi anladık...

Önemli olan sağlıklı, huzur dolu günlerin bizi beklemesi.

Elbette gereken hazırlığı yapmışsak…

Sevgiye, saygıya ve anlayışa kapılarımızı ve yüreklerimizi açmışsak…

PAYLAŞMAYI, dayanışmayı ve bunların önemini kavramışsak...

GÜZEL GÜNLERDE YENİDEN KEYİFLE BULUŞMAK DİLEĞİYLE...

MUTLULUK BU OLMALI

balkona çıkıp
Beşparmaklar'a bakıyorum...

gözlerimi kapatınca
güneş geziniyor yüzümde,
pencerede gülümseyen hercailer...

bir güvercin havalanıyor
havuzun kenarından
bir serçe taşıyor gagasında
yaşamın tohumunu...

uzakta bir çocuk
kahkaha atıyor...
mutluluk bu olmalı, diyorum...

Ayşe TURAL

KIRMIZI ŞAPKALI KIZ...

Hayatıma dönüp bakıyorum. Kapı önünde oynayan küçük Ayşe...

Yağmur sonrası, akan sularda köprüler kuran, çamurdan oyuncaklar yapan küçük kız...

Daha dün okul sıralarındaydım. Siyah önlüklü, beyaz yakalı, beyaz kurdeleli küçük kız ne zaman büyüdü?

Saman yapraklı defterlere adını kargacık burgacık yazan o çocuk nerede? Kocaman resim defterlerindeki, Kırmızı Şapkalı Kız’ın resmine ne oldu?

HALA SEN VARSIN

yokluğunla
kaç gün batımı daha geçecek
kapımdan
hatırımı sormadan...

düşüncelerinin kıtlığı
beni umuda dargın etti...
bir gün
içimde dünden saklı
yarına yasaklı
binlerce kelime
usanacak beklemekten...

geç kalmadan
bir avuç ışığım olur musun?
ellerime sarhoş maviler işledim
yüreğimin kanadında
hala sen varsın...

Ayşe TURAL

ÇOCUK KALAN RUHUMU ÇOOOOK SEVİYORUM...

Bizim çocukluğumuzda seyyar satıcılar çubuğun ucunda şekerler satardı...

Horoz şekeri derdik ama deve şeklinde fil şeklinde olanları vardı. Ben kırmızı renkli horoz şekerine bayılırdım.

Develer sarı olurdu, sarı rengi hala sevmem...

Horozun ibiğinden başlardım yemeye... Çıtırı çıtır dişlerimin arasında ezilen şekerin sesi kulaklarımda, tadı da damağımda...

O çocuk ruhumu hala avuçlarımın arasında sıkı sıkı tuttuğumu hissediyorum...

Bu nedenle güne başlarken gelen her mesaj, her telefon ve her merhaba ruhuma sevinç serpiyor...

Yüreğinizin ÇOCUK SEVİNÇLERİNİ unutmasına izin vermeyin lütfen...
Sevgilerimle...

Ayşe TURAL

Bu haber 3607 defa okunmuştur

:

:

:

: