Şu aralar eve yakın bir dersanede yarı zamanlı çalışmaya başladım. Çok da mutluyum.
Beni yormadan, çocuklardan da kopmadan geçen harika üç gün…
Çocukları, gençleri ve öğretmenleri izleme ve değerlendirme fırsatım oluyor.
Özellikle İLKOKUL öğrencileri için söylüyorum:
* Bu çocuklar neredeyse 2 yıl okula gitmedi.
* Hiç tanışmadıkları bir sistemle birden karşılaştılar. Öğrenmeye çalıştılar.
* Ancak bilin ki öğrenmeleri gerekenlerin ancak 1 / 4 ünü öğrenebildiler.
* Doğru dürüst okuyamayan, sayıları bilemeyen çocuğun önüne eski kitapları ( MÜFREDAT ) diye koyarsanız OLMAZ.
Birler, onlar basamağını bilmeyen çocuğa YÜZLER BASAMAĞI ile ilgili konuları ÖDEV diye verirseniz, çocuklar
OKULDAN SOĞUR…
HIRÇINLAŞIR…
MUTSUZ OLUR.
Aileler de şaşkın… Panik içinde… Çocuklarını o dersten o derse taşıyorlar ve farkında olmadan çocukların üstünde BASKI kuruyorlar.
Lütfen biraz da elinizi VİCDANINIZA koyun. İki yıllık boşluğu 2 ayda kapatamazsınız.
Eğitim ve öğretim ANNE-BABA / OKUL / ÖĞRENCİ üçgeninde gerçekleşir.
Bu işte en masum ÇOCUKLAR!
Unutmayalım:
BİLGİ eksikliği kapanır ama MUTSUZLUK bir ömür sürer…
İNANIYORUM Kİ:
Milli Eğitim Bakanı Sayın Olgun Selçuk Amcaoğlu bu konuda gereken bilgilendirmeye ve esnekliğe dikkat çekecektir.
Saygılarımla…
Ayşe TURAL
( Sayın Bakanım Olgun Amcaoğlu, konu ile ilgili görüşlerini hemen bildirdiler.
Duyarlılıkları İÇİN kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.)
ÇOCUK
Oyna bebeklerinle doyasıya
Gül yanakların çukurlaşsın
Üzülme elbisen kirlendi diye…
Saklambaç oyunlarında sobelendiysen
Oyunbozanlık etme
Bırak oyunlar
En tatlı yerinde kalsın...
Çatma kaşlarını çocuğum
Kahkahaların çınlatsın
Şimdi ortalığı...
Doya doya sev bebeklerini
Düşlerin sınırsız olsun
Çocukluğunun düş olduğu
Zamanları da göreceksin...
Ayşe TURAL
KEŞKELERİNİZ KALMASIN
Aile kavramı gitgide küçülse de şükürler olsun ki, Kıbrıs'ta ve benim aile çevremde hala tüm zenginliğiyle sürüyor...
Yaşam denizinde çalkalansak da durulsak da her zaman birbirimize ihtiyacımız var... Anneler, babalar, kardeşler...
Biz aile olarak, fırsat buldukça çocuklarımızı, hatta torunlarımızı bir araya getirmekten keyif alıyoruz. İnanın torunların oyun çığlıkları hatta küsmeleri bile mutluluk veriyor insana...
Sanırım yaşamda aslolan en büyük değer, sahip olduklarınızın ve zaman zaman da olsa yanınızda olabilen yakınlarınızın varlığı... Değerini bilin...
Bir gün / apansız / ayrılırlarsa aranızdan, KEŞKELERİNİZ kalmasın geriye...
Saygıyla efendim...
MERHABA
Bugün
İçim içime sığmıyor
Güneş
Işık ışık yüreğimde…
Gözbebeklerim
Kar yığını bulutlarda
Kamaşıyor
Kırlangıçlar
Telgraf tellerinde…
Sevgiler yüreğime sığmıyor
Verdikçe çoğalıyorlar…
Bir bulut
Bir güneş
Bir ev
Bir çocuk
Bir de kuş çiziyorum
En güzelinden…
Ayşe TURAL
BİR KENTİ YAŞAMAK…
Yaşadığım yerleri hep sevmişimdir. Bilirim ki, bir yeri sevmekle başlar her şey… Sevdiniz mi gerisi tamam…
İnsanını, sokağını, ağacını hatta çöpünü bile seversiniz o zaman…
SEVMEK KOŞULSUZDUR çünkü … Koşulladığınız anda sevgi, çıkara dayanır veeee gitgide azalır…
Bir kenti yaşamak kısa bir zaman dilimine sığmaz elbette…
Havasını koklayacaksınız…
Suyunu içeceksiniz…
Hem de kana kana…
Sonra mı?
Sonra sokaklarını arşınlayacaksınız…
Sıcağında, yağmurunda, çamurunda…
SEN
Büyü küçüğüm
Korkma
Doğruları ayır eğrilerden
Senin doğrun
Çatışsa da başka doğrularla
Bildiğin yolda ilerle
Büyü çocuğum
Sevgi bahçelerinde yürü
Nefreti kini sokma yüreğine
Saygıda kusur olmaz
Hoşgör yanlış yapanı
Ayşe TURAL
NE GÜZEL BİR GÜN
Gökyüzü masmavi… Ötelerde birkaç pamuk yığını bulut süslüyor maviliği… Sabah yeli insanın içini ferahlatıyor…
Kuşlar keyifle cıvıldaşıyor…
Ağaçların çiçeklerin de onlardan aşağı kalır yanı yok… Neredeyse dile gelecekler…
EY HAYAT
sabahına GÜNAYDINsız
başladığım günler için...
MERHABAsız geçen
saatlerim için...
SEVGİsiz geçen
yıllarım için...
SENDEN ÖZÜR DİLERİM...
Ayşe TURAL
DOLUNAY ÇİÇEKLERİ
Büyü çiçek gibi
Sevgi tarlalarında
Boy atsın ekinler...
Evreni kucaklasın
Gözbebeklerinin ışıltısı
Barış türküleri öğret
Acımasız yüreklere
Taç olsun başına
Dolunay çiçekleri
Ayşe TURAL
BİZ KOCAMAN BİR AİLEYİZ...
Kalabalık ailelere benziyoruz, hem de çok kalabalık...
Bizim çocukluğumuzdaki gibi: dedeler, büyükanneler, halalar, teyzeler, dayılar,anne babalar, kardeşler, yeğenler...
Hatta aileye sonradan eklenmiş, nasıl akrabalar olduğu hatırlanmayan kişiler... Eski Türk romanlarındaki aile yapısı...
Reşat Nuri Güntekin romanlarındaki gibi mesela...
Kendimi her zaman bu kocaman ailenin ANNESİ ya da ÖĞRETMENİ gibi görmüşümdür, nedense... İçim ısınır sizlerle konuşurken, yazışırken...
Hatta Güzin Ablalık bile yaptığım olur,sizler sorunlarınızı benimle paylaştığınızda...
Biliyorum ki birbirimizin değerini iyi anlamalıyız...
' Gidilecek başka bir ÜLKE, gidilecek başka bir ŞEHİR yok...' Her nereye gidersen KENDİNİ götüreceksin...
Hepinizi çok seviyorum... İyiliklerinizi, güzelliklerinizi ve sevginizi ortaya çıkarıp BULUŞMA ZAMANI ŞİMDİ...