Dünyanın sıcaklığı her geçen gün değil, saniyede artmaktadır . Bilimsel verilere göre de artmaya devam edecek . Sonuçlarını küçük oranda görmeye başladık bile . Dünya bir yanda yangınlarla , diğer yanda ise sel baskınları ile boğuşmakta . Bunlar iklim değişikliklerinin meydana getirdiği çerezler . Gelecek yıllarda bunlar çerezlikten çıkacak ve büyük afatlar dünyamızı çekilemeyecek duruma getirecek .
Bu konuda birçok bilim adamından uyarılar gelmekte , yapılması gerekenler anlatılmaktadır .
Dünya sıcaklığı ortalama olarak 43- 44 derece .
Bu yaz mevsiminde 47 - 48 ‘i bulan ülkeler var .
Sıcaklık yükselmesi önlem alınmadığı takdirde kısa edimli olarak 50 dereceye çıkacak gibi .
Önlem ne ?
Süper olarak geçinen ülkelerin ekonomilerinin dünya atmosferinde açtıkları kara delik .
Yani çevrenin kirletilmesi ve kirletilmeye devam edilmesi .
Bunun eski hale getirilmesi ile dünyamız eski yaşanabilir günlerine dönebilir .
Bunun mümkünatı var mı ?
Yok .
Ekonomileri adına bunu yapmaları mümkün değil . Bunlar değil midir ki , ekonomiyi tercih ederek pandemi karşısında insanlığı heba etme yolunu seçmişlerdir .
Bunlar ekonomi adına dünyada kıyameti göze alanlardır .
Yaşanan acı gelişmelerde bunları görmekteyiz , yaşamaktayız .
İnsan oğlunun dünyada hayatını idame ettirmesi için gıda maddelerinin tüketimine ihtiyacı vardır .
En önemli besin kaynakları , bitkisel ve hayvansal besinlerdir .
Dünya sıcaklığının yükselmesi karşısında en büyük olumsuzluğu yaşayacak olan tarım üretimi ve bu üretimi yapanlarla , besicilik yapan sektörler olacaktır .
Bu hava sıcaklığının 2050’ye kadar yükselmeye devam edeceği öngörüsü paylaşılmaktadır . Bunun getireceği olumsuzluk ise , yukarıda bahsettiğim ve insanların dünyada bekalarını sağlayan iki grup gıda maddesi yarıya yarıya düşecektir . Çünkü artan sıcaklıklar karşısında bunların üretimi mümkün olmayacaktır .
Bu iki grup gıda maddesi , ayni zamanda dünyada birçok ülke tarafından korunmaya ve üretime teşvik edici stratejik gıda maddesi olarak kayıtlara geçirilmiştir .
Şimdiden olası daha da artacak olan hava sıcaklığı karşısında bunların üretimini sağlayacak proje ve planlar yapılmakta . Bu sektörlerde çalışanları teşvik etmek için de karşılıksız maddi destekler sağlanmaktadır .
Çünkü bu iki sektördeki üretim , pek meşakkatli üretim türlerindendir .
Yumurtanın kapıya geldiği dünyamızda , büyüğünden küçüğüne kadar tüm ülkeler üretimi devam ettirmek için kolları sıvarken . Acaba biz ne yapıyoruz bu konuda ?
Bilen duyan bana mesaj atsın .
Yoksa “ bu günümü yaşadım . Yarına Allah kerim” politikaları ile günümüzü gün mü ediyoruz ?
Bu iki gıda maddesinin yanında olmazsa olmazımız , sudur .
Anavatandan su geldi . Fakat bu ısınan hava koşullarında bila müddet devam edemez . Böyle giderse bize gelen suyun kaynağı da kuruyabilir . Zaten Anadolu’da bu yaz, kurumayan birçok göl kurumuş vaziyette .
Birçok ülke , denizden içecek ve kullanacak suyu oluşturdukları güneş enerjisi ile elde etmenin yolunu bulmuşlardır . Bu konuda biz ne yapıyoruz veya ne yaptık ?
Kışın çok kıt yağan yağmurun sularını bile toplamaktan aciziz . Akdeniz’e dökülmesini halen engelleyemedik .
Bu yazdıklarımı bazı çevreler çok basit konular olarak görebilir ve postacının kapıyı iki defa çalmasını bekleyebilir . İşte o zaman çok geç olur ve çanlar çalmaya başlar .
Benden uyarması .
Sonra Yalçın Cemal yazmadıydı denmesin .
Değerli okurlar , son paragrafımı Sn. Putin Efendiye ayırdım .
Putin Efendi , Anastasiadis’e cevabi mektup yazarak . Kıbrıs ve Maraş konusunda Güneyle hem fikir olduğunu . Türk tarafının icraatlarının yanlış ve kabul edilemezliğini bildirmiş .
Putin’in gözleri anlaşılan Türk tarafının gözündeki çöpü görmeye yetenekli . Kendi gözündeki Kırım merteğini görmede özürlü .
Sen önce Kırım’ın hesabını ver de ondan sonra başkasından hesap sor .
Bu iş çok basit bir argo Ata sözüne döndü .
B… S… gülmüş .
Sen ilk önce kendi B… bak .