Yanlış algılara meydan vermeyelim

Bu haftaki ADA TV “Yalçın Cemal ile söyleşi “ programımın konuğu gazeteci yazar Akay Cemal’di . Akay Cemal’le tanışmam 1970 yıllarına kadar gider .

Bu haftaki ADA TV “Yalçın Cemal ile söyleşi “ programımın konuğu gazeteci yazar Akay Cemal’di . Akay Cemal’le tanışmam 1970 yıllarına kadar gider . O yıllar benim Ankara’da hukuk tahsili yaptığım yıllardı . Tanışmamızda bana Halkın Sesi Gazetesinin Ankara muhabirliğini teklif etti . Kabul ettim . O gün bu gün gazeteciliğimi ve köşe yazarlığımı sürdürüyorum .
Akay Cemal’le muhabirlik yıllarında gazete buluşmamız sürekli oluyordu . Soy adımızın ayni olması nedeni ile birçok kişi kardeş veya akraba olduğumuz kanısını taşıyordu . Halen de bu kanı bazılarında var .
Sevgili Akay Cemal’le bir kan bağımız yok . Soy adımızın ayni olması da bir tesadüf . Kan bağımız olmasa bile , kardeşliğimiz kan bağı ötesinde .
1974 ‘ten sonra soyadı kanununun uygulanmaya başlaması ile kuzeyde olan her yurttaş soyadı bildirerek kimlik kartı almaya başladı. Yıllarca soy ad olarak Cemal’ı gazetede kullandığım için bu benim bir unvanım olmuştu .
Kimlik kartı dairesine bu Cemal ismini verdiğimde, daire yetkilileri bunun mümkün olmadığını , nedeninin de bu soy ismini başka birisinin aldığını söylediler .
Kimlik dairesi müdürü rahmetli Kutlu Adalı idi . Konuyu aktarmam için makamına gittim . Gazeteci olduğumu söyledim. Beni iyi karşıladı. Durumu izah ettim . Cemal’ın benim için bir unvan olduğunu ispat etmek için de birkaç gazeteyi kendisine verdim . Bana bu soy isminin gazeteci Akay Cemal tarafından alındığını . Bu soy ismini alabilmem için ancak onun onayının gerekliliğinden bahsetti ve yazılı bir onay belgesinin Akay Cemal tarafından onaylanması halinde bunun mümkün olacağını söyledi .
Ben de Halkın Sesi gazetesine giderek Sevgili Akay Cemal’e durumu bildirdim .
Tavrı , gel dedi Kutlu Beye gidelim birer de kahvesini içelim ve bu işi halledelim .
Arabası ile Kimlik Dairesine gittik . Kutlu Beyin sekreterine Akay Cemal’in geldiğini söyledim . Telefonla kendisine bildirdi . Hemen bizi odasına aldı ve kahve ısmarladı . Rahmetli Kutlu Adalı bir de espri yaptı .
“İmzasını istedim , kendisini getirdin” diye .
Kutlu Adalı , bir zabıt tutarak , ilgili kişinin huzurunda şifahen itirazının olmadığını belirterek . Kendi imza ve mühürü ile zabıt belgesini ilgili dosyaya koyarak , Cemal soy adını almama onay verdi .
Gazeteci olarak Cemal ismini taşıyan üç kişiyiz .
Akay Cemal .
Yalçın Cemal .
Hasan Cemal .
Hasan Cemal Türkiye’de gazetecilik ve yazarlık yapıyordu . Şimdilerde , bu görevi yapmıyor .
Kardeşim Akay Cemal’ın gazetecilikteki yılları 60’ı buldu . Kendisine nice 60 ‘lı yıllar diliyorum .
Geçen günkü söyleşimizde tarihe ışık tutacak açıklamalarda bulundu.
Bazı kişi ve çevreler , 1963 aralığında Kıbrıs Türküne karşı başlatılan soykırım hareketi karşısında . Can güvenliği nedeni ile devlet dairelerine gidemeyen Türklerle ilgili, doğru olmayan ve yanlış algı oluşturan çok önemli bir konuya da değindi .
O da şu .
Zamanın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü’nün yazdığı ve meclislere girilmesini istediği mektubuna karşılık , buna riayet edilmediğini ve keyfi bir uygulama ile meclislere gidilmediği algısının yapıldığı .
63 olaylarını Lefkoşa’da bire bir yaşayan Akay Cemal’in bu konuda verdiği bilgi . O zaman vekil olan Orhan Müderrisoğlu’nun Klerides’i arayarak meclislere gitmek istedikleri söylemine karşı Klerides’in yanıtı “Gelmeyin can güvenliğinizi sağlayamayız” oldu .
Bu gerçekler karşısında olayları saptırarak , yeni kuşaklara algı operasyonları yapmak yazık günah değil midir ?
O dönemde Türk avına çıkan silahlı Rum çetelerinin ölüm saçtıkları bir ortamda , hangi Türk Rum kesimine gidebilirdi ?
Yoksa politika uğruna her şey mübah mı ?
Bu haber 3811 defa okunmuştur

:

:

:

: